SEYRİN DOKUSUNA UYABİLMEK!…
Çok konuşuluyor, çok tartışılıyor!. Görünen o ki, ekseninde tartışmalar, uzayıp gidecek.. Ta ki, somut, fiili işte neticenin ilk adımı diyebileceğimiz bir durum hasıl olana kadar!.. Ama önem arz edici olan, bu zaman dilimi içerisinde, dikenli ve zehirleyici söylem ve eylemlere karşı tüm tarafların hayli hassas ve dikkatli olması gerektiğidir!?. Geçmişten dersler alarak!..
***
İşin başında, buradan aktardım!.. Çıkılan yol, hedeflenen kesinlikle bir müzakere masası oluşturmak değil.. Ya da al-ver, şartlar ya da şurtlar gibi, kazan, kazandır, kaybet, kaybettir misali bir pazarlıktan, pazarlık üzerine el sıkışmadan söz etmek mevcut durum karşısında abesle iştigal olur.. Yanlış bi bakış, bu!.. Burada koşulsuz terörsüz bir Türkiye'den söz ediliyor.. İstenilen PKK’nın kendini lağvetmesi!…
***
Nitekim kapı aralayan, ortam oluşturan Devlet Bahçeli’nin de altı çizili şekilde, ifade ettiklerinin özeti d, bunu okutmuyor değil!.. “Öcalan gelsin Meclis’te konuşsun, PKK’yı lağvetsin..” İmralı görüşmesi sonrasında, DEM Partili heyetin başlattığı Parti turlarındaki seyir, yansıyanlar, konuşulanların satır aralarına baktığımızda da, vurgular, söylemimizin altını dolduruyor.! Özellikle de, görüşme sonrasında ketum kalış!…
***
Bilmem izlediniz mi, DEM Parti ile Bahçeli arasındaki görüşmenin, görüntülerini!.. İzledim ben.. Bahçeli’nin heyeti kapıda karşılama hal-i gerçekten çok şey ifade ediyor!.. Samimi, şefkatli, iyi niyet, varsa bir sorun, artık ortak paydada çözülmeli.. Elde bir fırsat, sakın ola kaçırılmasın!.. Kararlı, istekli!.. Ama bir o kadar da, bu bir müzakere, ya da pazarlık görüşmesi değil, der gibi durdu!!…
***
İmralı heyetine, Ahmet Türk’ün dahil edilmesi tartışma yarattıysa da, özünde pozitif katkı sunucu!.. Bahçeli’nin Türk’le “aşiret bağı, akrabalık” derecesi!.. Ki, onunla ilgili beyanlarını dikkate aldığınızda Türk’ün katılımı, netliğinin ifadesi!.. Vaziyete su koyvermek isteyenler akılları sıra ne diyorlar, “Türk terörist idiyse, ne işi var DEM heyetinde..” Yargı ayrı, sivil siyaset ayrı, beyler!..
***
Bahçeli’nin DEM heyetine gösterdiği, nezaket ve saygı!.. Ki DEM’den Ahmet Türk’ün alakası.. Bölgenin örf ve adetinde anlamı büyük bir kehribar tesbihin, Bahçeli’ye Türk’ten hediye olarak verilmesi.. Karşılıklı bir barış elinin güçlenmesi yönünde anlamlı!.. Türk ve Bahçeli, Türkiye siyasetinin iki önemli mihenk taşı.. Biri Türk milliyetçisi diğeri ise Kürt Milliyetçisi!.. Ama ikisinin de eli, tutulabilir!..
***
Görüşme sonrası, yansıyan ne derseniz?.. İki gündür bu yöndeki analizlere bakıyorum.. Benim cephemde, şöyle bir durum hasıl.. Özellikle Bahçeli açısından.. Verdiği mesaj şu..
