Büyük kayıplar eşsiz kazançlar!
Trum'un Amerika'da 8 müslüman ülkeyle görüşmesinden bir süre sonra, nihayet 9 Ekim'de Gazze'de bir ateşkes anlaşması yapılabildi. İsrail uluslararası baskılara daha fazla direnemedi ve ateşkese razı oldu. Netenyahu, Hamas'ı yok etmek ya da silahsızlandırmak hedefi ile çıktığı katliam yolundan istediğini alamadan dönmek zorunda kaldı. Hamas, İsrailin Gazzeden tamamen çekilmesini istedi fakat bu geri çekilme yaklaşık %70 civarında gerçekleşti. İsrail esirleri bırakacak, Hamas elindeki rehineleri. Anlaşma şartları gereği Gazze'ye gıda yardımları için girişler yapılacaktı ki kapılar açılmaya başlandı. Bu, Gazzeliler en azından bir süre rahat nefes alacak demektir. Netenyahu kendi kamuoyuna, Hamas'ı yendik istediğimizi aldık mesajları verirken, İsrailliler bunun tam tersini düşünüyor. Çünkü ne Hamas yok edildi ne de silahları bıraktı. Bugün kapılar açılsa İsraillilerin %40'nın ülkeyi terkedeceği söyleniyor.(gidecek yer kaldı mı; o da ayrı mesele!) Ülke içinde gittikçe büyüyen bir huzursuzluk ve hizipler arası çatışma ihtimalleri var. Bunun farkında olan Netenyahu hükümeti uzun süreli bir ateşkesin İsrailin aleyhine döneceğini de tahmin ediyordur elbette. İsrailin şimdiye kadar yaptıklarından, ateşkes süresince yapacaklarını da kestirebiliriz. Verdiği sözleri tutmayan, yaptığı anlaşmaları hiçe sayan bu terörist devlet en kısa zamanda toparlanıp yeniden Gazze'ye saldırmayı düşünecektir. Hamas da bu arada hızla toparlanıp daha da güçlenirse İsrail için caydırıcı bir unsur haline gelebilir. Kaldı ki, anlaşma gereği ateşkesin devamlılığı için İsrail tarafında Amerikalı askerler konuşlandırılırken, Gazze tarafında başta Türk askeri olmak üzere diğer Arap devletlerinden (Mısır, Bae) askerler yer alacak. Hamas'ın emsalsiz direnişi dünyadaki sistemi çatırdatıp tüm dengeleri alt üst ederken, şimdiye kadar kılını kıpırtmayan Arap ülkelerini bile İsraile karşı harekete geçmek zorunda bıraktı! İlerleyen gunlerde daha net bir şekilde, İsrailin altın çağının bittiğini ve gerilemeye başladığını göreceğiz inşaallah.
Gazze'deki savaşı ve bebek katliamını Trump durdurabilir demiştik. Bunu da hayrına yapmayacağını tabi ki biliyorduk. Amerika son dönemlerde ekonomik sıkıntılar yaşıyor. Yaklaşık 40 trilyon dolarlık bir borç ve bu borç yükünün ülke içinde giderek bir kaosa(hatta bir iç savaşa!) sebep olma riskleri var. Trump göreve geldiğinden beri Amerikayı bu borç batağına düşüren en önemli şeyin, özellikle İsrailin menfaatleri uğruna çıkılan Ortadoğu macerası olduğunu biliyor ve bu coğrafyadan bir an önce çekilip Amerikanın gerçek problemlerine eğilmek istiyor. Yıllardır Amerikan halkının paralarının siyonist lobilerce İsraile peşkeş çekilmesine artık bir son vermek istiyor. Bu kamburu sırtından atmak için de Filistin, Suriye ve Lübnan'da barış ve sukünet; İsraille Araplar arasında normalleşme adımları atmaya çalışıyor.
Trump, İsraille Hamas arasındaki ateşkeste Başkan Erdoğan'ın önemli katkıları olduğunu belirtti. Bu arada Erdoğan'ın, " İsrail yeniden soykırıma başlarsa bunun bedelleri ağır olur!" şeklindeki sözleri İsraile karşı hem bir uyarı hem de bir tehdit içermesi açısından son derece önemliydi. Umarız İsrail bu mesajı doğru anlar ve ayağını denk alır.
Görünen o ki, Gazze'de bir süreliğine de olsa geri çekilmek zorunda kalan İsrail, ilk iş olarak Suriye'ye yönelecek ve orada tek devletli güclü bir rejimin olmaması için elinden geleni yapacak. Bunun için de Dürzileri ve Sdg'yi kullanmak isteyecek. Fakat Sdg'nin içindeki bazı aşiretlerin Suriye yönetimi ile herhangi bir çatışma istememesi nedeniyle burada da işi zor İsrailin. Suriye'yi böleyim derken Sdg'nin bölünmesi gündemde! Durziler zaten %3'lük varlığıyla fazla bir tehdit oluşturmuyor Suriye'de. Bu arada Türkiye de boş durmadı. Suriye dış işleri, Irak dışişleri ve Barzani Türkiye'ye gelerek aralarında bir takım görüşmeler gerçekleştirildi. Ortadoğu coğrafyasında İran'ın geri çekilmesiyle oluşan boşluğu yavaş yavaş ve sakince Türkiye'nin doldurduğunu görebiliyoruz. Önümüzdeki dönemde Ortadoğu coğrafyasında Türkiye'nin izlerini ve etkilerini daha çok hissedeceğiz. Bu dönemde İran politikalarının aksine şiddete başvurmadan, kan akıtmadan bütün problemlerin sulh yoluyla çözülmeye çalışılacağını düşünüyorum. Türkiye içerde, her ne kadar başta ekonomik sorunlar olmak üzere, yolsuzluk, şiddet, adaletsizlik gibi olumsuzluklarla boğuşan bir ülke izlenimi verse de, dış ilişkilerde bunun tam tersi bir durum sergiliyor ve (Gazze'de çok geç kalınmış olması bir yana) yapıcı, güvenilir ve güçlü duruşuyla diğer devletlerin saygısını kazanıyor. Türkiye daha fazla saygı kazanmak istiyorsa bir an önce, İsraile Gazzeli bebekleri katletmek için giden Tc vatandaşı yahudiler için gerekli işlemleri başlatmalı ve vatandaşlıktan çıkarıp, mallarına el koymalıdır!
Tekrar Hamas-İsrail ateşkesine dönersek;
Trump, Gazze'deki bu başarısının karşılığı olarak Nobel Barış Ödülünü fazlasıyla hakettiğini düşünüyordu ama Nobel Ödül Komitesi, Venezuellalı bir Maduro muhalifi olan, aynı zamanda İsrail yandaşı Maria Corina isimli birine verdi! Trump'un sözcüleri ise buna tepki göstererek, komitenin barışı değil, siyaseti öncelediğini söyledi. Nobel ödülleri ne zaman hak edene verilmiş ki zaten?! Bir ödül verilecekse şayet, bu ödülü sonuna kadar hak eden Gazze'nin saf, cesur, inançlı ve tertemiz sakinlerine verilmelidir; diyerek bu günkü yazımızı noktalıyoruz!