SÜKUNETE İHTİYACIMIZ VAR?!
Biliyorum, yine mi diyecekler ne bu felaket tellallığın”. İyi de, hal-i vaziyetten memnun olan var mı?.. Yok. Hiç kimse değil.. İşte 2025’i deviriyor, 2026’ya dahil oluyoruz.. İki haftadan az kaldı.. Ama ülkenin ve toplumun hal-i pür melali nicedir diye çığlık atıyor..
***
Sizi bilmem, lakin bende artık tik halini aldı?.. Kronik şekilde gördüğüm, konuştuğum, sohbetine nail olduklarıma soruyorum!.. Sizin neye ihtiyacınız var.. Aslında, soru genel!.. Toplum olarak bizim ivedi olarak, en büyük önceliğimiz ve temel ihtiyacımız nedir?!..
***
Aldığım yanıtlar farklı kategoriler içerse de ana akımda elbette ki azıcık huzur, azıcık sükunet, azıcık sağduyu ön plana çıkıyor. En büyük istek.. Lakin ne gezer isteğin varlığı?.. Öfke ve şiddet sarmalı içerisinde, bu isteği ifade ederken bile hiddetli, sinirleri geren üslûpla hemhaleşiyoruz!
***
Dikkat ediyorsunuz psikolojik yönde travma üretici, yaşam mahkumiyeti her alanda, üstünler sınıfını oynuyor!.. Yaşanan ve yaşatılanlar, geçmiş olsunu ağza pelesenk kılıyor.. Peki yetti diyebiliyor muyuz, yaşadıklarımıza yok!.. Desek ne olur, ortamın egemenliği karşısında zerre-i burjuvazili bir hükümle kalıyor!?.
***
Yaşam kulvarının A’den Z’ye, uğradığı değer kaybı, toplumun da 7’den 70’ini aynı akıbete uğrattığı şekilde insani, vicdani ve de rahmani ulvi karakterinin devşirilir hale gelmesi!.. Ki fecaat bir durumda.. Hepsi yekün şekilde sükuneti evrime uğrattı. Artık üreyen tek etken, şiddet!…
***
İşin özüne baktığımızda üreme gösteren şiddetin tetikleyicisi hasettir?.. Ki bu haset, işte, ticarette, çarşıda, pazarda, evde bile!.. Karı-koca arasında dahi; haset gelinen aşama itibarıyla kazandığı siyasi ve ideolojik politik kimlikle sükuneti uğultuya kurban ediyor.. Ki sükûnet kuytulara kaçıyor!..
***
Sakin kalmak gibi bir irade yok!.. Çözüm odaklı, mevzuya bakış yok.. Vahim bir kayıtsızlık var.. Egemen kılınan, “haset” körüklemesiyle, şiddeti üstün kılmak!.. Üstünler sınıfı.. Vahimi, hak, hukuk, adalet, yasa ve kanun bu normda devre dışı bırakma, düşüncesi!.. Ben yeterim!..
***
Yazılı, görsel ve de dijital mecraya bakın!?. Barbarlık en pik noktada.. Kadın-erkek eşitliği!.? Neslin yaşam biçimi.. Eğitim ve öğretimde, akran zorbalığı!.. Öğretmen ve öğrenci ilişkisindeki; radikalizm!.. Eee, son yıllarda kullanımı sıradan hale gelen antideprasyona bağımlılık, işin göstergesi!..
***
Diyarbakır’da peş peşe vuku bulan, iki ölüm olayı!.. Söz’ün cumartesi günkü manşetinde yer aldı.. Doktorun Boğazını kesmişler.. Başlık bu!.. Asistan bir hekim.. Adı Ahmet Coşkun.. Gazi Yaşargil’de Genel Cerrah bölümünde görev yapıyor…
***
Bir yıl önce, evlendiği okul arkadaşı olan meslektaşı, kadın doğum hekimi olan eşi, mesaiye gitmediğini öğreniyor.. Telefonuna da cevap vermiyor.. Kayapınar’daki evlerine gidiyor, kapı çalıyor, açan yok!. İhbarda bulunuyor. Gelen ekip kapıyı açıyor.. Manzara korkunç Coşkun kanlar içerisinde boğazı kesilerek öldürülmüş!..
***
Geçtiğimiz hafta Diş Fakültesinde asistan hekim Özge Salman.. O da evinde, ölü bulundu.. Ard arda yaşanan iki olayın birbirleriyle bağlantısı yok.. Ama tek ilişki var o da; ölümleri birer cinayet?.. Soruşturma sürüyor, çok iddia var.. Ancak ortak nokta yine sorunların sükunetle değil, şiddet üretici eylem ve söylemle, giderilme haseti!..
***
Evet sükunete ihtiyacımız var!.. Hem de çok.. Şöyle bir derin nefes alsak, içimizdeki fırtınaları, siyasi hasetleri dindirsek.. Haset denilen illetin çirkefliğinden kendimizi, irademizi arındırsak!.. Bireyden, topluma uzunan yaşam maratonuna, hoşgörüyü egemen kılsak!..
***
En önemlisi, insani ve rahmani duygularımızı fani dünyanın iseklerinden ırak tutup, vicdanlı olsak.. Şiddeti sükunete kurban eylesek.. Bence o zaman, ihtiyacımız olanı, hasıla getirmiş oluruz!..
***
Hiç kuşkusuz ki sükuneti tesis edici bir de hükmü ferman olmalı!. O da, irade temsiliyetiyle oluşturulan yasalarımız ve kanunlarımız.. Eğer ki, toplumu, 7’den 70’e herkesi şiddetin pençesinden kurtarmak istiyorsak.. Adaletin hükmünde, anaların, babaların, eşlerin, kardeşlerin, toplumun değil, zalimlerin ağladığı bir düzen olmalı!.. İnşa edilmesi gereken sükunetin dört duvarını, bununla mümkünleştirebiliriz?!…
***
GÜNÜN SÖZÜ..
Sükunetin ipine sarılıp, şiddeti mevta edersek huzurun doyumuna ulaşırız!.