HUZURUN BEREKETİ!!! (II)

Dünden devam ediyoruz!..

Son bahar güneşinin sevgiyle içimizi ısıtan gül şehri Diyarbakır..

Hasrettir..

Ki nice hasretlerin de sona ermesinde de ev sahibi…

Sosyo, ekonomik sıkıntılar vaki ise de, alışverişlere baktığımızda, zıt bir tablo ile karşılaşmıyor değiliz..

“Alım gücü düşüyorsa, bu hareketlilik nedir” diye de soruyoruz?.

Şöyle ki!..

Yerli ve yabancı turistin bulunduğu, mekanlardaki hareketlilik belli.?

Ama kimi mekanlar var ki, yerel ahalinin, uğrak bölgesi..

Bakıyorum ki, buralarda da ciddi bir canlılık var..

Özellikle de, AVM’ler, çok katlı mağazalar!..

Giyim ve eşyaları..

Beyaz eşya satıcıları da, canlılıktan söz ediyor!..

***

Baba mesleğini icra eden, saatçi Celal Yakışıklı!..

1.5 metre karelik, mekanda hayli yoğun..

Ulu cami önünde çay içerken, tanıdık bir isimle merhabalaşıyoruz..

Bol yıldızlı bir otelin, genel müdürü..

Reklam olmasın diye isim vermiyorum..

Durum nasıl diyorum..

“Abi şükürler olsun, yüzde 90’ların üzerine çıkmış durumdayız!..”

***

Sorumu açarak, festivalden dolayı mı?..

Evet..

Ama önceki haftalarda da hareketlilik vardı..

Öyle ya, 4. Doğu Padiatri Kongresi vardı..

2 bin çocuk hakimi Diyarbakır’a gelmişti…

4 gün süren bir etkinlik..

Kongre, fuar, toplantılar..

Son dönemlerde, kurumsal iç eğitimlerin kentte yapılması..

Ciddi bir insan sirkülasyonu yaratıyor..

Hareketlilik, kazanç kapısı!..

Herkes, bu nimetten faydalanıyor..

Çaycısından, berberine, taksicisine kadar..

Otel..

Restoranlar..

Satış mağazaları..

***

Hz. Süleyman’dayız..

Kalabalık çok..

Kimi ziyarete, kimi piknik yapmaya..

Kimi de surları geziyor..

Resimde görüldüğü gibi..

Lakin, çevresel kadar, ürkütücü bir görüntü kirliliği hemen göze çarpıyor..

Çöplük alanı gibi…

Buralarda temizliğe pek önem verilmiyor gibi..

Gelişi güzel araç parkları var..

Biraz daha ileriye gittiğinizde, Sur’un hevesle bakan bölgesi, insanı korkutmuyor değil..

Özellikle yanımdaki arkadaşın ifadesi, “abi geceleri buralar çok tehlikeli?”..

Belli ediyor..

Her taraf, iz izleriyle..

Ateş yakılmış..

Yiyilen, içilen, ortalıkta..

Detaya girmiyorum, ama ivedilikle buraların ıslahı lazım!..

***

Dört ayaklı Minare!!..

Ali Paşa camii..

İlerisindeki, Ermeni Kilisesi..

Yolun diğer tarafında Anzele!..

Mevsim soğumaya başladı, çocuklar nadir yüzüyor..

Görüldüğü gibi, renkli bir ortam..

***

Ya Burçlar..

82 burç bulunuyor..

Sadece İçkalede, 18

Ki, artık ticari faaliyetlerin mekanı olacak Surlardaki burçlar..

Açıklandı, ekseriyeti kiraya verildi?..

Artık, kiralayan işletmelerce sosyal mekanlar olarak kullanılacak!…

Keçi burcundan, Hevsel’e bakıyorum!..

Muhteşem bir oksijen deposu..

Eee, boşuna Unesco tarafından, Dünya miras listesine alınmadı, Diyarbakır’ın çok çeşit sebzelerinin yetiştirildiği Hevsel.. 

Diyarbakırla ilgili, üç ayrı tarihi yapı da, listeye girmeye hazırlanıyor!…

***

Geçtiğimiz hafta kahvaltıda bir araya gelip sohbet ettiğim İl Valisi Murat Zorluoğlu, bunu söyledi.

“Ergani ilçesindeki Çayönü,

Eğil ilçesindeki Eğil Kalesi

Çınar ilçesindeki Zerzevan Kalesi.."

Şuan bu tarihi yapılarda kazılar da devam ediyor..

***

Zorluoğlu, Çayönü Höyüğü'nün çok önemli bir kazı merkezi olduğunu aktarırken, şöyle dedi;

“İnsanlık için çok önemli bir yer. 12 bin 500 yıl önce yerleşik hayata geçilen, tarıma başlanılan bir yer.

Tanıtımı ile birlikte Göbeklitepe kadar eski olan bu yaşam merkezinin Türkiye'de çok daha tanınır hale gelmesini sağlayacağız."

Zorluoğlu ile muhabetten söz açılmışken, kentin tanıtımında, yetersiz kalındığı yönündeki tespitlerine kulak vermemek elde değil..

Haklı..

Bugüne kadar yekün bir konsesyum oluşturup, kentin tanıtımına gidilmedi.. Giden olduysa da, kısıtlı kaldı..

Ya ferdi, ya da tekli kurum düzeyinde kalındı..

Zorluoğlu, "önümüzdeki zaman dilimi içerisinde, yerel tüm dinamiklerle işbirliği içerisinde, yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde, Diyarbakır’ı tanıtım noktasında, seferberlik başlatacağız.. "

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Bir şehri marka kılan, o şehrin bizatihi yaşayanlarıdır!..

(Devamı yarın)