ZİKRİN AYRI, FİKRİN AYRI!…
Berrin Sönmez bacı!.. Sen ki, 60’ını devirmiş, 70’ine merdiven dayamışsın!.. Mürekkep yalamış, fikir üreten olduğunu da yazan birisin! Bilirsin ki, insanoğlu için “fikri neyse, zikri de o olmalı..” İkisinin imtizacı şart! Yok eğer şart değilse yine bilirsin ki, zikri ayrı, fikri ayrı istikamette seyrederse, o zaman da ucûbe bir karakter vaki olur!.. Ki yazılarınızda bu minvalde, kalem etmişliğinizi de görüyorum!..
***
Ama velakin, hayatın son merdivenine dayandığınız şu zamanda ikmale getirdiğiniz fikrim ayrı, zikrim ayrı hal-i vaziyetiniz karakter olarak sizleri ucubeleştirdi!.. Yani, altı kaval, üstü şişhane!..” Demek ki, 7’sinde neyse, 70’inde de o değilsiniz?.. Doğrusu, vakıanıza muttali olduğum an, zihnimde çakan şimşeklerin seyir defteri bana, kısa zaman öncesindeki fikri analizlerimi hatırlattı.. Bundan, 5-10 sene öncesini, anlatmıştım!.. Ki o zaman da, burdan hayli mürekkep dökerek, tepkiler silsilesine de göğüs germiştim!…
***
Türban’ın kimi kadınlar tarafından ürkütücü bir şekilde seküler operasyonla, anlam ve değerinden, uzaklaştırdığını haykırarak dile getirmiştim!?.. Böylesi ucube karaktere sahip şahsiyetlerin üst tarafları türban kamuflajıyla muhafazakar görünüyorsa da, alt tarafları da tayt, kot pantolonla sekülarizmi teşvik ediyor!.. Demiştim, birbirlerine söz geçiremiyorlar!.. İlla ki biri egemen.. Fikir mi, zikir mi?. Hangisi dominantsa, o!..
***
Mevcut hal biraz sekülarizmi, egemen kılıyor!.. Nitekim, sokakların, barların, pavyonların, içkili mekanların, kadeh tokuşturanların müdavimleri, üstü kaval, altı şişhane kesilen çeşit, çeşit türbanlıdır arz-ı endam edenler!.. Şehrin lüks mekanları şahit.. Vahim bir gidişat, ürkütücü bir karakter, toplumsal dejenere edilişin, tufanını estiriyorlar! Şu lüks, son model arabalarla attıkları hava, dokunulmaz kesilenlerin vakiliği!.. Güneş gözlükleriyle, poz verişler!.. Türbanlı, bikini!..
***
İşte bu noktadan hareketle ben de düşündüm ki, Berrin Sönmez bacı, bu vaziyete, isyan ederek tepkisel bir duruş ortaya koymuş!.. “Başı türbanlı, poposu taytlı” olan ve kendini muhafazakârlar kategorisinde yeni nesil olarak gören ve gösteren zihniyete dur diyerek, bayrak açmış! İnatla onları protesto ediyorum.. Telin ederek, kahrolasınız deyip, ben de 64 yaşından sonra, bunların yüzünden türbanımı çıkarıyorum! demiş, demiş mi?
***
Ama yok dememiş!!.. Hiç de böyle bir zihniyete ve fikre sahip değilmiş!.. Bizatihi tam zıttı noktasında, Berrin bacı hareket etmiş!. Sekülarizmin bayrağını açmış!… Bu devlet, bu hükümet, Erdoğan!. Ve tabi ki şu Diyanet İşleri Başkanlığı var ya diyerek karşılarına dikilmiş!!.. İşte tüm bunlar kadınlara, kızlara, kundaktaki kız bebeğine bile, başörtüsünü zorunlu kılacaklar, onlara giydirecek endişesine kapılmış Berrin bacı!.. Kendini batının, batıl fikriyatı olan, sekülarizmin kucağına bırakmış, büyük bir özlemle!?.
