SOKAĞIN GÜNDEMİ?

Enflasyon ve zam!.. Ülke ve halk için; iki büyük düşman.. Baştan ifade edeyim uzun bir süredir ikisi de at başı, çok hızlı yıkımlara yol açarak, koşuyor!?. Hem de frensiz, dizginler fora edilmiş şekilde!.. Duracak gibi değil?…

***

Ekonominin hal-i pür melali nicedir diye hep soruluyor?.. Ne olacak bu halle başlayan cümleler?.. Yanıtlar hükümetten geliyor!!.. Özellikle ekonominin patronu Mehmet Şimşek!..  Azıcık sabır, işler yoluna giriyor, kötü günler geride kaldı, deyip duruyor..  Aylar, yıllar geçti!..

***

Ama velakin “evdeki hesap, hiç de çarşıya uymuyor..!” Daha önceki gün, Nisan ayı enflasyon rakamları durumun fecaat halini deşifre etti!? Mızrak çuvala sığmıyor.. Her ne kadar çelişkiler ağı içerisinde olsa da, TÜİK’in verilerinde görüldü ki, enflasyon beklentilerin altında!.. 

***

TÜİK’e göre yıllık enflasyon yüzde 37.8.. Aylık ise, yüzde 3.. Bağımsız kuruluş ENAG’a göre rakamlar daha bir yüksek!.. Oran yüzde yıllık bazda, 73.38..  Aradaki farka bakar mısınız?  İki misli!..  Tabi biri doğru söylemiyor?

***

Diyeceksiniz ki, hangisi size göre inandırıcılıktan yoksun, hakikatleri sümen altı edip, gizliyor..?  Ya da doğrucu kim?. Benim cevabım net.. Her şey sokaktaki yaşamda göründüğü gibidir..

***

Ancak, TÜİK’in verileri baz alınarak, atılan kimi manşetler var!.. “Enflasyon dizginlendi, düştü, daha da düşecek, düşüyor” diye.. Yaman bir çelişki!.. Tabi gün zamsız geçmiyor.. Yakıta, elektriğe, doğalgaza, suya.. Bir teki dahi yüzde 30’dan aşağı düşmeyen zamlar.. Furya karşısında mümkün mü enflasyonun ibresinin aşağıyı göstermesi?.. Ya da düşmesi..

***

Gel de inan!.. Ama inanan kim?.. Yok!.. Ahali olarak ağır zamların altında inlerken, sürekli etiket furyasıyla yüzleşilmeyen yer mi var?!.. Çarşı, pazar, market alev alev yanıyor.. Açlık ve yoksulluktaki geçim oranları tırmanış gösteriyor.. Sabit gelir eriyor.. Hayat pahalılığı diz çöktürtüyor.! Tek milli gıda olan kuru ekmeğe bile zam otomatiğe bağlandığı için ulaşılması bile mümkün değil..

***

Diyarbakır’da artık ayda bir zam geliyor ekmeğe!… Yok arkadaş yok, kimse kimseyi kandırmasın!!.. Ne enflasyon düşüyor, ne ekonomideki kritik günler geride kalmış ya da kalıyor?.. Ne de geçim zorluğu kabusu, sona ermiştir.. Bilakis yüksek bir ekonomik buhran söz konusu.. Lafı evirip, çevirmeden işte size Diyarbakır’dan bir kare resim..

***

Halk deyimiyle gelin de görün!?. Bu resmi önceki gün tesadüfen Kayapınar ilçesi, Mastfroş caddesinde, otomobille, seyir halindeyken fark edip, kırmızı ışıkta çektim!.. Resimde görüldüğü gibi.. Bir kadın küçük bir çocukla!.. Muhtemelendir ki, oğlu!  İkisi çömelmiş vaziyette.. Topladığı kuru ekmekle, çöp kutusu önünde oturmuşlar!  Zaman sabahın erken saati.. 

***

Bu manzara bile ülkenin ekonomik girdapta ne kadar derin tahribat yaşadığını göstermeye yetiyor.. Ülke nüfusunun nasıl da açlıkla, yoksullukla boğuştuğunu haykırıyor, imdat çığlığı atıldığını ifade etmeye yeter de artar bu resim!!.. Kaldı ki şehir merkezindeki semt pazarlarında akşam saatlerinde nice benzer manzaraların yaşandığı da biliniyor ve görülüyor!!

***

İyi günler gelir mi?.. Elbette ki, gelmeli.. Bu değirmen bu kısır döngüyle dönmez.. Bugün, çekirdek bir ailenin yoksulluk sınırı, 90-100 bin civarı!.. 85 milyon nüfusun kaçta kaçı, bu orana sahip ve geçimini sağlayabiliyor?!.. Asgari ücretin, 22 bin lira olduğunu da unutmayalım!…

***

Emeklinin aldığı ne, 14 bin lira.. Gel de emekliye yaşa de, gel de asgari ücretliye geçin de!.. Gel de vatandaşa enflasyon düşüyor, alım gücü yükseliyor de?. Kimse diyemez..  Mevcut hal-i duruma gerilmemek, öfkelenmemek elde mi?!..

