İklim Kanunu!
Daha önceki yazılarımızda satır aralarında kısaca değindiğimiz İklim Kanunu sosyal medyada kopan gürültüye rağmen hafta içinde Meclise getirildi ve 4 maddesi hemencecik kabul ediliverdi. Ulusal medyada ise -1,2 isim hariç- meclise paralel bir şekilde, hemen hemen hiç aykırı ses çıkmadı! Sonuçta şunu gördük ki, millet ve seçtiği vekiller ilk defa top yekûn aynı çizgide buluştular; duyarsızlık ve cehalet çizgisi! Öyle bir duyarsızlık ki, eğer bu kanun maddeleri tam olarak kabul edilip uygulanacak olursa ilerleyen yıllarda sanayicisiyle, köylüsüyle, çiftçisiyle, esnafıyla hep beraber büyük sıkıntılar yaşayacağız maalesef. Bugüne kadar neye elini attıysa onu ifsad eden küresel güç, eğer başarılı olursa sürecin sonunda ne sanayi, ne tarım, ne hayvancılık ne de temiz su kalacak!
2000'li yılların başında Dünya geneli bir Buzul Çağına gireceğimizi iddia eden batılı bilim (veya filim ) adamları, sonraları keskin bir U dönüşü yaparak Küresel Isınmadan ve bir iklim krizinden söz etmeye başladılar. Dünya gittikçe ısınacak, küresel düzeyde bir kıtlık ve su kriziyle karşı karşıya kalacaktık! Gaipten haber veren bu modern çağ üfürükçüleri, kıtlık ve susuzluk kapıya dayanmadan devletlere kıtlığı ve susuzluğu önleme adına bir takım yaptırımlar dayatmaya başladılar. Tabi, arkalarındaki küresel elitlerin gücünü kullanarak! Kurmak istedikleri Yeni Dünya Düzeni için eskisini adım adım sistemli bir şekilde ortadan kaldırıyor ve ulus devletleri avuçlarının içine alarak tam gaz hedefe doğru ilerliyorlar! Yaklaşık 100 yıldır daha fazla zenginlik ve güç uğruna havayı, suyu, toprağı ve gıdayı kirletenlerin şimdilerde Dünya ve insanlık için nasıl çırpındıklarını gördükçe duygulanmamak elde değil!
Daha bir kaç yıl önce Covid-19 bahanesiyle dünyayı rehin alan ve Çin'de kurguladıkları bir kaç sahte görüntüyle -denize düşen yılana sarılır mantığıyla- milyarlarca insana korku salıp ne idüğü belirsiz aşılarını yaptırmadılar mı?! Dünyayı P(l)andemi bahanesiyle 2 yıl kapatıp devletlerin ekonomilerini nasıl batırdıklarını milletçe bizzat yaşayarak idrak etmedik mi?! İktidarı ve muhalefetiyle kendi tabanlarını aşılamak için nasıl didindikleri hepimizin hafızasında değil mi? Hatta ne diyordu Kılıçdaroğlu; hükümet bu işi beceremiyor, bu işi belediyelerimize bıraksınlar görün bakın nasıl aşılıyoruz! Ya Batıdan geleni sorgulamaksızın baş göz eden bazı sözde bilim insanlarımıza ne demeli! Onların rezilliklerini saymaya kalksak sayfalar yetmez. Bir örnekle geçelim; ne demişti onlardan biri, aşı olmak istemeyenleri tehdit ederek; köpek gibi aşılanacaksınız!
Afrikada her gün açlıktan ve susuzluktan ölen 5000 çocuk için kılını kıpırdatmayanların, o insanların Covidten ölmemesi(!) için Kara Kıtaya bedava aşı gönderdiklerine şahid olduk! (En az aşılanma Afrikada, en az ölü yine Afrikada!) Avrupanın bir çok ülkesindeki huzur evlerinde kalan yaşlıların bakımsızlık ve açlıktan öldüklerinin haberlerini okuduk! Şimdi neden kimseler Covidten söz etmiyor artık? Çünkü amaç hasıl oldu, ekonomiler batırıldı, ulus devletlerin bağımsızlığı ipotek altına alındı ve başka bir aşamaya geçildiği için covid meselesi kapatıldı! Başka aşama dediğimiz ise İklim Kanunu gibi görünüyor. Eğer bu kanunun bütün maddeleri eksiksiz uygulanacak olursa kısa zamanda Covid döneminden çok daha büyük sorunlarla karşılaşmamız içten bile değil. Bırakın ekonomik sıkıntıları, sonunda ülkenin bağımsızlığı bile tehdit altında kalabilir. İçerde değil belki ama, dışarıda son derece yetkin, itibarlı ve güçlü görüntü veren iktidarın, küreselci bir proje olan İklim Kanununu meclise getirip onaylatmaya çalışmasını doğrusu anlamakta zorluk çekiyorum. Yaptığı en iyi icraata bile itiraz eden ana muhalefetin İstanbul Sözleşmesi, Covid, İklim kanunu gibi meselelerde iktidardan daha istekli olması da mı şüphe uyandırmıyor iktidar çevrelerinde?! Ben ana muhalefetin memleketin hayrına olacak şekilde bir işe imza attığını hatırlamıyorum. En azından, Trump'un, Dünyada karbon salınımında Çin ve Hindistanla birlikte ilk 3'te ( toplam karbon salınımının %51'i) yer alan Amerikayı Paris İklim anlaşmasından neden çektiğini birazcık düşünseydiniz. Adam Amerikanın battığını ve bunun sebebi olarak en başta Çin malları olmak üzere Lgbt, Covid ve İklim projelerini ve bu projelerin sahibi olan küreselcileri görüyor. %1,2 gibi yok hükmündeki karbon salınımı nedeniyle bir kanun çıkarmak hiç de mantıklı değil açıkçası; hele de bizim gibi kırılgan ekonomiye sahip bir ülke için.
İklim ve Covid aynı merkezden çıkan 2 kardeş projedir. Covidten ne hayır gördüyseniz İklim Kanunundan da onu görürsünüz ancak! Hiç değilse baharın orta yerinde, Nisan ayında kar yağarken meclise getirmeseydiniz bu kanunu. Bu mevsimde kar yağarken küresel ısınmayı oylamak hiç de inandırıcı gelmiyor zira!