ÖLDÜRÜLMEYE ÇAĞRILAN SES; “CAMIŞ KAYIP!!..”
19 Mayıs.. Haftanın ilk günü, Pazartesi.. Gece vakti.. Yer merkez, Sur ilçesi Tavuklu köyü!.. Saat 21.15.. Remzi Sati, oğlu Muhammed, eşi Filiz.. Aile sohbeti, çalan telefonla kesiliyor.. Arayan, Remzi’nin ortağı.. Ali Mert İldeniz.. İkili yıllar yılıdır, büyük-küçükbaş hayvan alım, satımı yapıyorlar..
***
Eşi Filiz’in dediğine göre.. Ali, Remzi’ye “bizim bir camışımız (manda) kayıp.. Bi gel, yardım et, arayalım..” Yanıt, tamam gelirim.. Gariplik o ki, 2-3 dakika geçmeden telefon, yine Ali.. “Camışı bulduk, yakaladık. Köprübaşı mahallesindeyiz, buraya gel..” Kayıtlara göre bir de mesaj var!..
***
“Yatsı namazı” kılan Remzi, 15 yaşındaki oğlu Muhammed’i de çağırarak, “gel gidelim” diyor.. Gidiş o gidiş.. “Ölüm ve infaz tuzağından” habersiz!. Eşi Filiz de “eşimin ortağı ne olacak, oğlum da yanında, aynı köylüyüz” diyerek, kafayı vurup yatıyor!..
***
Sabahın ilk ışıklarıyla, korku, kaygı ve endişe!.. Remzi ve Muhammed yok!.. Derken Filiz’e bir mesaj; “Biz köprü başındayız..!” Remzi pek kimsesi olmayan biri.. Bir tek yaşlı, babası ve bir kardeşi var.. İki bacanağı ve onların yakınları, mesaj üzerine gidiyorlar!..
***
Gördükleri manzara, kan dondurucu!.. Remzi’ye ait kamyonet küle dönmüş.. Çevre dağınık.. Giysiler, ayakkabılar, boğuşma!.. İhbar üzerine Jandarma, Sağlık ve İtfaiye ekipleri.. Derken; vücut yapılarının fiziki hali bozulmuş, kömürleşen iki ceset kamyonetin içerisinde!!..
***
Ve yanıt aranmasına başlanan sorular silsilesi.. Katil ya da katiller kim?.. Ve bu kan dondurucu, vahşeti kim, ne için, neden yapar?.. Baba-Oğlu kamyonetlerinde ateşe vererek, yakıp öldürmek kadar gözü dönmüşlüğün gerekçesi, ne olabilir..? Bir namus cinayeti mi, kan davası mı?!
***
Diyarbakır ahalisi, büyük bir merak içerisinde ve yaşanan dehşete; “ne hallere düştük?”.. İl Jandarma ve oluşturulan özel JASAT timi.. “İşin peşine düşüyor..” Araştırma, soruşturma, gözaltı ve bölgedeki güvenlik kameralarının, incelenmesi neticesinde, sır perdesi aralanıyor..
***
Hep söylenir katil yanınızdaki en yakın kişi..! Ve Baba ile oğlunun hunharca öldürülmesinde, fail babanın iş ortağı.. Birlikte, hayvan alış-verişi yaptığı kişi.. Ali Mert İldeniz.. Karanlıktaki siluet o!.. Gözaltı, ifade derken gelen itiraf katil benim.?
***
Gözü dönmüşlüğün gerekçesini de 200 bin lira alacağına bağlıyor!.. Olacak şey mi?! İki insan 200 bin lira için, böylesi şeytani bir plan, hunharca tezgahla, yakarak öldürmek!.. İzah edilemeyecek, bir canilik var burada!.. Ama resmi kayıtlarda böyle geçiyor!..
***
Önce ellerini kollarını bağlıyor, sonra silahla vuruyor!.. Delilleri ortadan kaldırmak için de kolonya ve benzinle kamyoneti ateşe vererek cesetlerle birlikte yakıyor.. Alçakça ve eziyete dayalı vahşice işlenen cinayetin faili, Ali Mert İldeniz ile ona yardım eden üç kişi tutuklandı!..
***
Adli yönde, kanun, yasa, mevzuat ne hüküm verir bilmem!.. Ama şu olay şunu gösteriyor ki, insani, vicdani ve rahmani yönde çok ama çok canileştik, vahşileştik!.. Gerekçe 200 bin lira gösteriliyorsa da ortada feodaliteye kurban edilen, ailesel, yalnızlık ve sahipsizlik var.? Zalimce!
***
Sonuç itibariyle!.. Aklın tıkalı kaldığı bu olay şunu ifşa ediyor.. “Vaka-i adiyye” olarak görülmesi gereken, toplumsal bir cinnet halinin numunesi bu olay, örnek teşkil ediyor!?. Giderek yaygınlaşan bir şiddet haliyle karşı karşıyayız!.. Toplumu kuşatan bir öfke ve şiddet sarmalı egemen!
***
AYNI TAS!..
Kelimenin sonrası hamam gelir değil mi?!.. Biz sohbete“hal-i durumunuz ne alemde diyerek girelim?.. Hal-hatır sormak bireysel olduğu kadar da, toplumsaldır.. Nicedir, nasıl bir haldeyiz?.. Yanıt mı, bende tek cümlelik!.. O da, TÜİK verisi ve tabi ki, akademik analiz sonucunda ikmale geliyor…
***
Şöyle ki.. Sağlık Bakanlığı kayıtlarına göre, 2024 yılında 65 milyon 591 bin Antidepresan ilaç kutusu tüketilmiş.. 2025’in ilk dört ayındaki veriler de, bir önceki yıla göre, yüzde 15 artış içeriyor.. Geçmişten bir rakam verirsek!.. 2014 yılı içerisinde kullanılan Antidepresan ilaç oranı, 39 milyon 252 bin imiş!..
***
Bu veri, neyi ifade ediyor!.. Birey kadar toplumun da, sağlık durumunun psikolojik vakıa, olduğunu, gösteriyor.. Yani ruh hali bozuk, derinden derine çöküşte. Sosyo-ekonomik, bir de kültür emperyalizmi!.. Doyumsuz yaşam!.. Siyasetin travma üreticiliği.. İnsani, vicdani ve rahmani duyguların dağınıklığı. Hepsi yekün şekilde; “halimiz nice diyor?”..
***
GÜNÜN SÖZÜ..
Beden sağlığımızı düşündüğümüz gibi ruh sağlığımızı da düşünmek zorundayız.