HAYAT ÇOK ZALİM!?..

Ah ki ah, hayat!… Sen ne zalimsin, dünyan gibi!.. Ne vicdanın ne de izanın var?.. Rahmani değilsin.. Acıman yok!.. Yoksa, musalla taşına konan o masum beş bebeğin acısını sıradanlaştırır mıydın?..

***

Ne yazık ki, futursuzca, sorumsuzca vahşileştik!.. Toplum ve yönetim öylesine bağnazlıklar içerisindeyiz ki, yanı başımızdaki yoksulluğa, garibanlığa, çaresizliğe bırakılmış, çocukları bile görmez hale geldik!..

***

İnsanlığımızı, kaybettik mi, yitirdik mi?!.. Bilemiyorum.. Ama bildiğim şu ki; fersah fersah tüm değerlerden, uzaklaşmış, arınmış, yerle yeksan edilmiş bir haldeyiz!.. Akıbet meçhuleşiyor!

***

Vicdani ve insani şamar gibi, yüzümüze inen, İzmir’deki vuku bulan, acı hadise!.. En büyüğü beş yaşındaki beş bebek, elektrik sobasının devrilmesi sonucu çıkan yangında, diri diri yanarak öldü?…

***

Minik bedenlerin yer aldığı tabutların, musalla taşına konuş görüntüleriyle, irkildik!.. Acı ve travmatik!.. Aile dramına baktığımızda daha bir fecaat hal-i durum sosyal yönümüze şamar, indiriyor!…

***

Baba!.. Bir vesileyle, tutuklanıp, cezaevine konulmuş.. İddia hırsızlık olsa da, evli, beş çocuk babası olması; aç olanın, hırsızlığı olmaz, olsa olsa gasp edilen hakkını, almaktır der düşünür!..

***

Evet, baba cezaevinde!.? Anne ise, kağıt topluyor, hurdalık alıp-atıyor.. Ev işlerine gidiyor.. Yani, çocuklarına bakmak, aş pişirmek için çaba gösteriyor.. Düşmeye gör, denir ya.? Böyle bir hal..

***

Her evden çıkışında, kendince aldığı tedbiri uyguluyor.. Kapı kolunu çekerek, beş çocuğun dışarı çıkmasını bu halle önlüyor.. Ve soba devriliyor, yangın çıkıyor, bir anda ev küle dönüyor, çocuklarla!..

***

Beş çocuğunu kaybeden anne Melisa Sinem Akcan!.. İhmalden gözaltına alınıyor. Tutuklu Baba Hakan Akcan!.. Anne ve baba izinle cenazeye katıldı. Eldeki kelepçe!. Yakılan ağıt “hayat sen ne zalimsin?”

***

İnsanlığımızı her yönüyle utandıran yürek yakıcı bu hadisenin, arkasından ne çıkar, ne çıkmaz bilmem!.. Onu zaman gösterir, ama bildiğim ve söylemek istediği gerçek şu ki; tek müsebbip var o da biziz

***

Ki devlet-i aliye bunun, baş sorumlusu!.. Ne bebeklerimizi, ne çocuklarımızı, ne aile fertlerimizi, ne de toplumumuzu!? Koruyamıyoruz?.. Bilakis korumuyoruz, refleksler geliştirmiyoruz?!

***

İki gündür, bakıyorum bu minvalde konuşuyoruz, tartışıyoruz!.. Hadiseden yetkililer de, kendine göre  ne kadar sorumlu, olup olmadıklarına dair, dem vuruyorlar.. Sosyal devlet anlayışı nerde?!

***

Aile Bakanlığı.. İl Müdürlüğü.. İlçe Müdürlüğü.. Büyükşehir Belediyesi.. Selçuk İlçe Belediyesi.. Valilik.. Kaymakamlık. Ve o bölgenin, yaşayan ahalisi.. Yekün şekilde “Akcan” ailesine, dün gibi bugün de sessizsiniz!..

***

Deyin hele!.. Şu beş çocuğun yaşadığı yere ev diyebilir miyiz?.. Ev demeye bin şahit ister.. Berbat, yıkık, harabe, derme çatma baraka!.. Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa koyunu, gelir de Adli İlahi..

***

İşte bu inanca sahip olduğumuzdan dem vururken, bu beş bebeğin hayat dramında adli ilahi gelmez mi, aklımıza!.. Şimdi konuşuluyor, kanun değiştirmek lazım gibisinden.? Çocukları aileden alalım diye!…

***

Eee, adalet! 5 evladı yanarak ölmüş babanın acısını görmediğin gibi, tabuta sarılmasını, mezar toprağına elini uzatmasına engel olup, kolundaki kelepçeyi çıkarmadıklarını, görmeyensin sen!.. Yazık!..

***

Musalla taşındaki beş evlat.. Aras Bulut 1, Masal Işık 2, Aslan Miraç 3, Funda Peri 4, Fadime Nefes ise 5 yaşında, beş çocuk.. Cami avlusunda, cemaat hazır.. Cenaze namazı kılınacak!..

***

Malum, İmam cenazelerin başında, cemaate seslenir ve iki soruyla, namaz kılmaya başlar.. Seslenir, mevtayı nasıl bilirsiniz diye!.. Burda mevtaları nasıl bilirsiniz.., Hakkınızı helal ediyor musunuz? der.

***

Öğrendiğim kadar, imam cemaate bu iki soruyu sormaktan imtina etmiş! İyi de yapmış.  Doğru bir karar.. İmam yerine, ölümlerinde toplumsal olarak bizim de kabahatimiz olduğu gerçeğiyle, ben soruyorum!..

***

Sizleri biliyoruz!.. Yer yüzüne melek olarak intikal ettiniz.. Adli ilahi de, sizi melek olarak, yanına aldı.. Ki bu vahşi hayatın daha fazla acısını yaşamadan, mahkumiyetlere dahil olmadan!..

***

İşin hak ve hukuk tarafına gelince!.. Bizim sizden bir alacağımız yok!.. Olmadığı için helali hoş olsun diyemiyoruz çünkü asıl sizler hakkınızı helal edip, bizleri bağışlayın diyoruz!.. Bizi affedin!…

***

Acınız noktasında, bugün infial halindeyiz!.. Vicdanlar sorgulanıyor, yaralı!.. Ama şu da bir gerçektir ki, zalim dünyanın, zillet hayatı, bir kaç gün acılarınıza dair, bizler gibi hamasetlerde, bulunur.. Konuşur, vicdanlardaki sızı dindikten sonra, unutulur!.? İşte asıl kötü olan da bu!

***

AK PARTİ NENO’SUNU KAYBETTİ!

Saliha Gündüz.. Nam-ı diğer; Neno..  O da, ebediyete intikal edenlerin kervanına katıldı.. 82 yaşında.. Neno’yu 7’den 70’e herkes, AK Parti'nin maskot ismi olarak, bilir ve tanır.. Sur ilçesi Kadın teşkilatının en yaşlı, üyesi!..

***

Tabi, ekranlara da aşina biri.. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da, Diyarbakır ziyaretlerinde; kucakladığı isimlerdendi Neno.?  Vefatı üzdü.. mekanı cennet olsun.. Ailesine ve Ak parti camiasını da baş sağlığı diliyorum..

***

GÜNÜN SÖZÜ..

İnsan ne için yaşıyorsa, onun büyüklüğü ve önemi kadar güçlenir!…