***

Aha Diyarbakır’da önceki gün itibariyle, toplu ulaşıma zam yapıldı!.. İlk gün yüzde 30 denildi, tepkiler yüksek gelince yüzde 25’e çekildi.. Minibüs 25, belediye otobüsü 20 lira oldu.. Taksi en yakın mesafeye 115 lira.. O da nasıl bir yakın mesafe meçhul.. Taksimetrenin merhabasına gelince; artık 25 liradan başlıyor…

***

Öğrenci servisi, 0 ila 3 kilometre arası bin 600.. İlçelerde ulaşım.. Kulp’a minibüsle gidiş, 160 lira.. İlçedeki minibüsler, ilçe içi 16 lira.. Kamu servisleri 0-10 kilometre bin 850 lira.. Kilometre başı ise, 60 lira… Zamma gerekçe, maliyetler.. Baş kahraman da yakıt.. Sahi kimi zaman yakıt ucuzluyor.. O nasıl hesap?.. Bir libas da, bölge illerinden emsallık getirilmesi!..

***

Görünen o ki, mevcut kemer sıkma politikamızı daha bir ileri götürerek, iki delik daraltarak, devam edeceğiz!.. Ulaşımın tüm alanında, tabana kuvveti sürdüreceğiz. Diyete gireceğiz.. Temel gıdayı eksilteceğiz.. Ama nereye kadar derseniz.. İşte o da meçhul.. Lakin ekonomimizin hal-i durumu hiç de sağlıklı yönetilmiyor.. Yüksek bir hızla kayıplar yaşıyoruz!..

***

Mehmet Şimşek’le dikiş tutulmuyor.. Çünkü, odaklandığı nokta, sabit gelir, vergi!..   Bu da çok yönlü olarak, ekonominin diğer kollarında dikiş attırıyor..  Uygulanan tedavide yan etki çok.. Giderek, çok organlı bir yetmezliğin evresine girmiş bulunmakta!.. Enflasyon düşüyor diyoruz, zam paketleri patlıyor.. Sabit gelirliye zam deniliyor, çay kaşığıyla veriliyor, ama vergiye gelince her şey mübah kepçe!?.

***

Velhasıl!.. Ne diyor TÜRK-İŞ Başkanı.. “Onun dünyası ayrı, bizim dünyamız ayrı.”. Daha fazla tahribat yaşamadan, tedavi noktasında somut ve istikrarlı olunmalı.. Riske edilmemeli.. Ölümcüllükten kurtarılmalı.. İvedi şekilde, organ nakline gidilmeli.. Tüm yükü vücut kalbi durumunda olan sokaktaki vatandaşın omuzuna yüklemekten vazgeçilmeli.. Zam furyasından, vergi baskısından azat olunmalı..  Ahali çok ama çok yorgun!.. Sabır taşı çatladı, çatlayacak!…

***

ERDOĞAN’DAN GÜZEL HABER!..

Ekonomideki hal-i durumun psikolojisinden kurtulup, yeni sürece dair yani “Büyük Barışın” tesisi noktasındaki gelişmelere bakalım.. Çok umut verici bir hava hakim!.. Malum, Sırrı Süreyya Önder’in hastalığı ve ölümü, bu minvaldeki gelişmeleri görünen yüzüyle, rölantiye alınmış gibiydi..

***

Vefatı!.. Cenaze töreni.. Meclis’teki anma.. Partilerin Önder’in barış elçisi olma noktasında yaptığı övücü ve vurgulayan konuşmalar.. Erdoğan-Bahçeli görüşmesi.. Bahçeli’nin Meclis’teki etkinlikte yer alması!.. Önder’in resmini okşaması, anmaya katılım gösterip, fatiha okuması!…

 

***

Hiç kuşkusuz ki hepsi; büyük barışa dair çıkılan yolun temelinin sağlamlığı açısından önemli ve kıymetli!.. Çünkü bu yolda, hayli beko-avanlar var.. Gidişatı akamete uğratmak, barışı değil, savaşı, huzuru değil, istikrarsızlığı ikmale getirmek!

***

Kaldı ki, dün ortaya çıktı ki, Önder vefatından önce büyük bir suikasti kıl payı atlatmış.. Aracında düzenek fark edilmiş.. Soruşturma sürüyor.? Ne çıkar bekleyip göreceğiz.. Ama süreç noktasında, hassasiyet çok önemli..

***

İşte bu hassasiyeti önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan bizatihi bakan ve milletvekillerine seslenerek, dile getirmiş.. Görüşmede Erdoğan’ın engellerin aşıldığını, sürecin iyi yönetilmesi için, hassasiyet uyarısında bulunduğu…

***

Sızan bilgilere göre, Erdoğan şöyle demiş.."Bütün engelleri aştık. Bugün yarın PKK silahları bırakacak, örgütü feshedecek. Ondan sonra da yeni bir süreç, hepimiz için yeni bir dönem başlayacak. Siyasete büyük iş düşecek" 

*** 

Bakan ve Milletvekillerinden dikkatli olmalarını isteyen Erdoğan, "Siyaseten bundan nemalanmak isteyenler olabilir buna da hazırlıklı olmamız lazım. Bizi kolay bir süreç beklemiyor. Size bu konuda güveniyorum..”

***

Gelişmelerin yarattığı sinerji şunu gösteriyor ki, çorak toprağın suya hasreti kadar bu ülke ve insanlarının da barışa hasret ve inanmışlık içerisinde olduğunu, son dönemlerdeki veriler net bir şekilde ortaya koyuyor!.. Halk da ve siyasi irade de “akan kanın durmasını, büyük barışın inşa edilmesini” istiyor..

***

Yeter ki, samimiyet karinesi içerisinde, hassasiyetler önemli kılınsın, inanmışlık en üst perdede, kendini ikmal etsin!.. Büyük barışın tarihi uzak değil, çok yakın!.. !

 

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Para hışırtıyı sevmez, güvene ve istikrara gelir, şatafattan da kaçar!..

***

CUMANIZ MÜBAREK OLSUN