SİSTEM; YAZ BOZ OLURSA!…

Eee, “nesil de böyle” olur?.. Ne yazık ki öyle!.. Ülkedeki eğitim ve öğretim sistemi dikiş tutturamıyor!.. Mevzu, yaz-boz tahtası!.. İster iktidar, ister bakan değişimi olsun gelen-gideni aratır misali, sürekli bir ikilem içerisinde olunmuştur.. Eğitim politikaları üzerinde oluşan girdaplar zaman tükettikçe yıkıcı ve harap edici olarak karşımıza çıkmaktadır.. Yasalar da, yönetmenlikler de, sahadaki uygulama da, aynı!!!.. Batak yani!?.

***

Peki neden?.. Maalesef, ani ve öngörüsüz siyasi saiklerle alınan kararlar.. İdeolojik, takıntı!.. İstişareden uzak, ben yaptım, oldu bitti misali.. Nitekim bugünlerde neyi konuşuyoruz yeni bir eğitim sistemi?.. Muhteva belli değil.. Eskiye mi dönülür, farklı bir yıl artırılır ya da eksilir mi olur onu bilmem!.. Ama görünen o ki 8 yıllık kesintisiz temel eğitim ve 4+4+4 sistemi gibi kifayetsiz bir sonuç gelişecek!?.

***

Tüketilen asra baktığımızda, ister sağ, ister sol iktidarlar olsun, her kim gelirse gelsin!.. Eğitim ve Öğretimle alakalı geliştirdiği sistem, kendi ruh aleminde tartışmalı olduğu sürece “kalıcı bir sonuç tesis etmiş değildir.. Ki kendisi de, kalıcı olmamıştır.. Sürekli boşa harcanan zaman, kapital yönde trilyonlarca para!.. En önemlisi de, ülkenin ve milletin geleceği, yarını diye görülen nesillerin kaybı!.. Peki hak ediliyor mu?

***

Kaç gündür, eğitim camiasının yazılı, sözlü medyasına baktığım gibi, önemli isimlerle de konuşuyorum!.. Size göre, nasıl bir yapı olacak.. Aldığım cevap net, ki öyle de görünüyor!.. Yeni sisteme dair, hayli senaryolar söz konusu, ama velakin toplumsal idari bazlı mutabakat yok!.. Yani ortak aklı geliştiren, devreye sokan yok!.. Yıllar önceydi, Eğitim Şurasında yer alırken, şöyle bir analizim olmuştu, huzuruma!..

***

Demiştim ki; bir bütün olarak ele alınmalı!.. Okul öncesinden, üniversiteye uzanan, lisans, doktora kadar, hepsini bir vücuda dönüştüren, yapı ikmale getirilmeli ki Sistemde dikiş atmasın!.. Çünkü, mevcut hal, yaz boz tahtası olduğu için, her öğretim yılında başka bir formül, müfredat ve uygulama, kısır döngüden öteye gitmez!.. Bilimin ve pedagojinin, rotasında yürünmeli ona göre, nihai bir sistem oluşturulmalı!.. Ön yargılardan, siyasi saiklerden ırak!..

***

Nesil, illa ki, doktor, hakim, savcı, mühendis, pilot olmalı.. Ama aynı zamanda, çırak, kalfa ve usta mahiyetli, sanat kulvarında, yetişen nesil de olmalı.. Mesleki yönde!.. Önerimdir.. Ki ivedilikle, okul öncesi eğitimi de içine alan 6-7 yıllık bir temel eğitimden sonra, isteğe ve beceri yönlendirmeye bağlı, öğrenci, aile, öğretmen odaklı istişare pedagojisiyle bütünleşen bir Ortaokul sistemine hayat kazandırılmalıdır!..

***

Akademik eğitim kadar, mesleki eğitim de, ülkenin hayat damarındaki kan dolaşımı için, elzemdir!.. Anadolu Liseleri başta olmak üzere, meslek liselerinin de, bu minvalde, illa ki ortaokul bölümleri olmalı!.. Ağaç yaşken eğilir gerçeğiyle, akademik eğitim kadar mesleki eğitim, spor ve sanatta da eğitime ne kadar erken başlanırsa o kadar sağlıklı sonuçlar ve nesiller yetiştirilebilir?..

***

Demem o ki; temel eğitimden sonra akademik eğitim için, isteyen Anadolu liselerine ya da kolejlere gider, isteyen de mesleki liselere, yönelir!.. Bu sistemin yaygınlığı noktasında MEB de öğrencilerin akademik başarıları, ilgi, yetenek, beklentileri ve ülke ihtiyaçlarına göre, revize edici noktada erken yönlendirme de yapabilir!.. Her şey, gönül ve istek odaklı olduğunda, sağlık, mutluluk ve heves kendini geliştirerek, büyütür!..