***
50 yıldır, çok kan aktı.. Yeter artık, analar ağlamasın.. Kimse ölmesin..Bir barış eli uzatıldı.. Bu kardeşlik elini, akıllı ve mantıklı, kararlı bir şekilde, tutun.. Bu el sakın ola, zaafiyet eli, ya da müzakere eli veyahut, pazarlık eli görmeyin!.. Türkiye eski Türkiye değil.. Bölgesinde güçlü, istikrarlı bir ülke, dışarıda da, içeride de barışın tesisini istiyor. Gelin, hep birlikte güçlenelim.. Siz elinizdeki silahları bırakın!..”
***
Peki, DEM’de yansıma nasıl!.. Kandil ya da Suriye’deki PKK/YPG noktasında, netlik yok.. Ama Türk’ün, Buldan ve Önder’in satır arası, sözlerinden, şunu anlamak mümkün.. Özellikle de, Öcalan’ın kamuoyuna yansıyan 7 maddelik mesajının muhtevasını da, harmanlayarak, diyebiliriz ki, beklenti şudur..
***
-“Haklısınız.!.. Yeter artık, kan akmasın, insanlar ölmesin. Silahlar sussun, sivil siyaset hakim olsun.. Biz de, sizin bu çağrınızı kabul ediyoruz.. Ama çıkılan bu yolda, bizim de elimizin güçlenmesi gerekir.. İnandırıcı olabilmek, çağrıyı kapsayıcı hale getirmek için, Öcalan’ın vereceği karar, göndereceği mesajın yerini bulmasını istiyor, istiyorsak sizden bize birşeyler gelmeli, verilmeli..”
***
Peki PKK’nın lağvedilmesi mümkün mü?.. Bu noktada hadise Kandil, Suriye’deki PKK/YPG’nın, gelecek çağrıya vereceği yanıta dayanıyor!.. Ne yapılabilir?.. Doğrusu çok hassas, kritik, bir o kadar bilinmez denklem içeriyor!… Tabi, Suriye’de şartlar eskisi gibi değil.. Mazlum Kobani’nin açıklamalarına, Suriye yönetiminin tavrına baktığınızda, ilginç gelişmeler de yaşanmıyor değil.. Şöyle ki;
***
SURİYE YÖNETİMİ.. Kürtler, Suriye topluluklarından biridir. Bizim sorunumuz Kürt halkıyla değil. SDG’nin liderleriyledir. Suriye’nin bölünmeyeceğini, hiçbir federalizmi kabul etmeyeceğimizi söyledik. PKK/YPG silah bırakacak. PKK’lı olan komuta kademesi, ülkeyi terk edecek. Suriye kökenli olanlar, silah bırakıp Suriye’nin resmi ordusuna katılma, seçeneğine katılsın diyoruz.
***
PKK/YPG(SDG) MAZLUM KOBANİ.. "Suriye genelinde kapsamlı bir ateşkes sağlanmasına yönelik kararlılığımızı sürdüreceğiz. Kobani'de silahlardan arındırılmış bölge kurulması yönünde bir öneri sunmaya hazırız. Bu girişimin amacı, Türkiye'nin güvenlik kaygılarını gidermek ve bölgede kalıcı istikrarı sağlamaktır."
***
DIŞ GÜÇLERDEN YÜKSELEN SES.. DEAŞ bahanesiyle Suriye’de varlık gösteren koalisyon güçlerinden Almanya ve Fransa başta olmak üzere batı ülkelerinin ekseriyeti, Suriye’nin tamamen “silahlı yapılardan” arındırılması gerektiğini söylüyor. Özellikle, yabancı silahlı kişiler için, ülkeyi terk etsin diyorlar.. Bir tek direnç gösteren ABD.. O da, DEAŞ’a karşı, SDG’yi sahipleniyor.. Tabi bu durum, 20 Ocak’ta yönetimi devralacak olan Trump sonra, ne olur, göreceğiz..
