BARIŞ İKLİMİ KAPISI ARALANDI MI?..(II)

Dünden devamla…

Devrik siyasetçi Kemal Kılıçdaroğlu her zamanki gibi; tahrip siyasetinden taviz vermeyecek.. Nitekim, yükselen sesi, bunu gösteriyor.. Ama en çok sorgulanan, Ekrem İmamoğlu’nun,  tavrı nasıl olacak!..

*

İmamoğlu bugüne kadar, DEM’lilerle sıkça poz veren, selam gönderen, gülücük atan, biri olarak kendini gösterdi!.. Mansur Yavaş da İmamoğlu kadar, merak ediliyor; aralanan bu barış kapısına olgunluk içeren bir duruş sergilerler mi?!..

*

Doğrusu şu ana kadar, her siyasi mevzuda fikir beyan ederlerken, henüz konuştukları bir şey yok.. Susarak mı, izleyecekler.. Yoksa, henüz konuşma zamanları mı, gelmedi!.. İki düşünce de onları bağlar!…

*

Çözüm Sürecini sonuna kadar destekleyen, bu rotada toplu ve özel görüşmelerde, bölgenin sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel açılımlara nasıl aç kaldığını dile getiren!..

*

Ülkenin kanayan, giderek de derinleşen, salt bir bölgeyi, bir ırkı, bir kültürü değil; hal-i hazırdaki 81 milyon insanı, aynı zamanda Irak, Suriye ve İran’daki sınırdaşlarımızı da, olumsuz etkileyen!..

*

“Akan kanın, kardeş kanı” olduğunu haykıran, biri olarak!.. Milli meselenin, milli bir mutabakat, işbirliğiyle köklü bir çözümün ikmale getirilip, barış elinin sıkılmasını, dün olduğu gibi bugün de gönülden destekliyorum!..

*

Evet, kapı aralandı!.. Artık herkes ama herkes ev ödevi noktasında, üzerine düşeni, hiçbir menfaat gözetmeden, Erdoğan’dan Bahçeli’ye, Özel’den Bakırhan’a, Demirtaş’a, kadar!.. Öcalan dahil.. Herkes ödevini yapsın, yerine getirsin!..

*

Bu yoldaki köstebeklere karşı da, uyanık olmamız lazım!.. Özellikle, “süreci sulandırmak, geçmişin gerilimini körüklemek” isteyenler olacağı gibi.. En büyük, baş düşmanın da, ABD’nin ortaya koyacağı tutum önemli!

 *

Aralanan kapı, dedik ya Ortadoğu’yu kapsıyor!..  1.5 asır öncesini hatırlarsak, mevzuyu daha iyi idrak etmiş oluruz.. Özellikle, Türkiye’nin ivedi bir şekilde iç barışı temin edip, iç cephede, milli meselelerini, çözüme kavuşturmasının, ne kadar gerekli olduğu!…

*

İsrail eksenli, bölgede hızlı bir şekilde icra edilen yayılmacı savaş giderek, kapıya dayanıyor!.. Ki, Kürtler’in hal-i hazırda, fiili ve açık bir şekilde dört ülkede varlıkları kadar, coğrafik bölünmüşlükleri, görülmeli!…

*

İşte bu coğrafik bölünmede, Arap Baharının yarattığı yıkımın, Irak ve Suriye’yi nasıl virane ettiği görülüyor.. İran ve Türkiye bugün tehdit altında.. Onun içindir ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan her fırsatta, “Siyonist İsrail’in hedefi, Türkiye” diyor..

*

1916’da hayata geçirilen Skyes-Picot projesiyle, haritalar çizildi!.. Osmanlı yıkıldı, devletçikler oluşturuldu.. Demem o ki, sözünü ettiğimiz dört ülkedeki Kürtler, tarihsel olarak bin yıllık kardeşliğin, harmanında biz, hepimiz bir olmuşuz.

*

Bir kez daha, Skyes-Picot projesiyle bölünüp, parçalanmak istemiyorsak, o zaman zorunluluk haslıyla; eller sıkılarak, bir şeyleri, ikmale getirmemiz gerekir! Çünkü, Türkiye’nin önünde iki seçenek vardır.. Başka da bir seçenek yok!..

*

Ya, Siyonizmin yayılmacı savaşına boyun eğici şekilde, İran’dan sonra veyahut İran’dan önce, Irak ve Suriye’de yaşanan dramatik, dağılmayı, bölünmeyi, parçalanmayı, kabullenerek, göze alacağız!.. Ki o zaman, İslam’ın son kalesi olan, Türkiye diye bir ülke kalmaz!..

*

Ya da, içimizdeki kanayan hadiselerimizi, mevzularımızı, kangrenleşen sorunlarımızı, barışın kapısını sonuna kadar açarak, masaya yatırıp, konuşmalıyız!. Tartışalım, görüşelim, fikri beyanlarımızla meramlarımızı anlatalım, nihayetinde sulhu sağlayalım!..

*

Mevcut siyasi iklimin hal-i hazırda bu yönde evrildiği gerçeğiyle bu rotada her kimin çabası, uğraşı, varsa, sahiplenilmeli!.. Açılan o kapıyı kapatmak isteyenlere karşı da, tavizsiz şekilde mücadele etmeliyiz!.. Yani; ev ödevimizi ihmal etmememiz gerekir!… Nokta!…

*

GÜNÜN SÖZÜ…

Elinde olmayanları değil, elinde olanları söyle bana!..