Kim ne kazandı?
Beklediğimiz gibi İran ve İsrail arasında yaklaşık 2 hafta boyunca sürdürülen füze savaşı -beklemediğimiz bir şekilde!- finalde Amerika'nın İran nükleer tesislerine yaptığı saldırıyla sona erdi! Baştan beri yapılan değerlendirmelere baktığımızda, herkes herşeyi söylüyor ama İsrail'in gerçekte İran'a neden saldırdığının ikna edici cevapları henüz ortada görünmüyor. Öyle ya, neticede İran'ın nükleer tesislerinde uranyum zenginleştirme faaliyetleri bahane edilerek başlatılan savaş, bu tesislere önemli bir zarar verilemeden sona ermiş oldu. Trump, kendisinin ve Amerikan halkının savaş istememesine ve Amerikan ekonomisinin bir savaşı daha kaldıramayacak olmasına rağmen siyonist lobinin baskısına boyun eğip savaşa dahil olur mu, diyerek sorduğumuz soruya finalde yaptığı küçük çaplı hava operasyonuyla cevabını verdi! Trump, saldırı sonrası yaptığı açıklamada İran'ın nükleer tesislerini toparlanamaz bir şekilde yıkıma uğrattık. Artık İran için nükleer silah bir hayal oldu gibi şeyler söyledi. Cnn international ise, Amerikanın attığı füzelerin İran'ın nükleer tesislerine zarar vermediği, sadece yer üstündekiler zarar gördü şeklinde haber yaptı. İran ve İsrailli yetkililerden de benzer açıklamalar geldi. İran halkına moral vereyim derken, adeta yeni bir saldırıya davetiye çıkaran ve Trump'u zora sokan bu açıklamadan sonra İranlı yetkililerden farklı bir açıklama geldi ve nükleer tesislerin ağır hasar gördüğü beyan edildi!
İran ve İsrail, ikisi de savaşı kazandık diyor. Trump, hem İran hem İsrail kaybetti diyor. İşin doğrusu, hem İran hem de İsrail yönetimi zor zamanlar yaşıyordu ve bu savaş her iki devlet için de -hesaba katmamış olsalar dahi!- bir silkelenme, yeniden toparlanma ve içeriyi yeniden dizayn etme fırsatı sundu kendilerine. Netenyahunun, hem Gazze'deki sonu gelmez vahşetin ileride yahudilerin başına büyük bir bela getireceği korkusunu yaşayan halkla, hem de kendisine karşı açılan bir dizi yolsuzluk dosyalarıyla başı iyice dertteydi. Kazandığı -bu sahte- zafer, ona ve iktidarına bir sûni teneffüs etkisi yaptı ve bir süre daha çirkin siyasetini sürdürme fırsatı verdi!
İran ise, Şii Hilali projesinin önemli ülkeleri olan Suriye'den çekilmek zorunda kalmış, Lübnan, Irak ve Yemen'de neredeyse hiçbir ağırlığı kalmayarak adeta kendi içine kapanmıştı. İran'ın yakın zamanda iç karışıklıklara gebe olduğu ve bir bölünme riskinin, en azından bir rejim değişikliğinin olabileceği konuşulurken; işte böyle bir dönemde İsrail'in hain saldırısı sanki İran'ı bekleyen bu endişeli bekleyişe de bir format attı ve İran halkı bütün sorunlarını unutarak düzenin yanında yerini aldı! Tıpkı Netenyahunun İsraili gibi Hamaney'in İran'ı da rahat bir nefes aldı!
Trump'a gelecek olursak; aslında en zor iş onunkisiydi. Bütün hücreleriyle siyonist zihniyetin tahakkümü altında kalmış bir ülkede başkan olup, hem Amerikayı düştüğü borç batağından çıkarmaya çalışmak hem de bu siyonist küreselcilerin sonu gelmez tamahkârlıklarıyla mücadele etmek kolay iş değil. Geçen yazımızda hatırlarsanız, Trump, siyonist baskılara boyun eğer ve İran'a savaş başlatırsa hem Amerikayı hem de kendi başkanlığını riske sokar demiştik. Sonuçta Trump öyle bir şey yaptı ki, hem siyonistlerin gazını, hem Amerikan halkının hem de kendi seçmenlerinin onayını almış oldu! İran ve İsrail arasındaki gerçek savaşı, attığı birkaç füzenin aydınlattığı tiyatral bir final sahnesiyle sona erdirdi! Sonuçta Trump da kendi iktidarını bir süreliğine risklerin kurtarmayı başardı. Trump'un -her ne kadar sözleri ve eylemleri öngörülemez olsa da-bir dönem daha Amerika'nın başında olmasını önemsiyorum. Şu anda küreselci siyonistlerle kararlı bir şekilde mücadele eden tek lider Trump gibi görünüyor. Trump'un mücadelesi -ister kendisi ve ekibi farkında olsun veya olmasın- bütün dünyanın geleceğini ilgilendiriyor. Trump'un Lgbt, Covid, İklim gibi fitne projelerine karşı yürüttüğü mücadele sadece Amerikanın değil bütün insanlığın meselesidir. Bu noktada Trump, kimsenin göstermediği bir duruş ve basiret sergiliyor.(Kendi ülkemizde de benzeri bir duruş ve basireti beklerken, yaklaşık 2,5 aydır rafa kaldırılmış olan İklim Kanununun tekrar meclise getirildiğini görüp bir kez daha hayal kırıklığına uğradık maalesef. Küresel bir proje olan bu kanun eğer meclisten geçerse, ülkemiz Covid döneminde yaşadığı ekonomik sıkıntılardan çok daha kötüsünü yaşayacak ve (faydası yok, zararı çok ) bu projeyle ülkenin enerjisini, maddi ve manevi birikimini yiyip tüketecektir!)
Evet, neticede herkes mutlu! İran ve İsrail biz kazandık diyor. Trump, ben kazandım onlar kaybetti diyor.
Herkes kazandıysa kim kaybetti o zaman; diye sorsak ve Gazze'nin toz-toprağında aç karnını doyurmak için yere dökülmüş insanlık kırıntılarını toplayan Filistinli bir çocuk görsek...işte o zaman aslında herkesin kaybettiğini anlardık.