BARIŞ İKLİMİ KAPISI ARALANDI MI?.. (I)

Görünen ve oluşan hissiyat, genel kanı, aralandı diyor?.. Ki hal-i hazırda siyasi iklimde oluşan yol seyri, uzlaşı ve barışın rotasında ilerlemekte!.. Siyasi muhataplardan gelen mesajlar da, barış iklimini olgunlaştırıyor..

***

Bahçeli’nin DEM’lilerle el sıkışmasıyla başlayan yol seyri!.. Özellikle, son iki grup toplantısında yaptığı konuşmanın muhtevası, tabiri caizse siyasi muhatapları zihinsel yönde alabora etti.

 

***

Tabi ilk etapta kimi siyasiler, Bahçeli’nin bu kapı aralayan söylemlerine apışıp kaldı!.. Bir kesim atılan adımı ucuz, sıradan, iç siyasi hesaplara, bağlayıp, anlamsız kılma adına, küçümsedi!.. “Bu işten bir şey çıkmaz” dedi!

***

Kimi de yarım asırlık zaman içerisinde yaşanan ve yaşatılmış terörün yakıcılığını, öne çıkarıp, körüklemeye çalıştı!.. Barış kapısını aralatan adımı, sabote etmek, akamete uğratmak için çaba gösterdi!.. Korkuları; “ya barış sağlanırsa!..”

***

Ortaya çıkan bu tablo, bir kez daha muhalefetin milli meseleler noktasında, nasıl da kısır kaldığını göstermiyor değil?.. Boşuna söylenilmiyor, bu ülke ve bu millet ne çektiyse, entrikalı, operasyonel popülist siyasetçilerden çekti!?.. Neyse ki, eskisi gibi artık egemen değiller!..

***

Gelelim, Bahçeli’nin son grup toplantısındaki konuşmasının içeriğine!.. İki önemli, başlık içeren mesajı oldu.. Biri popülist siyasetçilere, diğeri DEM ve Kandil’e, öbür mesajı da, tabi ki Cumhuriyet Halk Partisi'ne oldu!..

***

Siyaset üretmeyen, vasat, iş bilmez ama ülke yönetimine kendine göre talip olan, popülist siyasetçilere seslenen Bahçeli şöyle dedi;

***

"Siyaset, etrafı kordonla çevrilmiş bir ring alanı, siyasetçiler de üzerlerine bahis oynanan boksörler değildir. Türkiye'nin bugünkü hassas ve nazik döneminde herkesin sorumluluk ruhuyla, uzlaşmaya yatkın davranış kalıbıyla ve üslup saygınlığıyla hareket etmesi yegâne dileğimizdir."

***

“Siyaset üretmeyen” siyasilere yönelik Bahçeli’nin bu çağrısı, aslında DEM’in siyasilerini de, kapsadığını söylemek mümkün!.. Nitekim bu çağrının yansıra bizatihi Öcalan’a seslenerek, konuştu!.? Dedi ki;

***

"Türkiye'ye getirilirken 'Her türlü hizmete hazırım' diyen teröristbaşı buyursun terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin. Ama devletin terörle masaya oturmasını hiç kimse, hiçbir şart altında beklemesin, aklından dahi geçirmesin. Kana değil kardeşliğe susadıklarını göstersinler."

***

Hiç kuşkusuz ki, Türk Milliyetçiliği noktasında, Bahçeli’nin geldiği nokta ve barışın kapısını aralayan, eylem ve söylemleri, verdiği mesajlar, büyük önem arz etmektedir!.. Ancak, karşılık bulma noktasında, gelişmeler neyi gösterir, onu göreceğiz!…

***

Dikkat çeken, ilk tepkinin geldiği ismin, DEM’li, Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder olması..  Malum, çözüm sürecinde rol alan, Öcalan’la defalarca görüşen, Kandil’e gidip-gelen, bir isim!..

***

Her ne kadar, o dönemde çözüm sürecini akamete uğratan seyirde, etkili olamadıysa da!.. “Buyursunlar çayımızı içip, giderler” deyip, kendince espiri yaparak, seyri kıymetsizliğe bindiren olsa da!.. İlginç bir karşılık verdi!

