HUZURUN BEREKETİ!!! (IV)

.. Ve Huzurun bereketi, seri yazımızın geldik finaline...

Kültür Yolu Festivali, Diyarbakır’ın özeline ilişkin, sadece Kültürel ve Sanatsal bir çok etkinlik olmanın da ötesinde, bir rehabilite ediciliği var..

Şehrin yılların verdiği sağlıksız ortamın yarattığı, moral ve motivasyon çöküşünün, sosyal, siyasal, ekonomik bazlı, dağınıklığın, giderilmesine şifa edici oldu!..

Dirildi..

Güçlü moral kazanımıyla, ayağa kalktı diyebiliriz..

Şehrin, caddeleri, sokakları, işyerleri ve tabi ki buram buram tarih kokan mekanları, canlandı, yepyeni bir hayat atmosferinin, rüzgârı esiyor!..

 

***

Medeniyetlerin beşiği, inançların özgürce yaşadığı, Mezopotamya’nın kalbi olan Diyarbakır sadece ve sadece Güneydoğu’nun batıya açılan kapısı değil..

Ortadoğu’yu buluşturan, merkezi bir kesişim noktası..

Tarih, kültür, ekonomi!..

En önemlisi de, Diyarbakır’ın fethiyle, İslam’ın Anadolu'ya açıldığı kapı Diyarbakır!..

 Peygamberlerin, sahabelerin, evliyaların diyarıdır Amed..

İnsanoğlu’nun ilk yerleşik düzene geçtiği “Çayönü Höyüğü” bunun tescilidir..

***

Festival süresince Vali Murat Zorluoğlu burayı dilinden düşürmedi..

Kıymetini bilmek lazım diyerek, müjdesi oldu burayla alakalı..

Dünya’ya tanıtacağız.?

Tıpkı  Göbeklitepe gibi..

Burası, insanlığın toplayıcılık ve avcılık döneminden yerleşik hayata geçtiği gibi, ilk buğdayın Diyarbakır'da üretildiği merkezdir..

Kaldı ki, Diyarbakır'ın geçmişi milattan önce 10 bin 500 yılına kadar gidiyor.

Bugüne kadar yapılan tespitler, yürütülen kazılarda elde edilen bulgular, tarihin 12 bin 500 sene öncesine gittiğini söylemek mümkün!.

***

İnanç turizminin de merkezi Diyarbakır!..

Hz. Süleyman Camisi..

Ki, 27 sahabe medfundur. 

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed(S.A.V)’in vefatının 7. yılında 639'da Hz. Ömer döneminde İslam orduları tarafından fethedildi..

Bu fetih sırasında burada 500'e yakın sahabe şehit oldu.. Eğil ilçesinde, Kur'an-ı Kerim'de ismi geçen iki peygamber olan Hz. Zülkifl ve Hz. Elyesa'nın da kabirleri bulunmaktadır.

İşte Beşinci Hareme-i Şerif olan, Ulu Cami..

Ki Diyarbakır’ın İslam fethinden sonra, hiç bir dönemde işgal edilip, el değiştirmiş bir şehir değildir..

Hep, İslam bayraktarlığıyla..

Özgürlüklerin..

Barışın..

Birliğin ve dirliğin, kardeşliğin, sembolü olarak kendini idame etmiştir..

Salt Diyarbakır merkezi değil, ilçeleri de, tarihin ve medeniyetlerin izlerine sahip..

Açık hava müzesi gibi.. 

Cami mi, kilise mi, havra mı!?…

Ve Doğanın Diyarbakır'a bahşettiği, doğal güzellikler…

Basra'ya kadar uzanan, Dicle Nehri'nin muhteşemliği!

***

 

Diyarbakır’ı anlatmaya, milyonlarca kitap yetmez!..

Kültür Yolu Festivali, işte tüm bu tarihi mirası, medeniyeti, yaşamı, gastronomideki zenginliği, ulusal ve uluslararası arenada, tanıtmak, bildirmektir..

Diyarbakır’ı, sanat, kültür, turizmin cazibe merkezi haline getirmek adına, eşsiz fırsat sunuyor!..

Ki son üç yılda yapılan bu etkinliklerin geri dönüşümü, “yerli ve yabancı turist” akını kadar, şehrin ticari hayatında yarattığı hareketliliği de, istatistiki veriler ortaya koyuyor!..

Festivalde yaşadık, gördük, havayı soluduk!..

Diyarbakır’ın hemen hemen her köşesi, tarihin ve sanatsal faaliyetlerin bütünleştiği, podyuma dönüştü..

Tiyatro mu, söyleşi mi, sanatsal sergiler mi, Newroz parkında her gece, yankılanan müzik konserleri mi?..

Final gecesi, Alişan’la bütünleşecek..

Dört bir tarafımızda acı hadiseler yaşansa da, hayat devam ediyor gerçeğiyle, Diyarbakır kendini buldu!…

***

Yerel bazlı kültürel ve sanatsal faileyetler, en büyük eksiklik olsa da!..

 İl Valisi Zorluoğlu’nun ifade ettiği gibi; “Bu festival, ulusal düzeyde, Bakanlık tarafından, organize edilmiş..

Yani yerel yönetimlerin pek dahli olmadığından dolayı, bu eksiklik var..

Ama yine de, hissiyat önemli diyorum!..

Önemli olan, sonuç ve getirdiği kazanımlardır..

Çünkü bu festival, hem yerel halkı hem de Diyarbakır dışından gelen ziyaretçileri, buluşturdu, kaynaştırdı..

Herkesi farklı bir yaşam kulvarına sokup, birlikte yolculuk ettirdi!…

***

Depremin, kent üzerindeki derin acısı da, bu festivalle bir nebze olsun, hafifledi..

420 civarında can kaybımız oldu!..

Sanat, insanlar arasında köprüler kuran, acıları dindiren ve umutları yeşerten bir güçtür gerçeğini, 9 günlük maratonda bir kez daha hissettik!…

Birleştirici ve iyileştirici enerji sirkülasyonu oldu?!..

Şunu net ifade etmek isterim ki, her bir etkinlik, Diyarbakır’ın sadece geçmişin değil, geleceğin de sanatsal ve kültürel merkezi olacağını ilan etti diyebilirim..!

***

Sonuç itibariyle.. Kültür Yolu Festivali, kadim şehir Diyarbakır’a, sosyal, kültürel, sanatsal faaliyetlerin canlanması kadar, ekonomik yönde de, dinamik bir kazanım sağladı..

Çünkü, festivale katılan turistler ve ziyaretçiler, yerel ahalinin ilgi ve alakası sayesinde, farklı sektörlerde ciddi manada gelir artışı sağladı..

Yerel ekonomide canlılık oluşturdu…

***

Kıymet bilelim ki, böylesi etkinlikler farklı sanat disiplinlerinin gelişimini teşvik ettiği gibi, sanat ve turizmin entegrasyonu ile daha fazla ekonomik kazanım elde edilmesine de imkan sağlıyor..

Festival ile sadece kendine değil, tüm dünyaya bir mesaj verdi Diyarbakır..

Biz buradayız, varız, tarihimizle, medeniyetimizle, kültürümüzle, yaşam felsefemizle, gastronomimizle,  herkesi misafir etmeye hazırız!…

Kent ahalisi adına, emeği geçenlere teşekkür..

Dünyaya mesajımız nettir..

Biz huzurluyuz ve de kimse bizim bu huzurumuzu bozamaz..

Nokta..

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Uygarlıkları zirveyle bütünleştiren güç, sanattır!…