DİYARBAKIR’DAN VERİLEN MESAJ!..
Tarihi bir sürecin moral üstünlüğüyle Diyarbakır dün önemli anlara, konuşmalara, istişarelere sahne oldu.. Kadim şehirden verilen mesajların samimiyet karinesi, netti!… Özünü oluşturan ruhun haykırdığı sözcükler ise “Birlik, Dirlik ve Kardeşlik” idi..
***
Bu da demektir ki demokratik diyalog, karşılıklı saygı, güven ve de uzlaşı anlayışının egemenliği altında, çözülemez, çözülmeyecek hiçbir sorunumuz yoktur.. Hiçbir şey, bizi çözümsüzlük girdabına sokamaz, engel teşkil edemez!.. Çünkü o ruhun amel defterinde, inkar yoktur, şer yoktur, barışın birlikte yaşam nakışı vardır..
***
Öyle ise tehditlere, kişilik katline, itibarsızlaştırmalara, iç ve dış irlandalıların hasımlığı körükleyen, şeytani tuzaklarından, artık yeter deyip, uzak durmalıyız.. Söylem ve eylemlerine meyil etmemeliyiz..
***
Dil, din, renk ve farklı şeyleri düşünmenin, istemenin ve talep etmenin ötekileştiren, ayrıştıran, bölen, bölüştüren, bölücülük değil bilakis bir zenginlik olduğu gerçeğiyle birbirimizi görmeli ve sahiplenmeliyiz!…
Onun için de, yeni sürece, çıkılan yola, hedeflenen terörsüz, şiddetsiz, inkarsız yaşam birlikteliğine yekün şekilde, sarılmamız gerekir.. Tek elle değil, dört elle!.. Eller değil, vücutlar artık taşın altına konulmalıdır…
***
Geçmişin batağına kendimizi kaptırmadan, yarınlara odaklanmalıyız!… Bilelim ki, bizim bizden başka dostumuz yoktur.. Tarih sayfaları, savaşlar buna şahittir.. Kürt’ün dostu Türk, Türk’ün dostu Kürt’tür bu coğrafyanın egemenliğinde!..
***
Ki tarih şahittir ve kayıt altındadır.. Bu kadim toprakların tarihini de, kaderini de birlikte inşa eden asıl unsurlar, Türklerdir ve Kürtlerdir.. Onları üstün tutan da, İslam bayrağıdır.. Onlar, birbirinin hasmı değiller, her daim hısım olmuşlardır!…
***
Evet, edi bese, diyeceğiz.. Sımsıkı şekilde gönül gönüle, el ele vererek, kangrenleşen hadiselerimize, odaklanıp çözümü birlikte inşa ederek, ötekileştiren futursuzluğun, dehlizine düşmeyeceğiz!.. İnkarı da, asimilasyonu da, şiddeti de, terörü de bertaraf edip, barışı ve barışla birlikte yepyeni bir tarihi yazmalıyız!..
***
Bunun için de, Türkiye Yüzyılı’na, odaklanmalıyız!… MHP Lideri Bahçeli’nin geldiği nokta, açtığı, Abdullah Öcalan’ın “Örgütün feshi ve silah bırakma” çağrısıyla bütünleşilen, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da ortaya koyduğu irade ve desteğiyle ivme kazandırarak dalgalanmaya başlayan barışın bayrağını en üst seviyeye çıkarmamız gerekir.. “Bu kez ba-şar-ma-lı-yız!..”
***
Evet, dün Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, Diyarbakır’daydı.. Üniversite’nin Akademik açılış töreninde yaptığı konuşmanın muhtevası!!.. Ulu Cami’de cuma namazı sonrası, vatandaşlarla yaptığı sohbet.. Ahaliden gelen, istek ve talepler.. İl Valiliği ziyareti..
***
Özellikle anlamı ve morali çok yönlü şekilde konuşabileceğimiz, Numan Kurtulmuş’un beraberindeki heyetle Büşükşehir Belediyesi’ni ziyaret etmesi.. Evet, 26 yıl sonra ilk kez bir Meclis Başkanı Büyükşehir Belediyesi'ni ziyaret etti… Ne yazık ki, gelen giden siyasi dönemlerde inkarın egemenliği altında, siyasi saiklerin düşüklüğüyle, ırak kalındı.. İşte o yapı kırıldı..
***
Tarihi, örnek davranış ve tutum sergilendi Kurtulmuş tarafından!.. Ezber bozucu.. Serra Bucak’ın aslan ve güneş figürünün yer aldığı ipek işlemeli vazoyu hediye etmesi, Doğan Hatun’un Kürtçe olarak “Hun be xer hatın” selamlaması!.. Ki, Diyarbakır’daki tüm programlara iştirak etmeleri..
***
Hele ki, yıllarca DEM ile HÜDAPAR’ı hasım yapma adına enva-i siyasi faaliyet içerisinde olan, şen anlayışlara da, gelen bir tokat.. HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun Belediye ziyaretinde yer alması.. Takdirle karşılanacak seri şekilde ikmal edilen, örnek davranış ve duruşların kareleri.. Hepsi Türkiye’ye yansıdı..
***
Önümüzdeki zaman dilimi içerisinde, konuşulan, tartışılan, gündem teşkil edici olacak!.. Ki olmalı.. Yeter ki, yıkıcı olunmasın.. Gelirsek Numan Kurtulmuş’un, Üniversite’de yaptığı konuşmaya.. Selamlamasını, Kürtçe olarak yapması, bir dil üzerinde bir asra yakındır inşa edilen yasaklı anlayışın tabusunu yıktı diyebilirim..
***
Kurtulmuş şu sözlerle seslendi salondakilere! ❝Bi hev re bibin, dil bi dil, dest bi dest; aştî li nav me ra best.❞ Bu sözlerin, mevhumu muhalifine gelince.. Yani Türkçesi.. “Anadili ana sütü kadar helaldir. Bu ülkede hiç kimse, dilini istediği gibi kullandığı için sorgulanamaz..” İşte hakikat bu!..
***
Yarım asırlık şiddet odaklı meseleyi, 1,5 asırlık sorunun özünde yatan, işte bu gerçeğin inkar politikasına, mahkum edilmesidir.. En büyük sorun, inkar ve yasaktır!?. Hep ifade ederiz, yazarız, çizeriz.. Yarım asra merdiven dayamış olan kalemin dilinden dökülen hakikat.. İnkar ve asimilasyon, milletin ve de devletlerin hayatında iflah olmaz bir virüstür.. İşte bu virüsten kurtulmamız lazım!?.
***
Kurtulmuş’un konuşmasının içeriğinde, ortak tarihimizden söz etmesi, öyle ümit ediyorum ki çıkılan yoldan, artık sapılmayacaktır.. Benimsenilen rotada inkar ve kısır polemikler üzerine, hendek kazıcı kesilen ve kesilmek istenilen yapıların, saiklerine de takılmayacak.. En önemlisi de, geçmişten ders çıkaran bir anlayış, tüm taraflarda hakim olduğunun görülmesidir!..
***
Manşete taşınan o sözcük.. “Bu kez başaracağız” Bunu diyen Kurtulmuş’un fikri beyanında geçmişten ders çıkarılarak, doğru sonuçlara odaklanma açısından umut verici.. “Türkiye’nin tarihi Türklerin olduğu kadar Kürtlerin de tarihidir. Bu ortak tarihe hep birlikte sahip çıkmak ve gelecek nesillere aktarmak zorundayız…” Nokta…
***
GÜNÜN SÖZÜ
Hakikatlerine vakıf olan, toplumların yaşamında çözümsüzlük yoktur!..