NEHRİN KIYILARI İŞGAL ALTINDA!
Ah Dicle Nehrim ah!.. Sen ki, adına şarkılar, türküler, efsaneler yazdık, çizdik, söyledik!!.. Ne var ki samimi ve ihlaslı bir şekilde seni sahiplenmedik, korumadık, kollamadık!.. Hep, hoyratça, futursuzca, şuursuzca rant adına üzerinde tepindik, çıkar çarkına kurban ettik!..
***
Ruhunu, iç dünyadaki tüm canlıları, senden aldık.. Doğanı kuruttuk!.. Çevresel varlığına, beton döktük!.. Kıyılarını senden aldık, park, bahçe, restoran, gazino adına senin tüm ihtişamını senden aldık!.. Maalesef almaya da devam ediyoruz!!. Peki, bu iğrençlik tecavüz nereye kadar?
***
Önceki gün Dicle Nehrinin alabora olan coğrafik yapısını, bir dostla sohbet ediyoruz! Kendimize göre sorguluyoruz iki yönlü bir şekilde?!. Kim veya kimler, hangi kurumlar vampir!. Nehrin kanını emiyor, rantını alıyor!.. Ama buna rağmen yediği tabağa … misali, yıkıma göz yumuluyor!
***
Daha önce şöyle bir deyim vardı.. “Dicle akar, Diyarbakır bakar..” Ama bugün, “Dicle tahrip ediliyor, havzası işgal altında, Diyarbakır ise baka kalmış halde..” Zihin eforu yaparken, dostum sordu, tepkisel bir duyguyla cümleler kurdu!.. İlginç ve garip geldi bana!..
***
İyi hoş, güzel!.. Yıllardır yazıyorsun, çiziyorsun, konuşuyorsun.. Peki, değişen bir şey var mı?.. Ya da, nehrin iki şeridi de, Diyarbakır’ı Venedik olarak gören, güzergahında bir ıslah var mı?!.. Silvan köprüsünden, On Gözlü köprüye, ki artık Bismil’e kadar uzanan alan, işgal altında!
***
Haklı! İşgaller öylesine dehlizleşti ki, gecekondu misali, her gün bir yeni bir ticarethane dikiliyor. Anlamakta zorlandığım, her işgalin illa ki, muhatap bir kurumu vardır? Dicle Nehrine yönelik bu gasp edici, mafyavari girişimin muhatap kurumları, neden kuma gömülü kafadalar!..
***
Valilik, Kültür-Turizm Müdürlüğü, DSİ 10. Bölge Müdürlüğü.. Pek tabi ki, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi kadar, tarihi Sur İlçe Belediyesi, Yenişehir Belediyesi!.. Beri yanda, ilçelerin Kaymakamlıkları da, muhatap!.. Kimse kendini işgallerden muaf tutamaz!..
***
Biliyorum!.. Bu yazıma, dostla olan sohbetime işgalcilerin alayından, tepki gelecek.. Ki iki yazım öncesi şuursuz kesilenler oldu.. Size ne, ekmeğimizle oynuyorsun?.. Senin malını mı, mülkünü mü işgal ediyoruz da, yazıp çiziyorsun.. Burada insanlar çalışıyor, ekmek kazanıyor!
***
Diş gösterip, tehdit savuran da oldu!. Olsun!. Onlar da, akıl verenleri de biliyorlar ki; yersen misali, mevzulara şerbetliyiz! Mesleğinde yarım asıra merdiven dayıyan biri olarak ki müdavim okurlarım da, bizi tanıyan bilenler de biliyorlar ki “Diyarbakır’ı kimseye yem ettirmem!..”
***
Neyse!.. Tek silahımız kalemimizdir!.. Biz yorulmadan, bıkmadan, yazacağız söyleyeceğiz!.. Ve diyeceğiz ki, Dicle nehrinin sağlı sollu kıyılarını işgal edip, betona boğduran kaçak yapılar, yapanın yanında kar mı kalacak?. Çürümüş, kokuşmuş, utanç verici hale gelen ucube rant göze diken mi bırakılacak?
***
Sahi ya, buraların işletme ruhsatları var mı, yok mu? Varsa veren kim, yoksa ruhsatsız mekanı çalıştırmaya, izin veren kim?. Beri yanda, altyapı!. Özellikle de elektrik, su ve doğalgaz buralara nasıl verilmiş ruhsatlar nasıl düzenlenmiş, abonelikler nasıl tahsilata dönüştürülmüş!
***
En ilginç ve tuhaf olanı da, buraların hiçbirinde arıtma tesisi yok!.Olmadığı için de, tüm atıklar bilumum şekilde güzelim Dicle Nehrine boca ediliyor!. Nitekim, Fakülte köprüsünden Ongözlü köprüye uzanan şeritteki atık pisliği su yüzeyinde görüldüğü gibi, kokudan geçilmiyor!
***
Sorgulanan önemli bir nokta da kimi işgallerle alakalı alınan yıkım kararlarına Fransız kalınması. Listesi uzun. Dokunan yok!. Sorumlular, sessiz, takılıyor. Eee hal böyle olunca da, iştah kabartan çok oluyor. Cesaret alınarak biz niye işgal etmiyoruz baskını yapılıyor!
***
Dostum dedi ki işgal kolay!. Aynen de öyle.. Bir kaç kişi, kendi aralarında plan kuruyor. İnşaat malzemesi gecenin bir vakti taşınıyor. Önce derme, çatma. Ardından, bir kaç gecede, biten bir inşaat serüveniyle, dikilen koca mekanlar!.. Hukuki savunma, buralar artık milli servet!..
***
İyi de, milli servet işgalci mi oluyor?!.. Daha önce de sormuştum, bir kez daha hatırlatarak, aktarayım.. Dicle Nehrinin iki yakasındaki kıyı şeridinde yer alan araziler, kimin malı-mülkü!.. İlgilerin kafaları kuma gömülü.. Pek yanıt veren olmadı, ya da kaçındılar yanıttan!..
***
Buraların ekseriyeti tapusuz.. Milli Emlak’a ait araziler!. Ne tezat bir durum değil mi?.. Devletin arazisi, milletin Dicle nehri, kadim şehrin coğrafik yapısı, aleni şekilde, tahrip ediliyor, işgal altında, birilerine ticaret sektörü olarak kazanç oluyor, ama kimseden ses yok!.
***
İşgaller bugüne özgü görülmemeli!.. Bilinmeli ki, gelecek kuşaklara miras bırakılan değerlerdir hal-i hazırda, talan edilip, işgal edilenler.. Onun için bu cennet şehrin, bu cennet meyvelerini bağrında tutan hevselin talanına, işgaline karşı susmamalıyız!..
***
Kadim şehrin bir evladı ve düşünen, yazan biri olarak susmayacağım!.. Avazımın çıktığı kadar bağıracağım.. İster kafalarını kuma gömenler duymasın, ister ses vermesinler!? Biz inandığımızdan taviz vermeyiz! Bu şehrin çocuğuyum diyen hiç kimse, taviz vermez.. Nokta!..
***
(YARIN İŞGALCİLERİN FAHİŞ FİYAT UYGULAMASI..)
***
GÜNÜN SÖZÜ
Bugünün değerlerine sahip çıkmayanlar, geleceği inşa edemezler!.