***

Önder dedi ki; "Barışa gönül indiren, konuşmanın bu Meclis'in temel işlevi olduğunu vaaz eden ve bu köklü meselemizi ilk defa bir tartışma eksenine çekmeye çalışan Sayın Cumhurbaşkanı, Devlet Bahçeli ve barış meselesinde gönül indiren herkese şahsi olarak teşekkür etmek istiyorum."

***

Peki Ahmet Türk ne diyor?.. Erdoğan geçmişteki dönemde tek başına yürüttüğü bir şeyde gerçekten sınıfta kaldı. Başarılı olamadı. Ama bugün ittifak ettiği en milliyetçi kesimle, cepheyle bu meseleyi gündeme getiriyorsa bunu doğru bir şekilde izlememiz lazım..”

***

Siyasi iklim değişikliğinde, DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan’dan  omuz verdi. Onun tepkisi, özellikle de son iki seçimde “masa üstü, masa altı” ittifak, işbirliği içerisinde olduğu, CHP’ye geldi.. Dedi ki;

***

"'Kürtler iktidarla anlaştı' diyenler, oluşabilecek diyalog zeminleri önüne bariyer koyarak bu ülkenin çözümsüz kalmasını istiyorlar. CHP, çözüm karşıtı bir yere savrulmadan Kürt sorunu başta olmak üzere ülkenin temel meselelerinin demokratik bir şekilde çözülmesi için çözümün yanında yer almalıdır."

***

Bakırhan’dan yükselen bu ses, Bahçeli’nin barışa kapı aralamasından sonra, tüm gözler Ana muhalefet partisi CHP’ye çevrildi!.. Çünkü, bir tarafta Türk Milliyetçiliğini temsil eden MHP, bir tarafta da bu ülkenin ve devletin kurucu partisi CHP…

***

İki partinin, bir çizgiye gelmesi, milli meselelerin çözümünde yolu yarılamış, olunur demektir!?. Malum, çözüm sürecinde CHP’nin o günkü yönetimi, hayli yüksek dozajlı dirençle gidişatı zehirlemeye çalıştığını biliyoruz!..

***

 

Neyse ki, bugün o zihniyet yok!.. Enva-i iç ve dış müdahaleye rağmen, Özgür Özel, normalleşmeyi savunan, siyasetiyle gelişen sürece, kendini konumlandırdı.. Açık ve net tavır ortaya koyuyor…

***

Onun için de, ilk etapta DEM’in eski Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı, Edirne cezaevinde, ziyaret ederek katılım gösterecek.. Ardından Diyarbakır dahil, Güneydoğu illerine, 6 günlük bir gezi programında bulunacak..

***

Özel’in ülkenin, milletin, devletin al-i menfaatine yönelik olumlu bu yaklaşımı, hiçbir polemiğe tenezzül etmemesi, dedik ya  bir şans!.. 

Özel ne diyor;

Devlet Bahçeli’nin el sıkma ile başlattığı diyalog ortamını iki bakımdan önemsiyorum. Birincisi Türkiye için yararlı. Kutuplaşma yeter artık. İkincisi benim başından beri vurguladığım normalleşme işte buydu. Konuşabilmek, birbirimizi dinlemek. Bu, tarafların birbirine teslim olduğu ya da olacağı anlamına gelmez.”

***

Devam ediyor Özel..  “CHP olarak oyunun dışında değiliz. Ancak her şeye katılmak ya da parçası olmak durumunda da değiliz. Asırlık CHP’nin Türkiye’nin temel sorunları için gösterdiği başlıca adres Meclis’tir. Çözüm yeri TBMM’dir. Zemin Meclis’tir. Burada bütün sorunları konuşabiliriz”..

***

Ancak, Özel’in dışındaki aktörlerin ortaya koyacağı tutum çok merak ediliyor!… Yazı uzun oldu, devamını yarına bırakalım!?.

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Barış sıkılı yumruklarla değil, sıkılan ellerle gelir!?