YA ÇÖZECEĞİZ, YA DA ÇÖZÜLECEĞİZ!..

Yeni dünya düzeninin patronu ABD… Ki bölgemize dair uzun süreli stratejik hedefleri tartışıla duruldu bugüne kadar!.. Ama artık o stratejik plan gelip kapıya dayandı.. Sürekli çalıyor.. Stratejide ilk adım da, güçlü, istikrarlı, kendi mecrasında gelişme gösteren ülkelerde iç karışıklık yaratarak, sosyal, siyasal ekonomik yönde zayıflatıp, bölüp parçalamak!..

***

Tıpkı, 1916’daki gibi!.. Sykes Picot bunun bariz örneğidir!.. Osmanlı, nasıl ki 21 devletçiğe bölündü.. Ki Arap baharıyla gördük, baharın nasıl da felakete döndürüldüğünü!.. Ortadoğu’nun son hal-i durumu; virane!. Şimdi de mevcutları bölmenin gayretinde ABD ve tayfası!!.. Ana maşa olarak da, vekâlet savaşlarında iç ile dış örgütleri, coğrafik dağılımda ise, İsrail’i kullandığını görmek gerekir!…

***

Bu stratejik hedefte, Osmanlının son kalesi olarak, İslam dünyası tarafından bilinen, tanınan Türkiye var!.. Bugüne kadar iç barışı sabote etmek adına, enva-i planlar, çatışmalar, çatıştırmalar, darbeler tertiplenip, organize edildi.. Ki, 15 Temmuz da bunun  son örneğiydi.. Hendek-barikat.? Gezi olayları.. 17-25 Aralık’ta dahil.. Hepsinin ruhunda “iç barışı” sabote etmek..

***

Gel gelelim, son dönemlerdeki aşamalara!.. Bahçeli’nin el sıkışması, Öcalan’ın konuşturulması yönündeki çıkış.. Erdoğan’ın her yönüyle sahiplenmesi.? Toplumdaki destek. İktidar, muhalefetteki söylem, eylem yumuşaması.. Demem o ki, yarım asırdır vuku bulan meselede, iç barışı güçlendirme adına çıkılan yolda bütünlük sağlanırsa, sınırların dışından gelebilecek tehditi göğüslemek, ancak o zaman mümkün olabilir!..

***

Ama yok!?. İçimizdeki aparatların geçmişteki gibi zehirleyici dilleri, söylem ve eylemlerine takılıp kalırsak!.. Yol seyrinde muhatap görülenlerin, samimiyetten uzak, sufle, pusula kaybıyla zihin eforunun sirayeti yüksek dozajlı gelişirse ve biz de meyil edersek.. İşte o zaman bizler için bahar değil, tufan kaçınılmaz hale gelir ki; vay ki vay halimize?!..

***

Ciddi ve vahim sonuçlarla yüz yüze gelmemiz kaçınılmazdır!.. Örnekleri, yanıbaşımızda çok… Irak, Suriye, Mısır, Ürdün, Lübnan, Yemen!.. Onun için Cumhuriyetin 101. Yılını, iç cephede birliğin, dirliğin, bütünlüğün meşalesini yeniden, Osmanlı ruhu ve medeniyetiyle dirilterek yakmamız gerekir.. Dilleri, ırkları, renkleri kardeşlik bayrağıyla, sahiplenmeliyiz!.? Özgür, hür ve bağımsız!..

***

İşte bu rotada, ne olur, şu birbirimizi suçlayıcı dili terk edelim.. En azından, Kürtler ekseninde gelişen, milli meselede, bunu bir kenara bırakalım, terk edelim, birbirimizi boğazlamayı bırakalım.. Çünkü bu suçlayıcı dil bizi bir yere götürmedi, götürmez de.. Hem içeride birbirimize zarar verdiriyor, hem de ahali nezdinde karamsarlık yaratıcı oluyor.. Mevzu büyük, plan ve stratejik hedefler daha bir büyük!..

***

Mecliste bulunan veya bulunmayan tüm siyasi partiler.. İktidar, muhalefet.. Yerel ve ulusal bazlı yönetimler!. Sürecin ruhuna, toplumun temel değerlerine uygun bir üslupla ve rotada ilerlemeleri lazım!?. Sırat köprüsünde yürünür gibi.. Her geçen gün ülke ve millet için bir kayıp.. Yürekler yanıyor.. İnsanlar ölüyor.. Sosyal, ekonomik, kültürel ve siyaset yönde; tahribatlar, yaşanıyor..

