YA BİZ KAZANACAĞIZ, YA EMPERYALİZM KAZANACAK?
Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’u dinliyorum!.. Medya temsilcileri buluşması.. Odak nokta, Terörsüz Türkiye rotası.. “Bu bir Türkiye projesidir” dediği, sürece dair son derece“kritik bir misyon üstlendiği ve bu misyonunu da layıkıyla yerine getirme adına, hayli hassas olduğunu görmek mümkün!.. Özellikle CHP ve İyi Parti’den gelen saldırganlıklara karşı, tutumu maharet üretici!..
***
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu.. Tüm partilerin temsiliyet aldığı bir komisyon.. Ki, 51 Milletvekilinden oluşuyor.. İyi Parti arıza gösterse de, misyonunu yerine getiriyor.. Bunda da, Kurtulmuş’un uzlaşmacı üslubu ve tavrı önemli!.. Nitekim, 5 Ağustos itibariyle görev alan komisyon 16 kez toplandı.. Her ne kadar tansiyonu yüksek anlar, beyanlara dair gerilim yaratıcı gürültüler yaşansa da, masa dağılmadı!..
***
Kurtulmuş aktardı.. Komisyon üstüne düşeni yerine getirmede önemli mesafeler aldı.. Aldığı mesafe ve gelen mesajları artık, rapor ve son rotuşlarla Meclis’in bizatihi kendisine devredecek Ki anlatırken öğrendik.. Yarın, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve MİT Başkanı İbrahim Kalın, komisyona son durumla alakalı, sunum yapacak!.. (Ancak, bu toplantı, dün Gürcistan-Azerbaycan sınırında bize ait Askeri Kargo uçağının düşmesi ve 20 personelin şehit olması nedeniyle, ertelendi?!)
***
PKK’nın silah bırakma, kendini feshetme ve son olarak Türkiye’den, sınır bölgelerinden çekilme!.. Yani sahada yürütülen çalışmalarla alakalı gelinen aşamaya dair, üç isim dinlenecek.. Bir bakıma Terörsüz Türkiye projesinde mevcut seyrin finalini yapmak.. Ki bu final sonrasında yeni bir kavşağa girilecek..
***
Peki bu yeni kavşağın yeşil ışığı, hangi merhalede yakılacak!.. Malum, komisyonun temel ve ana stratejik gayesi, sürece dair Meclis’in dinamikliğiyle yürütme ve yargı mekanizmasını işletebilmek!.. Bunun için de, yasamanın yasa ve kanun çıkarması lazım!.. Ana beklenti de PKK’nın silah bırakmasından sonra, örgüt mensuplarının geri dönüşlerinin, sağlanması!..
***
Hiç kuşkusuz ki, geri dönüşün güvencesi gerek!.. Nitekim Kurtulmuş’un satır arası ifadesinde, silahın yakıldığı, küle döndüğünün tespiti ve tescili gerekir.. Bu beklenti, üst seviyede. Önümüzdeki günlerde grup toplantıları, meclis koridorları, taraflarca dile getirilecek; “nasıl bir yol çizilmeli” diye!?.
***
Kurtulmuş’a göre hazırlanacak raporun Meclis’e gelmesi, Kasım sonu ya da Aralığın ilk haftası.. 2026’ya sarkılmasın.. Komisyon üyelerinin İrlanda ziyaretine dair sözlerinin satır arasında bunu da gördük.. Ni diyor Kurtulmuş. “5 Ağustos 2025'ten değil, niyetlerin ortaya konulduğu 1 Ekim 2024'ten alırsanız oldukça kısa bir süre içerisinde, başka çatışma çözümleri örneklerine kıyasladığınızda 7 yılda, 9 yılda, 5 yılda gelinen noktaya Türkiye bu kadar kısa bir süre içerisinde gelmiştir.”
***
Demek ki, süreç birilerinin dediği gibi ağır aksak ilerlemiyor.. Bilakis, hedeflendiği takvimden daha hızlı ve kalıcı sonuç sağlayarak, ilerliyor.. Kurtulmuş’a göre, terörün arka planında, sadece Türkiye’nin iç dokusundan kaynaklı hadiseler yok.. Körfez savaşıyla başlayan ve bölgemizde de hayata geçirilmek istenilen “emperyalist bir projenin” körüklemesidir..
