MESNEVİ’DEN İNCİLER

Tüccar ile Papağanı:

        Bir tüccarın, kafese kapattığı çok güzel bir papağanı vardı. Bir gün Hindistan’a gitmesi icap etti. Herkesten ne istediğini sordu. Sıra papağana gelince, dedi ki: “Oradaki papağanlara söyle, siz serbestçe gezip dolaşırken, benim kafeslerde kapalı olmam, doğru mudur? Bir sabah vakti beni de hatırlayın da birazcık mutlu olayım.”

Tüccar, Hindistan’a vardı. Gördüğü papağanlara kendisini tanıtarak, papağanının söylediklerini nakletti. Ancak, sözü biter bitmez, papağanlardan biri anında düşüp öldü.

Tüccar, memleketine döndü. Olanları kendi papağanına da anlattı. Papağan da kafesin içinde önce titredi, sonra hareketsiz kalıp öldü. Tüccar çok üzüldü. Kafesi açıp, ölü papağanı alıp pencerenin kenarına bıraktı. Bırakır bırakmaz, papağan canlanıp uçtu.

Tüccara da dedi ki:
“O Hindistan’daki papağan, selamımı alınca, ölmüş gibi yaptı. Yani bana dedi ki, ‘Kafesten kurtulmak istiyorsan, öl’ Ben de onun dediğini yaparak kurtuldum.”

Olmadan önce ölmek gerekir…

Usta ve şaşı çırak:

Ustası, bir şaşıya: Haydi git, odadan o şişeyi getir, dedi. Şaşı: O iki şişeden hangisini getireyim? Tam olarak açıkla, dedi.

Usta: O iki şişe değil, var git, şaşılığı bırak, fazla görücü olma, dedi. Şaşı: Ey usta, beni kınama, dedi. Usta: O iki şişenin birini kır, dedi. Birisini kırınca ikisi de gözden kayboldu.

İnsan öfke ve istek yüzünden şaşı olur. Şişe birdi, onun gözüne iki göründü. Bir Şişeyi kırınca öteki de yok oldu. Öfke ve hırs, insanı şaşı eder; ruhu doğruluktan çevirir. Garaz gelince hüner örtülür; gönülden göze doğru yüzlerce perde iner. Makam, içindeki rüşvet almaya niyet edince zalimi zavallı mazlumdan nasıl ayırt edebilir.

Nahivci:

(Arapça gramerinin söz dizimi kuralları ile i'rab bölümünü kapsayan ilim.)

Bir nahivci gemiye bindi. O kendini beğenmiş, yüzünü gemiciye dönüp: Sen hiç nahiv okudun mu, dedi.

Gemici: Hayır, dedi. Nahivci: Ömrünün yarısı mahvoldu, dedi.  Gemicinin gönlü kırıldı. Ama o anda cevap vermeyip sustu. Rüzgâr gemiyi bir girdaba düşürdü.

Gemici, o nahivciye yüksek sesle seslendi: Yüzme bilir misin hiç, söyle. Nahivci: Hayır, dedi.

Gemici: Bütün ömrün mahvoldu ey nahivci çünkü gemi bu girdaplarda batacak, dedi. Bil ki burada mahvoluşu oluşu bilmek gerekir nahvi değil; eğer mahvolmuşsan tehlikesizce suya dal.

Deniz suyu, ölüyü başının üstüne koyup taşır ama diri olan denizden nasıl kurtulur?