***

Maalesef bugün, tek bir bakış açısı var.. Bilaistisna, tüm öğrencilerimizi “üniversitelerin” kapılarına yığdırıyoruz.. İlla ki, “üniversite” okuyacaksın.? Ve sistem bu yığılmayla yetinmediği gibi, onu sınav maratonuyla boğuyor!.. Umut tacirliği, sınavlara bağlı!.. KPSS ve branş alanındaki, sınavlar!.. Bugün konuştuğumuz ne?. Üniversiteli bakkal, üniversiteli çırak, üniversiteli kalfa, tamirci, marangoz!.. Ama hepsini yönlendirdiğimiz yer; üniversite kapısı!

***

Hal-i hazırda yürütülen tartışmaların merkezindeki MEB ve tabi ki ilgili kurumları!.. Kendilerine göre, 4+4+4’ü  ve ön görüldükleri senaryoları, geçmişte olduğu gibi bugün de, kapalı kapılar ardında değil, açık ve şeffaf bir şekilde, istişare merkezli masaya yatırarak, konuşup tartışılmalı.. Bir kaç yılı, ya da siyasal iktidar dönemini düşünerek değil, geleceği inşa edici bir sistem oluşturulmalı!.. Ve bunun da gerekçesini deklare etmeli!..

***

Akla ziyan bir durum var ki, onu da anlamakta güçlük çekiyorum!.. Yıllardır eğitim sistemiyle alakalı, tartışmaların arenasında, hiç ama hiç akademik bir operasyonel duruş görmüş değilim.. Özellikle de, ülkede 100’ü aşkın, Eğitim ve Eğitim Bilimleri Fakülteleri var.. Ve bunlar öğretmen yetiştiriyor, geleceğe dair nesilleri eğitmek adına!.. Lakin, eğitim ve öğretim sistemiyle alakalı ne bir değerlendirmeleri, ne bir akademik faaliyetleri vaki olmuş değil!..

***

Hani bir söz vardır; bugün görev üstlenmeyecek, konuşmayacak, rehberlik görevini icra etmeyecek de, ne zaman eğitime sahip çıkacak.. En önemlisi de, mevcut Cumhurbaşkanlığı sisteminde kurulan, Eğitim Öğretim Politikaları Kurulu bu yönde, misyon üstlenmiyor?! O konuşmasın, bu görev almasın, eee gelen de yaz boz tahtası, bu oldu, bu olmadı deyip zaman, para ve nesil kaybına ülkeyi mahkum etsin!..

***

Gerçek şu ki, bugün eğitimden söz ettiğinizde, sokaktaki sade vatandaştan tutun da, evladı öğrenci olana kadar, herkes büyük bir yorgunluk, yılgınlık, bıkkınlık ve bezginlik içerisinde; umutsuz.. Velhasıl, Eğitim’deki çıkmazın aşılması gerekir..  Kolay değil, ama aşılmaz, çözüm üretilmez de değil.. Yeter ki ortak akıl devreye sokularak, tüm bileşenlerin ön yargılardan, siyasi ve ideolojik hesaplardan arınmış bir mutabakatla, eğitim sistemi, netleşmeli?!

***

“Sen ben” kavgasıyla değil.. Akıl, bilim ve pedagoji referansıyla, çocuklarımızın ve ülkemizin geleceğinin emin ellerde olduğu, olacağı şiarıyla bütünleşmeli.. Ve nesli, geçmişi tarihi ve özüyle bütünleştirmek için de; “ana dilinde” eğitime de önemle odaklanmalı!..Hem kendini, hem de ana dilini, tanımalı, bilmeli!.. Zenginliği; kültürüyle gelişir, büyür!..

***

Eğer ki nesil zihniyle, fikriyle, eğitimiyle, küresel ölçekte ne kadar iyi olurlarsa, ülkesini de, devletini de, milletini de o kadar güçlü kılar. Maalesef bugün, nesil konusunda kime sorsanız, vahim bir umutsuzluktan, söz eder!.. Çünkü, beden benim evladım diyor, aklı, fikri ve düşüncesi kırmızı kart gösteriyor!.. Sizce!..

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Neslini siyasi ve ideolojik saiklerle yetiştiren, hizip bir dünya inşa eder!..

***

HAYIRLI CUMALAR..