İNSAN; İNSANLIĞI ÖLÜME MAHKUM EDERSE!…
Hakikat vaki ki, insandır kendini insan eden!.. Aksi durum, söz konusu bile değil.. İşte böylesi bir yaşamsal dönemin artık, ikmali gerekli diyenlerin başındayım!.. İnsanın kendini insan edebilmesi?.. Niye mi, derseniz?.. Yaşadıklarımıza, çevremize, olup bitene bakmamız yetmez mi?…
***
Klasik ifadeyle, sanırız ki siyasetçilerdir bizi, biz eden, yöneten, yaşadıklarımıza yol veren, onu bize reva gören!.. Nasıl yaşadığımız, kiminle yaşadığımız, içtiğimiz, yediklerimiz, giydiklerimiz dahil, olmak üzere hepsini yönetendir!!.. Hayatımıza dair neler var, neler yok, karar vericiler!!..
***
Neyi önemsiyor, neyi beğeniyor.. Kalbimizin çarpıntısı, ruhumuzun dirliği kimin nam-ı hesabına göre faaliyette olduğuna dair!!.. Alışkanlıklarımız! Okuduğumuz, okuttuğumuz, gezdiğimiz, gezmediklerimiz, konuştuklarımız bile!.. Soluduğumuz havanın artısı da eksisi de onların, iznine bağlı misali!..
***
Maddi ve manevi kazancımız dahil olmak üzere!.. Hepsi bir siyaset aslında! Ama işin özünde, aynı zamanda bu siyaseti ikmal eden siyasetçilerimizin varlığından dem vuruyoruz ki.. Onlar da kafa kuma gömülü idrakiyle yaşıyorlar.. Biz de aynı rota içerisinde kendi kendimize, yaşamaya çalışıyoruz!
***
Oysa ki asıl güçlü olan, bizatihi bizleriz.. İnsan olma vasfıyla!. Biz yönetimi de, siyasileri de, seçen seçtirenleriz!!.. Öyle ise!.. Neden bugün müşkül durumdayız, kendi kendimize düşman, insanlık denilen vasıftan ırak, enva-i şirretliğin bayrağını dalgalandırır, haldeyiz!!!..
***
Demek ki, insan olma varlığımızı, dirilmediğimiz, ayağa kaldırmadığımızdandır!.. Ona gücünün varlığını hisettiremediğimizden dolayıdır!.. Ki bugün insanlık ölmeye mahkum diyerek, haykırıyor isek insanlığın katili biz insanlarız!… Ama diyeceksiniz ki, hayatımıza biçtiğimiz rol var..
***
Eee hayat arenası sahne olunca, tersi söz konusu olur mu?.. Ne mümkün? Kısırlığımız, içtenliktir.. Çünkü insan olma özelliğimizde, birbirimize karşı içtenliği arar hale gelmemizdir!.. Nasıl olmasın ki?.. Kendimize biçtiğimiz rolde, içtenlik arenada gülünç gelmez mi?.
***
Niye derseniz!.. Eee, içten içe olan insanlık denilen olgunun ulvi değeriyle bütünleşmiyoruz ki?.. Yoksa karşımızdakine kurduğumuz cümlede der miydik ki; “size içtenlikle söz ediyorum?” diye..
***
E BE YUH YANİ!?.
Ben de yeni öğrendim!.. SGK Başkanı Raci Kaya.. Emeklilerin neden az maaş aldıklarına dair fikri beyanda bulunmuş.. Döktürmüş.. Gerekçesini de şöyle aktarmış, na mübarek bey!!!..
***
Diyor ki; “Eskiden 50 yaşında ölüyorduk, şimdi 78 yaşına kadar maaş alıyoruz!..” Zihniyete bakar mısınız?! Vay ki vay.. “Ömre maaş bileyen” Başkan!.. Ve o başkan, SGK’nın başında..
***
Şayet çalışanlar emekli olduktan hemen sonra, uzun yaşamaz, ölürlerse!.. Bu zata göre, her şey güllük gülistanlık olacak, emeklilerin maaş sorunu çözülecek, çok yüksek derecede maaş alınacak?!
***
E be yuh yani?.. Siz ne dersiniz bilmem.. Ama ben fena şekilde allah akıl, fikir versin der, zihni zalimliğin, kamunun tepesinde, yer edinmişliğine de veryansın ederim!..
***
Zata, bu saatten sonra uzun ömür ve sıhhat dilenmez!.. Lakin sormak lazım kendisine, “sen emekliye sadaka mı veriyorsun, be adam!..” O ki ömür çürütürken, sigorta primi ödüyor!..
***
Cebinden, boğazından, evladının rızkından, aşından keserek, sigorta primini yatırıyor.. Çalışırken ödüyor, emekli olunca da hakkını istiyor.. Sen bile onun ödediği primden maaş alıyorsun, hem de haksız ve eşitsizce!!..
***
Emekliler bu zat-ı na muhtereme, illa ki bir cevap olmuştur.. “Hadi ordan seni hadsiz” diyerek..
***
GÜNÜN SÖZÜ..
Vicdanı ve merhameti kapital teraziye mahkum edersen, vefa semtin adı olur!!!..
