KİK’İN, 21 B VE 22 MADDESİ!
Sayıştay raporuna dayanarak diyorum ki, bu iki madde üzerinde, ciddi ve korkunç düzeyde, kamuda yolsuzluk, usulsüzlük ve rüşvet çarkı döndürülüyor.. Her ne kadar, Sayıştay raporlarında yolsuzluktan söz edilmiyorsa, ama içerikteki anlatım, kanuna uygunsuzluk, bunu aleni bir şekilde, tartışmasız olarak haykırıyor!.. “Bu bir yolsuzluktur..”
***
Kamu kurum ve kuruluşlarındaki bütçenin her kuruşunda, hakkımız vardır!.. İşçinin, emeklinin, memurun, asgari ücretlinin, yönetici, kadın, çocuk, genç, yaşlı, çalışan, çalışmayan, engelli, engelsiz bilaistisna!.. Ki ülkenin her karış topragında bu ülkenin vatandaşı olarak, soluk alıyorsa, yetimin, dulun, öksüzün hakkı ve hukuku vardır!.. Beytülmal!
***
İşte bu hak ve hukuku, hiç bir makam, mevki, yönetici, seçilmiş, atanmış, görevlendirilmiş her kim ise, keyfiyetine göre gasp edici kesilemez, beytülmalı har vurup, harman savuramaz!… Çalamaz! Ne kendine, çevresine, yandaşına rant, menfaat temin etmek adına, kullanamaz.. Ne de lakaytlıkla, gevşeklikle, özensizlikle, harcayamaz!.. Heba edemez!
***
Ama velakin bakıyor ve görüyoruz ki, ne hakka, ne hukuka ve ne de kanuna pek tabi ki, kurumsal kimliğin yönetmenliğine, insani ve vicdani yapıya da, riayet eden yok!.. Beytülmaldır diyen bile yok.. Yıllardır buradan dillendiriyorum, özellikle Diyarbakır’daki kimi hayli akçeli bütçeye sahip kurumlarda, bu çark çok kirli şekilde dönüyor diye..
***
Yazıya başlık olarak koyduğum, KİK’in 21 B ve 22 Maddesine dair, doğrudan temin-pazarlık usulü alımlardaki ısrarcı tutumun, masumane olmadığını, adrese, kişiye özgü ihale peşkeşi olduğunu, yazıp durdum.. Ve her yılın ortasında, Sayıştay’ın kurumlara dair hazırladığı raporların, analiz bölümünde, buna vurgu yapıldığını da görüyor, söylüyoruz!…
***
O klişeleşmiş sözümüzü bize tekrar ettiriyor.. “Biz demiştik.. Ya da siz söylemiştiniz!” 2024 yılına ait, Sayıştay raporlarına Diyarbakır’ın özeline baktığımızda, değişen bir şey yok?.. Bildik çark o biçim, kendi ekseninde dönmüş, döndürülmüş?.. Bir kez daha e be yuh, yazıklar olsun, ya da bu kadar mı, olur be kardeşim dedirtiyor raporların analiz bölümü.. Ah ki ah!.
***
21 B’ye dair yapılan analizin özetini aktarıyorum!.. Deniliyor ki; “İhtiyaçlar, sayılan şartlar gerçekleşmemesine rağmen pazarlık usulü ile karşılandığı tespit edilmiştir. Bu kapsamda alım yapılması, Kanun’un (Yolsuzluk-usulsüzlük dememek adına) temel ilkelerine ayrılık teşkil etmektedir..” Yani istisna olmadığı halde istisnai maddeyi kullanarak ihale yapılmış!..
***
KİK’nun 21 B maddesi; Doğal afetler, salgın hastalıklar, can veya mal kaybı tehlikeli gibi ani ve beklenmeyen veya yapım tekniği açısından özellik arz eden veya yapı veya can ve mal güvenliğinin sağlanması açısından ivedilikle yapılması gerektiği idarece belirlenen hallerde veyahut idare tarafından örceden öngörülmeyen olayların ortaya çıkması üzerine ihalenin ivedi olarak yapılmasının zorunlu olması…
***
Aciliyete binaen diye başlayan, afet, savaş, olağanüstü hal bir durum olduğu varsayımıyla pazarlık usulü ihaleye kılıf uydurulan örnek bir ihaleye bakın!. Temizlik hizmetlerinde kullanılmak üzere 36 ay süreli temizlik malzemesi ve makina kiralama hizmet alımı! Bir de bina güçlendirme işi. Öyle 1-2 milyoncuk iş değil, en az 10’dan başlıyor.. Gel yap, git akçeni al!!..
***
İnşa etmeyi planladığınız bir yapının projesinin çizilmesi ve ihale dökümanının hazırlanması işini nasıl oluyor da, bu kapsamda değerlendirerek, pazarlık usulüyle ihale yapıp, adrese teslim işlem yapıyorsunuz..? Ya da Elisa testinin alımını bu maddenin içeriğine alabiliyorsunuz?.. Hiç ama hiç, masumiyet içeren bir yönetimsel işleyiş ve anlayış değil?
***
Eldeki raporlara baktım, gözden kaçan olabilir, o nedenle global bir rakam vermek istiyorum!.. Sayıştayın denetimine tabi Diyarbakır’daki kurumların ekseriyetinde, yüzlerce ve yine yüzlerce milyon liralık alım ihalesinin gerçekleştiğini görmek mümkün? En dikkat çeken de, kalemlerin küçük parçalara bölünerek, sarf malzemesi gibi, kamuflaj edilerek, alınması!
***
Bu da şunu gösteriyor, açık, şeffaf ve rekabet sağlayan, kamu menfaati gözetilen hal-i duruma, kimsenin önem vermediği gibi, hak, hukuk riayeti de yok!?. Sayıştay denetçisi ne diyor. “Parasal limitlerin altında kalmak amacıyla kısımlara bölünerek doğrudan temin ile karşılanması Kanun'un 5'inci maddesinde sayılan ilkelere aykırılık taşımaktadır.” Yani usulsüzlük var..
***
“Yasaya, maddenin içeriğindeki ilkelere aykırılık” demek, işin içerisinde kötü kokuların geldiğini ifade etmekten öte değildir.. Denir ya ancak bu kadar anlatılır, yolsuzluk ve usulsüzlükle yüz milyonlarca liranın, birilerinin cebine indirildiği, ya da peşkeş çekildiği.. Netice itibariyle, kamuda şeffaflık egemen ve hakim değilse, sokaktan onu beklemek, ne kadar gerçekçi olur!?…
***
Sonuç itibariyle demem o ki, bizdeki kimi kurumlar, kamu ihale sistemini ve kimi kanunu sağından, solundan, çevresinden dolanarak, kurnaz metotlarla, kimi zaman da, siyasi nüfuzun himmetiyle hiç gerek duymadan apaçık ihlal ederek, 85 milyon insanın hakkını ve hukukunu gasp edenlere karşı, topyekün mücadale etmek gerekir.. Hem idari hem de adli yönden, hesap sorulduğunda, kirli çark ancak, durdurulabilir?
***
Aksi taktirde, kurumlara dair ifşası gerekli yazılanlar tozlu raflarda tutulan dosyalardan öteye başka bir anlam içermez ve de taşımaz!.. Yolsuzluk, usulsüzlük, rüşvet ve görevi kötüye kulanma çarkı bildiği gibi döner…Ahali olarak da, biz de sosyo-ekonomik yönde sömürülme mahkumiyetinden, kurtulamaz halde olmaya devam ederiz!..
***
GÜNÜN SÖZÜ..
Ne demişler; hırsız içerden olursa kapı kilit tutmaz!

