GÜÇ ZEHİRLENMESİNE KAPILAN KİM?

Şöyle bir hatırlayalım, yerel seçim öncesini?!.. AK Parti’nin yönetiminde olan, İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyesinin el değiştirerek, CHP’ye geçmediği zamanda!… O gün koro halinde, ne söylüyorlardı?.. AK Parti güç zehirlenmesi yaşıyor!.. Her yol kendilerine mübah!..

***

Peki, seçim sonrası ne oldu?.. CHP, İstanbul ve Ankara’da yerel yönetimi ele aldı.. Kendisine göre, seçimin birinci partisi çıktı.. Yerel iktidarda, güç dengesi kendisinde.. Lakin daha ilk günden itibaren büyük bir akıl tutulmasıyla güç zehirlenmesine duçar oldular!…

***

Öyle bir duçarlık girdabına girdiler ki, Belediye Başkanları!.. Ki bugün, o zehirlenmenin ağır faturasıyla, yüzleşip, derdest haldeler? Bir milletvekili, bir parti genel başkanı, bir dokunulmazlık kimliğiyle, hükümran kesildiler?!

***

Bize her yol mübah.. Kimse dokunamaz, yargı bir işlem yapamaz!.. Egemenlik bizde.. Böylesi bir düşünce ve anlayışın fırtınasına kendilerini kaptırıp gittiler.. Otobanda freni patlamış tır misali,  öyle kaçış rampasına yönelip kurtarma gayreti dende olan da yok!..

***

Ayağını gazdan çekmiyor!.. Buldozer misali, önüne çıkanı ezer geçerim deyince, tosladılar!.. Ve peş peşe seri şekilde, kep düştü kel göründü misali, açıklar, kirlilikler, indregandiler, serpildi!.. Meğer ki yolsuzluk, usulsüzlük, rüşvet, suç örgütü yapılanması, sarmaşık gibi!

***

Lakin güç zehirlenmesinin yarattığı yıkımın hala farkında değiller?.. Olsalardı, yargıyı, emniyeti, siyasal iktidarı sokakları ateşe veririz aklıyla, tehdit ederler miydi?.. Gençlerin o heyecanlı duygularını taklaya getirip, sokağa salarlar mıydı!..

***

Birileri meydana çıkıp Erdoğan’a şöyle seslenebilir miydi?!.. "Ey Erdoğan buraya bak.. Adnan Menderes burada asıldı.. Artık bırak sayın Cumhurbaşkanı.. Bırakmazsan, halk ayaklanacak" diyebilecek kadar şuursuzlukla, bilmem seni de burada asacağız demek istiyor..

***

Bir de Özgür Özel’in o cuntacı tanımına gelirsek!?. E be yuh yani!.. Tek Parti ve dipçik dönemi.. İnönü “milli şeflik” dönemi.. 60 İhtilali.. 70 müdahalesi, 80 darbesi.. Tüm bunların arka bahçesinde, CHP yok muydu?!

***

Cumhuriyet mitingleri, Genel Kurmay karargahlarındaki, gece görüşmeleri.. En barizi, Erdoğan’ı hedef alan, 27 Nisan e-muhtırasına arka çıkıp, destek veren tak partinin CHP olduğu!.. 15 Temmuz’la iş tutan?..

***

Cemal Süreya’dan söz söyleyen Özel’in pek magazinsel yüzü olmazsa da, devrik Belediye Başkanı İmamoğlu hayli mahir!.. Enva-i yüz var.. Şimdiki yüz kendi ifadesiyle Yüzüme bakanlar, Atatürk’ü görür gibiler.. Vay da vay!..

***

Oysa ki, CHP’nin hedefinde iktidar vaki ise!.. Ki bunun iddiasında.. O zaman mevcut hal-i durumu konuşması kadar, yarına odaklanmalı, iktidar alternatifi olma adına, neleri icra edebileceğini planlaması gerekmez mi?!..

***

Seçime daha üç yıl var.. Tüm gücüyle, ki o güç de zehirlenmeyle duçar olmuş şekilde, ne varsa, ne yoksa, iktidarın tüm yapılarının üzerine boca ediyor.. Siyaset dili sürekli, kan kaybı yaratıcı!.. Savurganca.. Nitekim daha şimdiden itici olup, kırılganlaştılar!

***

Hep diyorum!.. Ki CHP dahil olmak üzere.. Muhalefetin, seçmenine ve ülke insanına karşı, sorumluluğu var.. Bu sorumluluğu, sorumsuzca harcamamak ve güç zehirlenmesine, kurban ederek, heba edilmemesi gerekir.. Halkı ile kenetlenmeli, azınlığa biat edicilik değil..

***

 

Hedefinde şu olmalı.. Mevcut iktidarı hangi ilke ve kriterlerle nasıl yeneriz, nasıl iktidar oluruz? sorusuna yanıt aramak olmalı!.. Sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel tahribatların üstesinden nasıl gelebiliriz, ülkeyi nasıl iyileştiririz? Demeyi akıl etmeli!?..

***

Her şey ama her şey, yalnızca iktidarı eleştirmek, iktidara karşı koymak değil.

Alternatif olabilmektir, sorun çözücü mekanizmasını geliştirmektir.. Bunu yaparken yalnızca sesini yükselten değil, toplumun farklı seslerini çoğaltıp, çatısını genişleten, tabanını yayan olmalı!..

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Güç kazananın gözü kararıyorsa, kaybedenin hal-i vaziyetinde neler olmaz ki?!