Bir zilletten bir zillete!
Gün geçmiyor ki İsrail yeni bir rezilliğe imza atmasın ve gün geçmiyor ki bu rezillikler karşısında koskoca dünya devletlerinden tek bir tepki verilmesin. Tepki derken, alışıldık ve artık kabak tadı veren kınamaları kastetmiyoruz tabi; kınama istemediğin kadar çok! İsraile karşı çoktan beridir yapılması gereken ama bir türlü yapılamayan fiili müdahaleyi kastediyoruz. Gücü elinde bulunduranlar hiç bir şey yapmadıklarından, İsrailin Gazze'deki soykırımına karşı farkındalık oluşturmak ve insanlığı harekete geçirmek için dünyanın 57 ülkesinden yaklaşık 440 aktivistin başlattığı Gazze yolculuğu, 3 gün önce İsrailin müdahalesiyle sona erdi. 40 küsur gemiden oluşan SUMUD Filosu terörist İsrail askerleri tarafından işgal edildi ve mürettebat esir alındı. SUMUD Filosu Gazzeye doğru ilerlerken bu arada Trump, Gazze'de bir barış anlaşması yapmak için Islam(!) ülkeleri liderleri ve Netenyahu ile bir takım görüşmeler gerçekleştiriyordu. Trump, Hamas kalıcı bir anlaşmaya hazır demiş ve Netenyahu ile birlikte ellerini ovuşturmuşken, Hamas'tan bir açıklama geldi. Anlaşma maddelerinin açık olmadığını, bazı belirsizlikler barındırdığını söyleyerek bir takım şartlar ileri sürüldü. Açıklamada, barış yanlısı olduklarını, esirleri de serbest bırakacaklarını söylediler. Ancak, İsrail vahşi saldırılarına son verecek ve Gazze'den tamamen çekilecek! Daha sonra Arapların da onaylayacağı bir teknotrak hükümetine Gazze'yi bırakabiliriz! Bu, Netenyahu ve Trump'un beklediği bir cevap değildi! Hamas silah bırakmıyordu. Oysa Trump, Hamas'ın silahı ve Gazzeyi bırakacağını, sonrasında Filistinde istedikleri bir yönetimi kurmayı hayal ediyordu. (hatta eski İngiliz başbakan Tony Blair'in ismi bile geçiyordu bu iş için!) Sonrasında Netenyahu hukümeti düşürülecek, yerine "Light!" bir iktidar getirilerek Arapların da onayını alacaktı. Bu arada bütün iş Netenyahunun üstüne yıkılarak Uluslararası Mahkemede savaş suçundan yargılanacaktı. Böylelikle Trump, barışı getiren adam olarak Nobel ödülünü alacaktı. Ne plan ama! Tıpkı Netenyahu kafasındaki İsrail halkının %90'ını temize çıkaracak ve sanki bunca katliam hiç yaşanmamış gibi işi tatlıya(!) bağlayacak böyle bir planın altına imza atmayacak devlet de(özellikle İslam(!) ülkeleri) yok denecek kadar az ne yazık ki. Özellikle kendilerine İslam(!) ülkesi diyenlerin bu zilletine alet olmayan Hamas, bu şartlarda silah bırakmayacağını beyan ederek, Gazze üstünden yapılan planları alt üs etti.
Hamas'ın bu açıklamasının ardından İsrailde tartışmalar başladı ve ilerleyen zamanda daha farklı gelişmeler olacağının sinyalleri verildi.
SUMUD Filosuna dönecek olursak; Filo, belki taşıdığı bir takım gıda maddelerini Gazze'ye ulaştıramadı ama esasen Filonun birinci amacı bu değildi. Amaç, Gazze halkının yalnız olmadığını onlara hissettirmek ve dünya genelinde bir farkındalık oluşturmaktı. Yolculuğun sonunda İsrail, gemilere el koyup yolcularını göz altına aldı. Kısa süre de olsa Filistinlilere 75 yıldır yaşattığı zulüm ve eziyeti SUMUD yolcularına da yaşattı. Kısa süre diyoruz, çünkü, bütün dünyanın gözünün kendi üstünde olduğunu bilen İsrail, bu kısa sürede hayvan kafeslerine attığı, tuvaletten su içmek zorunda bıraktığı, psikolojik işkence ve çıplak arama yaptığı, sözlü aşağılanmaya tabi tuttuğu bu insanları seri bir şekilde salmak zorunda kaldı! Zaten İsraile karşı dünya genelinde oluşan nefret, göz altına alınan aktivistlerin ülkelerine döndükten sonra yapacakları açıklamalarla zirve yapacaktır. Mesela, göz altına alınan İtalyan bir vekil ülkesine gidince yaşadığı bu rezillikleri anlatacağını söylüyordu. ( Bu arada, bizde neden 1 vekil bile yoktu?!) Türkiyeden Ayçin Kantoğlu hanımefendi, "Gerekeni yaptık ve geldik. Korkmadık. Ahlaksızca işler yaptılar. 5 kişilik hayvan kafesine 15 kişiyi doldurdular. Kafese koydukları afişe Gazzenin son halini bastırıp üzerine 'Gazzeye hoş geldiniz' yazmışlar. Adeta suçlarını üzerlerinde taşıyorlar." diyerek gözaltı sürecinin özetini vermiş. Gazze ve Hamas'ın 2 yıllık efsanevi direnişinin dünyada nasıl bir devrime vesile olduğunu ise başka bir aktivistin şu sözleri belgeliyordu; "SUMUD, her türlü zulme karşı koyan küresel bir hareketin doğuşudur!" Küresel bir hareketin doğumu; evet her türlü rengiyle, insanı, ahlakı ve vicdanı merkeze alan ve bütün dünyada hakim kılmaya çalışan küresel bir hareket! Rüyanızda görseniz inanmayacağınız küresel bir bilinç Gazze sayesinde sür'atle oluşmaya başladı. İnsanlığın önüne getirilen bütün senaryoların karanlığına karşı, Gazzeyle gelen aydınlık bir gelecek senaryosu! Zilletten zillete düşenlere inat bağımsız, sivil ve insana odaklanan bu izzet dolu hareketin başarıya ulaşması çok ama çok zor olsa da imkansız sayılmaz. Zordur çünkü, devlet dışı aktörler küresel çapta giriştikleri Yeni Dünya Düzeninin çatışma alanı olan Gazze ve Ukrayna'dan kolay kolay vazgeçmezler! Fakat insanlığın vicdanı uyanık olursa ve küresel çapta birlikte hareket etme düşüncesi organize bir şekilde hayata geçirilebilirse bütün engeller aşılabilir. Son zamanlarda sosyal medyada Holokost(!), 11 Eylül, Ay Seyahati(!), Kennedy suikasti, Michael Jackson'un şüpheli ölümü vs gibi konular hararetle yeniden işleniyor ve ortaya konulan belgelerde siyonist yahudilerin komploları ifşa edilerek onlara karşı bir nefret dalgası hızla yayılıyor. Yakın zamanda İsrail devre dışı kalıyor ama yerini dolduracak gücün kim olacağını insanlığın duruşu belirleyecek. Kısacası uyanık kalınması gereken bir zaman diliminden geçiyoruz.