***
Hedef.. Etnik ve mezhebi farklılıkları kaşıyarak bölgeyi sürekli bir biçimde, “kan, gözyaşı, şiddet” sarmalı içerisinde, tutmak!.. Kurtulmuş'un geniş kapsamlı Ortadoğu’daki gelişmelerin resmini ortaya koyarken, yemin ediyorum deyip, şu sözleri sarf etmesi dikkat çekici!.. Ağzından dökülen sözcükler şöyle..
***
“Bu adamlar Türk’ü seviyor da Kürt’ü sevmiyor değiller; Arap’ı seviyorlar da Acem'i sevmiyor değiller. Sünni’yi seviyorlar da Şii’yi, Alevi’yi sevmiyor değiller. İnanın ki bölge halklarının tamamından nefret ediyorlar. Bunu da sadece fikir olarak, zihin olarak değil, bu kadar uzun yıllar boyunca uygulamalarıyla ortaya koyuyorlar.”
***
Gelelim o çok konuşulup, farklı mülahazalarla sürece dair arıza-i durum çıkarma gayretinde, olan kesime, Kurtulmuş’un verdiği yanıt.. Komisyon İmralı’ya gitsin mi, gitmesin mi?! Gelen yanıt net..
***
“Daha evvel de birkaç sefer bu konu komisyonda da bir şekilde gündeme geldi. Ama sürecin geldiği bu hassas noktada, “Silahları bırakıyorum” diyen ve örgütü yıllardır yönlendiren kişinin ne düşündüğüyle ilgili, zaten DEM heyeti üzerinden bu bilgiler ortaya konuluyor. Ama bu sürecin tamamlanması bakımından böyle bir adım atılabilir.”
Kurtulmuş bu görüşünü aktarırken, adres olarak da Meclis’i gösteriyor.. Dediği şu; “ Ama bu kararı verecek olan Meclis’teki komisyonumuzdur. Benim şahsi görüşüm burada önemli değildir. Çeşitli siyasi partiler bu konuda olumlu kanaatlerini ifade ettiler, ediyorlar. Kamuoyu önünde de ediyorlar. Eğer komisyon da böyle bir karar alırsa ona göre hareket edilir.”
***
“Umut hakkı” tartışmalarına da değinirken, şöyle dedi; “Henüz öyle bir konu gündemde yok, yani komisyonun gündeminde yok..” YPG ve Suriye'deki sürece ilişkin yanıt.. “Tek ayağınızla bisikleti çeviremezsiniz. Bütün bu yasal düzenlemeler yapılsın, ondan sonra örgüt üzerine düşeni yapsın, böyle bir şey olmaz. Dolayısıyla herkes üzerine düşeni yapacak. Tek ayakla bisiklet süremezsiniz, iki ayağın birden çalışması lazım..?”
***
Bir önceki çözüm süreciyle bugünkü gelişmeleri kıyaslanmasında, Kurtulmuş’un cevabı.. “Bu sürecin en önemli hususu, Sayın Devlet Bahçeli'nin yolu açması, arkasından Sayın Cumhurbaşkanımızın bunu elini taşın altına koyarak bir devlet politikası haline getirmesi ve bütün partilerin sahiplenmesiyle birlikte şu anda süreci başından beri yürüten devlet kurumlarının tamamı siyasi iradenin emri altındadır.”
Netice itibariyle!.? Kurtulmuş’un gerek vücut dili, gerek ağzından çıkan sözcüklerin içeriği ve gerekse de, sorulara verdiği yanıtlardaki satır arası genişliği, şunu hissettirdi.. Sonuca ulaşmada hızlı bir irade hakimiyeti var.. Motivasyonu yüksek.. Nitekim bir çok cümlenin sonunda, “Bu sefer mutlaka kazanacağız, başaracağız” demesi, bir gösterge!..
***
Yazıya başlık olarak ifade ettiğim “Ya biz kazanacağız, ya emperyalizm kazanacak” sözü de, Kurtulmuş’a ait.. Umut ve beklenti, salt Türkiye’deki Türkleri ve Kürtler’i bağlamıyor.? Bu Suriye ve Irak dahil, Ortadoğu’yu bağlayan projenin “barışla, sulhla, uzlaşı içerisinde” sonlandırılmasıdır..
***
GÜNÜN SÖZÜ..
Siyasi iradenin temsiliyetini alanın emrini kimse bireysel görmemeli, milletsel görmelidir!
