İKİ YANLIŞ BİR DOĞRU ETMEZ!

Gaye üzüm yemekse!.. O zaman bağcıyı dövmemek lazım gelmez mi?!.. Aynen de öyle olmalı.. Bağı çapalamak gerekir..  Daha fazla üzüm yemek için.. Hedeflenen “Terörsüz Türkiye” seyrini de bu anlayışla, görüp, tavır almak elzemdir.. Her ne kadar yol engebeli olsa da hal-i hazırda ruhuna arıza-i durum pek ikmal edilmiş değil.. Ki edilmesine de izin verilmemeli!..

***

Tunceli Valisi Bülent Tekbıyıkoğlu’nun vakıa-i durumunu da, böyle değerlendirmek ve okumak gerekir diye düşünüyorum!.. Mevzu ne kişiseldir, ne de birey odaklıdır.. Tamamen, toplumsal bir mutabakatın, yarım asırdır vücut bulan terör, şiddet, inkar ve asimilasyonun yarattığı travma sarmalından kurtulmaktır!.. Barışın tesis edilmesidir!..

***

Vali Tekbıyıkoğlu meselesi!.. 19 Mayıs Atatürk’ü anma ve Gençlik ve Spor Bayramı etkinliğinde, kameralara yansıyan gözyaşı döktüğü anlara dair görüntüyle mevzuya mutali olduk!.. PKK’nın kendini fesih ve silah bırakmaya dair bildirisinde, Mehmet Ali Kaytan ile Rıza Altun’un öldüklerini teyit etmişti.. İşte bunun üzerine Tunceli dahil bölgenin bir çok ilinde DEM’in öncülüğünde bu isim için,  anma etkinlikleri yapıldı..

***

Kendisine göre bireysel inisiyatif alan Vali Tekbıyıkoğlu bu anmaya karşı çıkmış, izin vermemiş!.. Denilene göre, Ankara’dan kendisine telkinde bulunulmuş, izin verilmesi istenilmiş.. Buna içerlendiği için gözyaşı dökmüş!.. Sonrasında yine iddia o ki; Valilik ve Kayyım görevinden affını istemiş, merkeze çekilmesi yönünde, talepte bulunmuş. Tabi zıttı bir iddia da var; Ankara kendisini aldırmış!..

***

Mevzu hangi şekilde vücut bulursa bulsun, özü itibariyle şu gerçek gözardı edilemez!.. Özellikle de devletin işleyişi, noktasında!.. Vali atanmış biri.. Onun atamasını da, temsil ettiği makam da devlet-i aliyenin, inisiyatifinde!.. Devleti temsil ediyor.. Elbette ki, kimi mevzularda yetki çerçevesinde inisiyatif alabilir kullanabilir, karar verebilir!..

***

Ama velakin, devletin ortaya koyduğu bir işleyiş var iken buna karşı bireyselliği öne çıkarmak, işte orada duraksamak gerekir.. Direniş, doğru değil.. Görev sorumluluğunun dışına çıkılmış olur.. Kaldı ki, böylesi kırılgan, böylesi derin hassasiyet ikmal eden, devlet aklının icra mekanizması içerisinde olduğu bir mevzuda bireysel arıza yaratmak, üstlenilen makam, mevki ve devlet adamlığıyla pek bağdaşmaz diyorum!

***

Kaldı ki hiçbir vali devleti temsil ettiği makamda bulunduğu süreç içerisinde, siyasi ve ideoloji saikiyle, hareket etmez, tavır koymaz!.. Hele ki, devlet yönetimine!.. Tabi şunu da ifade etmek gerekir.. PKK’nın yönetim kadrosunda yer alan iki örgüt üyesinin de kırılgan bir zaman dilimi içerisinde anmak, gösteride bulunmak, meydanlarda toplanmak!…

***

Daha bir kaç yıl önce!.. Ki halen şu örgüt üyesinin, bu PKK’lının, bu teröristin mezar ziyareti, taziyesi, cenazesine katılmaktan dolayı, hakkında dava açılan, cezaevine konulan nice kişi ve siyasiler var iken!… Demem o ki, mevcut hal Türkiye’de büyük bir kesimi rahatsız ettiği gibi, tepkiler oluşturmadı da değil? Ki, anmayı sürece provokasyon olarak, gören de yok değil!.. Çok var!

***

Doğrusu Diyarbakır’da anma etkinliği yapılacak denildiğinde, elim yüreğimde idi!.. İzin verilir mi, olay çıkar mı, aşırılığa gidilir mi diye?. Herkes diken üzerinde iken, böyle yapılmamalı!.. Neyse ki, suhuletle geçti!.. Aşırılık olmadı.. Bayrak açılmadı, posterler asılmadı.. Ama sloganlar atıldı.. Taziye kuruldu.. Ziyaretler yapıldı..  Yani pusuda bekleyip süreci zehirleme gayreti olanlara çift yönlü bir pay çıkmadı!..

***

Sükunetle bu mevzu okunmalı!.. Vali Tekbıyıkoğlu’nun kendi inisiyatifiyle icra ettiği bireysel çıkış.. Sormak da istiyorum.. Alkış ve kahramanca gösterilse de özü itibariyle, sebep-sonuç ilişkisinde, ülkenin ve milletin ali menfaatine katkısı nedir?!.. Terörsüz Türkiye seyrine katkısı mı var, yoksa akamete uğratmasına hizmet mi eder?.. Sizce!.. Tabi ki, DEM’in anma etkinlikleri!..

***

 

Savaşı çıkarmak bir kıvılcım, ama onun sebep olduğu yangını söndürmek çok zor!.. Barışı inşa etmek zordur.. İşte bu inşada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Bahçeli gibi, diğer siyasi isimler dahil.. Çözümü isteyen her kesimin dillendirdiği; “aman ha aman, provokasyonlara karşı dikkatli olun, sükunetle ve suhuletle, sağduyuyu elden bırakmayın!..”

***

Nitekim görüyorum!.. Ki önceki gün Terörsüz Türkiye rotasıyla ilgili beyin fırtınası yaparken, mevzu Vali’nin çıkışının yarattığı çok yönlü gerilimin tansiyonun kimi kesimlerce libas edilebilire geldi.. İç ve dış etkileşimde, sabotaja meyil edilir mi?.. Uyanık ve atik olmak gerekir!.. Duygusallığı, ateşin körüğüne malzeme etmemek lazım..

***

Eğer ki,  barışın tesisini istiyor ve onu neticelendirmek istiyorsak!.. Ki birliğe, beraberliğe, kardeşliğe, siyasi ve sosyal uzlaşıya, terörize edilmeyecek toplumsal iç barışa ihtiyaç duyulduğu bir zaman diliminde!.. Bilelim ki, fitne üreticileri ve kaotik ortamdan beslenen şer fikriyatlar, fay hatlarımızla oynarlar!..

***

İşte bundan dolayı da sabırla, metanetle, sükunetle ortak aklın, toplumsal mutabakatın rotasında anlık ve günlük duygu köpürten hadiselere takılmadan, yürümemiz gerektiği gibi yürümeliyiz!!.. Ama bilaistisna herkes, sorumluluk karinesi içerisinde olmalı!…Neticede çıkılan yolda gaye üzüm yemek ise!..

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Barışı ikmal etmede “baldıran zehrini” içmekten, kaçınan olunmamalı!..