İLK DÖNEM ESERLERİ NUR’UN İLK KAPISI
Çok müşfik, çok kerîm Üstadım Efendim,
Huzur-u Hazretinizde, mânen rahle-i tedrisinizde, irfanınıza müştak, feyzinizle serab şu fakir, şu âciz talebenizin, Nur'un derslerinden aldığı intibah ile, hakaik-i Kur'âniyenin i'cazkâr ve nâmütenahî ulvî hakikatlarından ve mübarek feyzinizin tereşşuhatı olarak şöyle bir hakikat kalbime geldi:
Kur'ân-ı Azîmüşşân'dan dersimi okurken Sûre-i Lokman'daki "İyi davranışlar içinde kendini bütünüyle Allah'a veren kimse, (gerçekten en sağlam kulpa) yapışmıştır." âyetini kıraat ederken—gayr-ı ihtiyarî—kalbim, ruhum, aklım bu kudsi kelâmın pek derin, pek ulvî mânasına saplandı. Başta asr-ı pâk-i Muhammedî (a.s.m.) olduğu hâlde bütün asırlarla konuşan bu âyet-i kerime, asrımıza da elbette bakmaktadır. Hususiyle bu âyet-i celilenin asrımızdaki tam mâsadaki olacak bir mânevî zâta şifreli mükâlemesi ve hitabı var diyerek şiddetli bir ihtarın sâikıyla baktım. O kudsi cümle-i Kur'âniye “yapışmıştır.” nazm-ı celiline kadar, Risale-i Nur müellifinin doğduğu tarihe veya Risale-i Nur'un mukaddematını tahsiline başladığı tarihe, makam-ı cifrîsiyle parmak basmaktadır.
Bir 80, bir 100, bir 4, bir 20, bir 400. Yekûn 1292 ederek müellifin doğum tarihini göstermektedir.
İki defa sayıldığı takdirde (1302) tarihi eder ki; bu tarih, Risale-i Nur müellifinin tahsile, yani Nur'un basamaklarına başladığı zamanı gösteriyor. İleride Kur'ân'a yapılacak taarruzlarda Nur şakirtleri Kur'ân'ın emsalsiz elmas kılıcı Risale-i Nur ile yapılacak mücahedede, müellifin küfrü te'dip için lüzumlu Kur'ânî cephane ve teçhizatı taallüm ve iddihar ile meşgul bulundukları tarihe parmak basıyor.
"En sağlam kulpa.." azm-ı celili pek latîf bir tevafuk eseri olarak makam-ı cifrîsi (1347) ederek, tam tamına Risale-i Nur müellifinin beyne'l-avam ve beyne'l-İslâm en çok kullanılan ism-i mübareki olan "Üstad Bediüzzaman" ismine parmak bastığından “Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır." azm-ı celili ile, herşeyi câmi olan Kur'ân-ı Azîmü'l-Beyan, elbette ve elbette gerek işarî mânâsıyla ve gerek hesab-ı cifrîsiyle, Risale-i Nur müellifinin doğum tarihine veya tahsile başladığı tarihe ve isimlerine işaret etmektedir. Risale-i Nur cüzlerinde, Sûre-i Bakara'daki "Dinde zorlama yoktur." ilâ âhir âyet-i kerimesinin hakikatli, hikmetli, muhteşem tefsiri; işarî mânâ ve hesab-ı cifrîsiyle beyan edildiğinden, o hakîkatlı ve haşmetli tefsirin Risale-i Nur'a ve mübarek müellifine latîf işaretleri arasında nazm-ı celil-i Sübhanîsi, cifirce (1347) rakamını göstererek, "Üstad Bediüzzaman" ismine cifren tevafuku gösteriyor ki, bu âyetin Sûre-i Lokman'daki âyetle münâsebeti ve iki yerde bu hakikatın tekrarı, Risale-i Nur'a çok kuvvetli bir işaret ve imâ teşkil etmektedir.
Risale-i Nur kendi şakirtleriyle kopmaz bir zincir, bir hablü'l-metin vasfına tam lâyık olarak, bu dehşetli asrın savletli bid'alarına karşı emsalsiz bir kahramanlıkla göğüs gererek pişva-yı âlem-i İslâm olmuş ve Kur'ân-ı Azîmin dellâlı sıfatıyla aktâr-ı İslâmiyenin her yerinde, hatta küre-i zeminde meş'ale-i imanı, Kur'ân'ın ezelî ve ebedî ışığıyla parlatmış olması, elhak bu vasfa tam lâyık olduğunu nice burhanlarla te'yid etmiş bulunuyor.
Bu kudsi âyetlerin tafsilâtlı tefsiri Risale-i Nur Külliyatında beyan edilmiş bulunduğundan, bu yüksek hakaikı ona havale ederek dersime hâtime veriyorum.
Çok mübarek üstadım efendim! Haddimin milyon kere fevkinde olan bir mes'elede küçüklüğüme, nihayetsiz aczime, sonsuz fakrime ve cehlime bakmayarak, cür'etli hareketimden dolayı bendenizi affediniz. Yalnız şurasını tekraren arzedeyim ki: Rahle-i tedrisinizde ahz-ı mevki ettim; huzur-u irfanınıza baş koydum.
Ey tabib-i hazıkım, ey mübarek Üstadım! Beni affediniz. Derece-i kemâldeki şefkatinizden ve ikramınızdan ancak af dilerim. En büyük edep ve hürmetlerimle mübarek ellerinizden öper, mübarek dualarınızı istirham eylerim efendim hazretleri...
“Bâkî olan sadece Odur.”
Pek kusurlu, duanıza muhtaç talebeniz
Mehmed
DEVAM EDECEK