***

Hal bu iken, yarım asırdır, suçlayıp durduk şu veya bu diyerek.. Peki,  çözüme dair alınan bir mesafe var mı yok?. Demek ki, suçlamalarla sorun çözülmüyor!.. Eğer ki, hala da çözülecek diyen var ise!.. Buyrun, ne diyecekse desin.. Ondan sonra susup, otursun..  Ama o da yok!.. Siyasetin ruhundaki o samimiyetsizlik suçlama odaklı bağımlılığı tüm taraflar terk edilmelidir!..

***

Şunu herkesin idrak etmesi gerekir!.. Türk’ün Kürtten, Kürdün de, Türkten başka, dün olduğu gibi, bugün ve yarın da, dostu yoktur.. Et ile tırnak.. Tek dost, onların bin yıllık kardeşliğidir.. İşte bu kardeşliği, şu veya bu noktada zedeleyen halden, arenadan kurtarmak lazım.. Yeniden bir olunmalı.. Bu yolda, her kimin söyleyeceği varsa söylesin..

***

Ama ehil kişiler!.. Bilim insanları, akademisyenler, bu yolda dirsek çürütenler.. Ak sakallar.. Duayenler.. Onlar konuşsun.. Bizler de dinleyelim.. 50 yıldır, uğraş veriyoruz.. Bugün dünden daha beter.. Bilelim ki, bu sorun bizim sorunumuz ve iç meselemiz.? Bir devlet sorunudur.. Kaşıyan da, dışarıdakiler.. Çözümü, dışarıda değil içeride ve içimizde aramamız gerekir.. Ve bizim birlikte bu sorunu çözmemiz gerektiğini de, kabul etmemiz şart.. Yoksa çözülen biz oluruz ki, maazallah!…

***

ŞAHANE BİR RESEPSİYON!…

Cumhuriyet yeni bir yüzyıla, merhaba dedi.. Yaş 101 oldu.. Önceki akşam, Diyarbakır Valisi Murat Zorluoğlu, Cumhuriyet’in yeni yaşı onuruna, bir resepsiyon verdi!.. Bir otelin salonunda organize edilen resepsiyona biz de davetli olarak katıldık!..

***

Kapsamlı, geniş, gurur verici!.. Önceki resepsiyonlarla, bugünü kıyaslamak istiyorum.. Yani, resepsiyondan, izlenimler!.. Salon büyük, katılım da o kadar yüksek.. Eskiden, sayısal yönde, mevcudun yarısı bile yoktu!..

***

Aldığım bilgi!.. Mecliste temsil edilen tüm siyasi partiler davet edilmiş.. Yani ayırım yok.. Nitekim,  AK Parti ve MHP’nin dışındaki siyasi partiler başkanları ve temsilcileri de oradaydı. Oda başkanları, STK temsilcileri.. Gaziler.. Ve milli sporcular!..

***

AK Parti Milletvekili M. Galip Ensarioğlu, CHP’den Sezgin Tanrıkulu.. DEM’den kimse yoktu? Ne Vekiller, ne de yerel yönetim, Büyükşehir!.. Keşke olsaydı ve keşke, ötekileştiren, ayrıştıran siyasi, ideolojik, bürokratik vesayet hiç ama hiç yaşanmamış olsaydı..

***

Tabi ki, askeri erkan!.. 7 Kolordu ve Garnizon Komutanı Korgeneral Gültekin Yaralı.. İl Jandarma Alay Komutanı Selçuk Yıldırım.. İl Emniyet Müdürü Fatih Kaya.. Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Çelenk.. Vali Yardımcıları, Kaymakamlar.. Mahalle Muhtarları..  İş dünyası..

***

Vali Zorluoğlu, eşi Sevcan’la, tüm davetlileri sırasıyla, kapıda karşılayıp, hoş geldiniz selamlamasında bulundu. Müzik, seslendirilen şarkılar.. Gecenin sonunda, kesilen Cumhuriyet pastası.. Ve resepsiyon boyunca, güne özgü bol bol çekilen, hatıra resimleri.. Koyu sohbetler..

***

Resepsiyonun nokta diyerek hissettirdiği şu oldu.. Cumhuriyet’in şemsiyesi çok geniştir.. Yeter ki, fazilet kimliğini sahiplenme olsun, altına girmeyen kalmaz.. Ki kalmamalı..  İşte bu şahane tabloyu, “eksiklikler olsa da”, çıkılan yolun samimiyetiyle takdir etmek lazım.. Ev sahibi noktasında; Zorluoğlu çiftine tebrikler!…

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Evdeki sorun evde çözülür, elin evinde çözülmez!.