İklim geçti içimizden sessizce...

Geçtiğimiz hafta ülkede Lemandaki iğrenç karikatür nedeniyle gürültü koparken, aynı anda 2,5 ay sonra tekrar meclise getirilen İklim Kanunu sessizce kanunlaşıverdi! Gerekçe, iklim değişiyor, küresel bir ısınma var ve yarınlarımızı güvence altına almak için gerekli tedbirleri uygulamak zorundayız! Daha önce de yazdık; dünyada karbon salınımında Çin, Amerika, Japonya, Rusya gibi ülkelerin yanında neredeyse sıfır hükmünde karbon salan bir ülke olarak, İklim meselesinde ( ilgili bakanlığın bile ismini değiştirecek kadar!) hevesli olmanın altında yatan sebebi çok merak ediyorum doğrusu! Üstelik karbon emisyonunun suyunu çıkaran bu ülkeler İklim Kanununa rest çekmişken?!

Gerçekten, ne oluyor?! Eğer mesele hava kirliliği, fabrika atıklarının temiz su havzalarını kirletmesi, atık kağıt ve plastiklerin doğayı ve denizleri zehirlemesi ve ekolojik dengeyi bozması ise - ki buna kimsenin itirazı olamaz-  bunun tedbirleri bu kanun çıkarılmadan da alınabilirdi. Özellikle sanayicilerin üretim yaparken doğayı kirletmelerine engel olmak ciddi denetimlerle yapılabilecek şeylerdir. Dünya genelinde zenginlerin havayı, suyu zehirleyen yatları, jetleriyle, fabrika atıklarıyla uğraşmak dururken, bu yükü sıradan insanların sırtına yüklemek ne kadar masum ve inandırıcı olabilir ki?! Sıradan insanların diyoruz; çünkü, bu kanun bütün maddeleriyle uygulanacak olursa, fatura daha fazla zenginleşmek ve sömürmek uğruna doğayı berbat edenlere değil, bu işte en az sorumluluğu olan sıradan insanlara çıkarılacak!

Peki nasıl olacak bu? Bu kanun bütün maddeleriyle uygulanırsa yakın gelecekte çiftçinin, köylünün ektiğine, beslediği hayvana kadar müdahale edilecek, tarım ve hayvancılık kısıtlanacak. Hayvanların ve tarım ürünlerinin yetiştirilirken tükettikleri su miktarı bahane edilecek. Büyük baş hayvanların yellenirken saldığı azotun havayı kirlettiği, bu sebeple hedef tahtasına oturtulması gündeme gelecek! Bir kaç yıldır semalarımızda gözlemlediğimiz bir takım uçaklardan salınan gazları- ki içinde havayı ve toprağı zehirleyen alüminyum tozları olduğu iddia ediliyor- gündem etmeyip, -bu konuda hiçbir açıklama da yapmadan-  büyük baş hayvanların yellenmesiyle uğraşmak?!

Küresel bir proje olan bu kanunla ilerleyen zamanlarda insanlar artık istediği gibi harcama yapamayacak, dijital paraya geçilip harcamaları kontrol altına alınacak.

Gıdaya erişim zorlaşacak ve ne zamandır çalışmaları Bill Gates'in öncülüğünde sürdürülen yapay gıdaya yavaş yavaş geçiş sağlanacak! Yapay et, yapay yumurta hatta yapay tereyağı bile görebiliriz! ( yaklaşık 2 sene önce bir müftü efendinin yapay ete fetva verdiğini hatırlıyorum! yapay et "kan" hücrelerinden üretiliyor ve kanın haram olduğunu bilmeyen, Kur'an'dan haberi olmayan bir müftü var!) Benzine, mazota kısıtlama getirilip elektrikli araç kullanımı özendirilecek. Güneş enerji sistemleri yaygınlaştırılacak. Yeni sömürü aracı olarak artık elektrik ön plana çıkarılacak, petrol tu kaka edilecek! Bu da elektriği eskisinden çok daha pahalı bir şekilde kullanacağımız anlamına gelir! Sıkça meydana gelecek elektrik kesintileri ve trafo patlamaları da cabası! Kısaca değindimiz bu kanunun daha bir çok riskleri ve yıkıcı sosyolojik etkileri var. Ara ara gündeme getireceğiz.

Daha birkaç yıl önce atlattığımız(!) Covid sürecinde yaşananlardan ve ağır ekonomik sonuçlarından hiç ders almadığımız, aynı delikten bu kadar hevesle sokulmaya çalışmamızdan belli oluyor maalesef. Covid döneminde Amerika'da kapanmayan Texas eyaleti %200 büyüme sağlarken, kapanan Newyork büyük zararlara uğradı. Ölüm oranları ise aşağı yukarı aynıydı. Amerika şimdilerde Sağlık Bakanı Kennedy öncülüğünde covid aşılarını mahkum ederken, ulkemizde bu konuda küçük bir çalışma bile yapılmaması, böylesi önemli bir meselede iktidarı ve muhalefetiyle nasıl bir yanılgı içine düşüldüğünün göstergesidir. İklim kanunu, eğer 20 maddesiyle birlikte uygulanacak olursa ekonomik bedelleri Covidten çok daha ağır olacak küresel bir tuzak projesidir! Kısacası, küreselciler ağuyu altın tas içre sundular bizimkilere; onlar da bal karıştırıp verdiler elimize! Umarız, bu kanun lafta kalır ve fazlaca zarara uğramadan sıyrılırız bu işten.

 Aslında, önümüzdeki hafta içinde Gazze'de ilan edilebilecek kalıcı bir ateşkesi yazacaktım. Daha önce Trump'un bu konuda çok ısrarcı olduğunu yazmıştım. Gazzeliler cehennemi yeterince yaşadı ve artık bunun bir son bulmasını istiyorum diyerek kararlılığını ortaya koydu.( Onun hedefi ortadoğudan bir an önce en az hasarla çıkıp, Çinle hesaplaşmak.) Hamas da görüşmelere sıcak baktığını açıklamış. Bakalım, inşaallah bir neticeye varılır ve Gazzenin masum insanları da sonuna kadar hak ettikleri insanca ve özgürce bir yaşama kavuşur. Bu arada, iddiamdan vaz geçmiyor ve Gazze'deki katliamlarına son verilecek bir İsrailin daha fazla ayakta kalamayacagını, yok olup gideceğini düşünüyorum!