Sözün bittiği yeri epeyce geçtik!

20 yıl önce Amerikan Kongresi İsrail'in tamamen kontrolündeydi ama şimdi bu etkinliği giderek azalıyor. İsrail bu savaşı derhal bitirmeli. Belki sahada kazanıyor(!) ama kamuoyunda kaybediyor ve bu da beni şaşırtıyor, demiş Trump. Niye şaşırdığına biz de burdan şaşırıyoruz! 2 yıl boyunca hiçbir kural tanımadan insan aklının almadığı bütün iğrençlikleri yapacak kadın, çocuk, bebek, yaşlı demeden katledecek, taş üstünde taş bırakmayacak ve hala kamuoyunda destek bulacaksın! Harword üniversitesinin yakınlarda yaptığı bir araştırmada, Amerikan gençliğinin %60'ının İsraile karşı Hamas'ı desteklediği ortaya çıktı. Ayrıca Amerika genelinde yapılan araştırmada ise Amerikan halkının %53'ü İsraili desteklemiyor şeklinde bir sonuç çıkmış. Hemen hemen bütün dünyada İsraile karşı yükselen tepkiler, aynı zamanda yeni bir dünyanın ayak seslerini de içinde barındırıyor. Dünyanın gidişatı adına umut veren tek gelişme de bu oldu diyebilirim. 21. Yüzyılın başlarından beri kendini gösteren Yeni Dünya Düzenine(ki biz buna yeni sömürü düzeni de diyebiliriz!) ve bu düzenin sahiplerine karşı şimdiye kadar  görülmemiş bir ses yükseldi. Bu ses, insanlığın adalet ve merhamette birleşmiş, dilden değil, kalplerden boşalan sesiydi. Bu çığlığın kıymeti bilinmeli ve her türlü hesabın dışında sadece insanlığın selameti için hep birlikte harekete geçilmelidir. İsraile ve arkasındaki siyonist akla, ortak bir karşı duruşla artık dur denmelidir. Aksi halde, bu zulmün Gazzeyle sınırlı kalmayacağı bir sır değildir. Zaten Batı halkları İsrailin bu vahşetinin sınırları olmadığını görmüş ve sadece Gazze için değil, kendi gelecekleri için de seslerini yükselmiştir. Giderek yükselen ortak kanaat, İsrailin yer yüzünden kazınmasıdır! Bütün bu gelişmelere rağmen, devletlerin samimiyetsiz tutumları, kınamaktan öte gitmeyen açıklamaları İsrailin katliamlarına ara vermeden devam etmesinin önünü açıyor maalesef. Sahada Hamas'a karşı verdiği ağır kayıplara ve kendi iç kamuoyunda kargaşanın hakim olmasına rağmen İsrail durmuyor, durdurulamıyor. Sadece Gazze'de değil, Suriyede de terör örgütlerini organize edip, Suriye yönetiminin önünü görmesine ve düzeni sağlamasına izin vermiyor. İsrailin verdiği umutlar ve Türkiye'nin caydırıcı gücünü bir türlü  göster(e)memesi, Suriyede gelinen noktanın sebebidir. Barışın tam anlamıyla tesis edilmesi için aylardır silah bırakması beklenen ve kendisine verilen süre çoktan geçmiş olan Sdg, Türkiye ve Suriye yönetiminin pasifliği nedeniyle süratle İsrailin yörüngesine giriyor ve umutları arttıkça silah bırakma ihtimali giderek azalıyor. Siyonistlerin Trump yönetimini sıkıştırması (özellikle de Epstein dosyası) nedeniyle Ortadoğu temsilcisi Tom Barrack'ın Suriye hakkında ağız değiştirmesi ve Dürzilerle Sdg'ye özerklik için yeşil ışık yakması da bir başka önemli gelişmeydi. Bir kaç gün önce CENTCOM(Amerika Merkez Kuvvetler) komutanı Suriye'de Sdg lideri Abdi ve K.Irak'ta Barzanilerle bir görüşme yaptı. Burada yaptığı görüşmelerde, Amerika size yardıma devam edecek şeklinde açıklama yaptı. Mazlum Abdi ise ortadaki şüpheleri gidermek için olsa gerek, Suriye hukümetiyle yaptığımız anlaşmalara bağlıyız dedi. Bu arada Türkiye ise, İsraili kınamak ve Suriye'de olan biteni pek bir şey yapmadan izlemekle meşgul! İşin içine Arap Aşiretleri girerse istenmeyen sonuçların ortaya çıkma riskini de bir kenara koyarsak eğer, acilen Suriyeye bir çıkarma yapmak ve herhangi bir iç savaşa mahal vermemek için caydırıcı gücü kullanmak şart! Bir an önce güçlü bir Suriye yönetimini tesis edip İsraili ateşkese zorlamak en başta yapılması gereken iş iken işlerin bu noktaya gelmesi olacak şey değil. Gazze, Suriye ve Türkiye; birbirinden bağımsız düşünülemeyecek kadar kaderleri ortak iken,  bunca basiretsizlik kabul edilemez! İktidar farkında mıdır bilmiyorum ama Gazze'de olanları her kınadıklarında artık halktan destek değil, giderek artan bir şekilde  tepki görmeye başlıyorlar. İnsanlar artık kınama değil, fiilen bir şeyler yapılmasını bekliyor. Gazze açlıktan ölürken konuşmak ve hala konuşmak, yine konuşmak ve kınamak neyi hallediyor?! Tarihe Türkiye, Suriye ve Gazze'de terörü bitirip barışı sağlayan bir iktidar olarak geçmek varken, her geçen gün bu tarihi fırsatı kaçırmış olmanın pişmanlığını yaşıyacaksınız. (Azerbaycana, Ukrayna'ya, Pakistan'a giden sihaların Gazze'ye gidememesini göz ardı etsek de) Bundan sonra belki Suriye için değil ama, Gazze için atılacak adımların çok geç kalınmış adımlar olacağını söylemek doğru bir tespit olacaktır. Şimdiden, bütün dünya devletleri gibi Gazze harabeye çevrilirken, insanlar katledilirken, çocuklar açlıktan öldürülürken seyredenler olarak tarihe geçtiğimizi hatırlatmak isterim!