***
Vaziyeti toparlarsak!.. Hal-i hazırdaki yol seyrindeki gelişmeler, tüm taraflar açısından pozitif. Sorun yarım asrı ikmal etse de, mevcut halin seyrinde, daha yolun başındayız.. Ki daha Öcalan’ın, tüm kesimlerin beklenti içerisinde olduğu, silah bırakma çağrısı, henüz yapılmış değil.? Olası çağrıya kim ne kadar kulak verir, eğilim gösterir o da meçhul!.. Anketlere bakıyorum!.. Öcalan’dan gelecek çağrı, örgütten daha çok DEM’in tabanında etkisi yüksek olacak!?.
***
Bu da demektir ki, DEM’in 2013’teki çözüm sürecinde, getir-götürden, görüş, not al, bilgi topla, getir iletten çıkmalıdır.. Kendini daha aktif bir siyasetin içerisinde görmeli.. Öz irade ortaya koyarak, sonuç sağlayıcı bir strateji ortaya koymalıdır ki; etkisi büyük olsun!.. Bir önemli ayrıntı da, partiler turunu pazarlıkların yapıldığı müzakere masası oluşturulmaya çalıştığı, havasından da sakınmalı!.
***
Taraflar açısından bizim de söyleyeceğimiz şu!.. Her görüşme, her istişare, her diyalog, önemli ve kıymetlidir.. Yeter ki, bir çay içtik, içecekler hesabı içerisine girilmesin.. Gidişatı sulandıracak, bulandıracak, dedikodulara, spekülasyonlara meyil edici, kahvehane sohbetlerine dönüştürülmesin.. Çünkü böylesi hal ve hareketler seyrin kıymetini, anlamsızlaştırır!…
***
ŞUBAT MI?
Gelelim Hüseyin Yayman’ın meseleye biçtiği takvime!.. Yayman, Şubat’ta bu iş biter diyor.. Yayman'ın beyanı şöyle.. “Şehit analarının ağlamaması, Türkiye’nin bu terör belasından kurtulması için Sayın Bahçeli’nin çağrısı tarihsel önemdedir, ezberleri bozmuştur. Sayın Bahçeli çağrısını yapmıştır, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan bu konuda düşüncelerini dile getirmiştir. Abdullah Öcalan bir açıklama yapmıştır.
***
Şimdi sıra DEM Parti’dedir. DEM Parti’nin bu tarihsel sorumluluğunu yerine getirmesi gerekmektedir. Önemli bir provokasyon olmazsa her şey yolunda ilerlerse şubat ayı içerisinde çok önemli gelişmelerin olacağını görüyorum. Türkiye tarihini gerçekten olumlu yönde değiştirecek, Türkiye'nin ileri hamleler yapmasını sağlayacak bir takım gelişmelerin olacağını görüyorum."”
***
Görünen o ki, İmralı görüşmesiyle başlayan, Parti turları pek uzun sürmeyecek!.. Ki müzakereye de dönüştürülmeyecek!.. Tüketilecek zaman yok!?. Pazartesi ve Salı günü, DEM Partililer sırasıyla, Meclis’te temsil edilen partilerle görüşecek.. Hal-i hazırda, İyi Parti görüşmeyecek.? Bakalım, DEM Parti heyeti, HÜDA-PAR’la görüşecek mi?.. Umarız görüşür..
***
Velhasıl!.. Öyle inanıyorum, öyle ümit ediyorum ki, bu topraklarda nefes alan herkes, yarım asırdır süre gelen bu meselenin, artık tek bir damla kan akmadan çözüme kavuşmasını istiyor.. Terör, şiddet, kutuplaştırıcı, ırkçılık, hizipleşme, ötekileştirici yıkımlar son bulursa, kazanan biz oluruz. Güçlenen ülke insanı olur… Türkiye ve Türkiye insanı, maddi ve manevi gücünü çok daha büyük hedeflere ayırabilir. Barış ve demokrasi galibiyetiyle; kardeşlik büyür!…
***
GÜNÜN SÖZÜ..
Barışın elini tutacaksın ki, kardeşliği büyütebilesin!..