***
Vay da vay ne diyeceksiniz ki!?. Sönmez’in yükselen bu ateşinin özünde politik tavır!. Onu ateşleyen de bir önceki Cuma günü, Diyanet’in “kılık kıyafet” konusuna dikkat çeken "hayâ ve iffet" başlıklı hutbe imiş!..? Onu gerekçe göstermiş!.. Demiş ki; “Başımı örterken yaradanıma ‘Eğer bir gün başörtüsü zorunlu olursa başımı açarım’ dedim. Bu hutbe, zorunlu başörtüsü ihtimalinin işaret fişeğidir. Tepki vermek için başımı açıyorum…”
***
Haydaaaa!.. Garip olan da, bu tavrını başörtüsünün kan davasına dönüşmemesi adına başörtüsünü götürüp, Diyanetin ve İktidarın ayağına atacakmış?! Yok daha neler?. Bugün değil, yıllar yılıdır kılık-kıyafet konusunda tandem oynanıyor!.. İki sınıflar kategori mevcut durumu, keramet üretici şekilde toplumun değer ölçüleri üzerine boca ediyor!.. İşin özünde politik ve siyasi çıkarım var!..
***
Nitekim bir kesim bugün değil yıllardır söyleniyor.. Özellikle de muhalif muhafazakârlar… Ağızlarını açtıklarında, eleştiri bombardımanında bulunurlar.? Derler ki; bu iktidar milleti dininden, inancından, kültüründen, medeniyetinden uzaklaştırıyor.? Öyle ki, işi dinsizliğe kadar indiren var!.. Beri yanda, sol, seküler, batıla biat edici, modern(!) kesilenler de bu iktidar herkesi çarşafa sokacak, bizi İran yapacak.. Öyle ki, işi şeriata getiriyor!..
***
Hutbede kılık-kıyafetle ilgili, vurgu şu.. Unutmayalım ki bedeni açıkta bırakan elbiseler, vücut hatlarını belli eden kıyafetler tarz ya da imaj değil Allah’ın emirlerini ihlal etmektir. Bazı sinema, dizi film, dijital mecralarda yapılan yayınlar ve reklamlar aracılığıyla normalleştirilmeye çalışılan çıplaklık, cesaret ve özgürlük değil, aile kurumuna yapılan bir saldırıdır.”
***
Uygunsuz kıyafetlerle toplumsal alanlarda, hele hele kurumsal özelliği olan mekânlarda bulunmak asgari ahlak kurallarına bile meydan okumaktır. Bu, çağdaşlık değil, ilkelliktir. Ahlak ve edep ölçülerinin çiğnenmesine sessiz kalan herkes büyük bir vebal altındadır. Çünkü neslimizin iffetini, edebini ve ahlakını korumak hepimizin ortak sorumluluğudur.”
***
Ne var bunda?.. Ama kirişi fena şekilde kıran Berrin bacı 64’ünden sonra azdı galiba!.. Allah’ın hükümlerine, Kur’an-ı Kerim'in ayetlerine, Peygamber Efendimizin de, hadislerine, bu yaştan sonra; inansa ne olur, inanmazsa ne olur demeyeceğim. Ama şunu diyeceğim, fikri ve zikri sizin gibi imtizaç sağlayan biri çıksa da, Diyanet zina haramdır dediği için kendince keramet üreterek kızıp ben her şeyi yaparım derse!.. Ya da insan öldürmek, büyük günahtır demesine öfkelense, ben öldürürüm arkadaş derse!..
***
Berrin bacı bilmez mi, 23 yıldır başörtü zorunlu olmadıysa, bundan sonra da olmaz!.. Onun ki, canı çok çekmiş “seküler” yaşamı, eee fırsat bu fırsat bahane de hazır; açılalım, saçılalım? demiş. Vaziyet ya sabır, ya sabır dedirtiyor. Çünkü mevcut hal-i durum ve gidişattaki en büyük tehlike, tehdit ve yıkıcı olan unsur; toplum ciddi bir şekilde “akıl ve idrak” yoksunluğu girdabına, mahkum ediliyor.. Alengirli yollar, fikrin de zikrin de operasyonel kimliği oldu!..
***
Sahi ya, geçtiğimiz Cuma gününün hutbe konusu da, tatil idi.. Hutbe yüzünden tatilini yarıda kesip evine dönen oldu mu?.. Ya da, Diyanet’e inat deyip, işini, gücünü, çalışmayı bırakıp, tatil mekanlarına koşan oldu mu?.. Bunları bilmiyorum, yankısı olmadı, kameraların karşısına geçip, Berrin bacı gibi türbanını açan olmadı?.. Ama görünen o ki, Diyanetin hutbeleri, fikriyle, zikri bir olmayanları deşifre etmeye devam edecek?.. Sizce!..
***
GÜNÜN SÖZÜ..
Kutsal değerlerini politik tavıra heba edenin, akıbeti şerre mahkumdur!!..