İŞGALE KARŞI ŞEHİR MİLLİYETÇİLİĞİ SÖZ ALMALI?

İşe bakın!.. Diyarbakır ahalisinin gündemi, konuştuğu, veryansın ettiğini, hala anlamamış zevat var.. Ve bu anlamamazlık ne hazindir ki, şehrin tarihi kadar, değerlerini de, gelecek nesillere miras olacak, yapıları da, virane ediyor!..

***

Bu minvalde, kaç yazım oldu, ben de bilmiyorum!.. Ama yüzlerce diyebilirim ki, “Dicle akar, Diyarbakır bakar” hakikatine ve tarihi yapıların çevresel işgaline yönelik buradan sizinle hasb-i hal etmişimdir!.. Ki, etmeye de görünen o ki, devam edeceğiz!.. Çünkü, ders-i ibret alan yok!..

***

Diyarbakır'ın silüetine yansıyan.. Ki Dicle’nin kadim şehrin silüetine yansıyan; yüze bakıldığında, dehşetli bir ucubelik söz konusu.. Çünkü, nehrin iki yakası da işgal altında!.. Mantar gibi üreme gösteren vahşi doğa tahribatına, dur diyen yok!..

***

Öylesine dehşetli bir iştah kabartmayla yapılaşma yapılıyor ki, telafisi mümkün değil!?. Şu On Gözlü köprü ve aksındaki yapılaşmaya bi bakın!.. Kümelenmiş, kafe, çay bahçesi ve eğlence mekanları!.. Kim ve nasıl, hangi güçle bu işler yürütülüyor, anlamak zor!..

***

On Gözlü köprü!.. Malum, UNESCO Dünya Miras Listesinde.. Ki Hevsel bahçeleri de.. Ama bugün, ikisi de risk altında ve ikisi de, Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi (ICOMOS) Reaktif İzleme Misyon raporunda kırmızı kart görme aşamasında bunuyor.

***

Biliyorum!. Hatırlatacaksınız ve diyeceksiniz ki, “ma siz yazmadınız mı be kardeşim.. Adam öylesine gözü dönmüştü ki, on gözlü köprünün, iki gözüne beton döküp, kapatmaya gitmişti?”.. Ne yazık, yaşadık, gördük, şahit olduk.. Hoyratça bir yıkım betonlaştırma!..

***

Aslında bizi değerlerimizden, kadim şehrimizden ıraklaştıran, en büyük etken nedir biliyor musunuz!?.. Bu kentin hafızasına dair; şehir milliyetçiliğimizin olmayışı!.. Eğer ki, olmuş olsaydı, yaşanan bu kadar akla ziyan, yıkıma, tahribata boyun eğilmezdi?!

***

Önceki gün, dikkat çekici bir açıklama geldi, mevzuyla alakalı!.. Kent Koruma ve Dayanışma Platformu Dönem Sözcüsü!.. Ki aynı zamanda Diyarbakır Mühendisve Mimarlar Odası Başkanı.. Mahsum Çaya Korkmaz!.. Söylendim, demek ki bizim gibi, “şehrini düşünen var?”..

***

Açıklama yapmış!?. Okudum.. Yerel yönetimler kadar, merkezi idarenin, şehirdeki bölge ve müdürlüklerinin de, yaşanan işgal ve tahribatta, vebalinin hayli, büyük olduğunu söylüyor.. Şöyle diyor Korkmaz!..

***

“Nehir kıyısındaki kaçak yapıların bir çoğu imar affından aldıkları bir takım ruhsatlar var!.. Bu ruhsatlar her ne kadar etik, kanuni olmazsa da hukuki!..” Korkmaz’ın bu hukuki söylemi karşısında, nasıl bir yol haritası çizilmeli ki, çözüme gidilmeli!..

***

Getirdiği açıklık şöyle.. “Salt belediyeler sorumlu değil.. Kentte kendini sorumlu hisseden bütün kurumların bu işe kafa yormaları ve dert etmeleri gerekir.. Valilik, DSİ başta olmak üzere! DSİ’nin belirlediği “kıyı imar çizgisi” olmalı.. Bu olursa, yaptırım gücü harekete geçebilir!..

***

Korkmaz!.? Bir de çağrıda bulunuyor.. Diyor ki, “İlgili ve yetkili kurumlar, elbirliğiyle, toplumun geri kalanı bizim gibi meslek odaları hukuka ilgili olan dernekler, kentin bir bütünün ortak hareket etmesiyle, kimseyi kırmadan incitmeden, müzakereyle çözüme gidilmeli!..

***

Dün de bugün de, buraları mevzu ederken deyip durduk; mesele bir demlik çay fiyatı değil.. Bu fahiş fiyat altın yumurtlayan tavuğu kesmedir.. Yerli ve yabancı turisti, Diyarbakır’dan kaçırmaktır.? Tıpkı bugün Akdeniz ve Ege sahillerindeki işletmelerin sinek avlaması gibi, Diyarbakır’da böylesi bir turizm kaybı yaşanabilir?..

***

Ancak bizdeki dert bu olduğu kadar, tahribatın giderek önlenemez boyuta gelen On Gözlü, Hevsel ve Dicle Nehri kıyısındaki, işgaller, ucube yapıların, zehirli sarmaşık misali sarması!.. Çünkü bu zehirli yapı, Diyarbakır’ı dünya miras listesinden çıkarabilecek tehdit ve tehlike noktasına doğru yol almasıdır!?.

***

İki yazı öncesi sormuştum!.. Bu işgalci yapıların, atıkları nereye gidiyor diye.. Başkan Korkmaz da sormuş.. “Bu atıklar, Dicle nehrine mi dökülüyor, oralara mı boşaltılıyor, yoksa başka bir çözüm arayışına mı girilmiş, bilinmiyor.. Müdahale de edilmiyor..” Korkmaz son 10 yıldaki işgalleri kayyımlara bağlarken, düzensizliğe odaklanılmalı!..

***

Özetlersek!.. Dicle Nehri’ne, Hevsel Bahçelerine, On Gözlü Köprüye yönelik girişim; kültürel, sosyolojik, ekonomik ve toplumsal yönde domino taşı misali, tahribat üretici.? Önü alınmalı.. Bu da şehir ahalisiyle birlikte bütün kurumların kollektif bir akılla, yol alması lazım.. Bunu da ikmale getirecek olan siyasi kutuplaşma, ya da kurumsal kimlik üstünlük değil; şehir milliyetçiliğidir..

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Hayat tahkir edici, teşhirci, cüzdanı yoklayan bir yankesici kadar insafsızdır!…