PAZARIN, ÇİLELİ FİLESİ!…
Söz Haber ekibi, halkın nabzını tutmaya devam ediyor.. Özellikle sokak röportajları, dikkat çekici.. Konuşması gereken, konuşuyor!. Çünkü dertli olan, çileli yaşama mahkum edilen sokaktaki vatandaş!.. O ne diyor?..
***
Geçtiğimiz hafta içerisinde ekip, semt pazarına gitti.. Bir taraftan alış-verişe gelen ahali, diğer tarafta satış yapan esnaf.. İki taraf da kendisine özgü, haklı ve yerinde isyan edici, tepkiler, eleştirilerde bulunuyor..
***
Lakin, korkunç bir fiyat kaosu var.. Tezgahlarda önlenemez bir fahiş fiyat artışı.. Tüketici alım gücünün düşüşünden, tezgah açan pazar esnafı da satışların dün kilo bugün taneye düşmesinden, muzdarip!…
***
Derinleşen bir yoksulluk var!.. Emekli, asgari ücretli.. İşçi ve Memur.? Ki Diyarbakır işsizlik yönünden en vahim derecede bulunurken!.. Kent nüfusundaki gelir düzeyinin, yüzde 70’lere varan düşük profilde olması!..
***
Ne diyor semt esnaflarından Mehmet Yılmaz… “Daha bir kaç yıl öncesi buraya kamyonlar dolusu, sebze, meyve getirip, satıyorduk.. Şimdi, bırakın kamyonetle mal taşımayı, bir kaç esnaf birleşerek ancak mal getiriyoruz!..
***
Yılmaz ekliyor. “Fiyatlar yüksek. Eskiden sebze meyve satışları daha iyiydi. Para kıymetliydi, şimdi kıymetsiz. Paranın değeri yok. On sene önce ne kazanıyorsam şimdi yine aynısını kazanıyorum bu pazarda. Gider çok gelir yok. Nakliye, çürük çarık derken para kazanmıyoruz“
***
Diğer bir esnaf.. Hıdır Aydemir.. Diyor ki, “Pazarda balıkta İstavrit 75 liraydı şu an 130 lira kilosu. Bir haftada fiyatı iki kat arttı. Sebep Karadeniz’de fırtına varmış, balık çıkmıyor. Çıkmayan mal da değerli olur. Vatandaş balığı kiloyla alırdı şimdi taneyle alıyor”
***
Mazot fiyatlarındaki inanılmaz yükseliş!.? Nakliyeyi uçurmuş durumda.. Nerdeyse, tarladan alınan kilo fiyatına, nakliye ücreti alınıyor… Esnaf bundan şikayet ederken, depoculara yönelik de, ilginç iddiada bulunuyor..
***
Mehmet Emin Uçar diyor ki.. “Sebze ve meyvenin bu kadar pahalı olmasının sebebi ise kara depo olayıdır. Toplantıcılar piyasadan yüklü miktarda meyveleri toplayıp, kara depoda bekletiyorlar. Günü geldiğinde 5 liradan aldığı elmayı piyasaya 35 liradan satıyorlar. Ortada büyük bir para dönüyor. Bu para kimlere gidiyor? Devlet bunun üzerinde dursun.”
***
Peki üretici bu konuda ne diyor?. Aynı tepki onlardan da geliyor.. Mazot, gübre, ilaç, tohum!.. Verilen desteklerin zamanında ulaşmaması.. Üretici ürettiğinin değerini alamıyor.. Kazanan aracı diyerek, tepkisini koyuyor..
***
Esnaf, üretici bu minvalde tepki koyarken, nakliyecilerin de ağızlarından dökülen tek sözcük var; “bel büken yakıt..” İşin kaymağını depo, haldaki tekelleşme, alıyor.. Gerisi, dertli, gelirdeki düşüklüğe veryansın ediyor..
***
Tüketici, bir dokun bin ah işit misali!.. İsmet Yılmaz’ın tepkisi.. “Sabahtandır pazarı geziyorum. İki kilo domates alamadım. Pahalı, para da yok. Evi nasıl geçindireyim? Ev harabe 10 bin lira kira veriyorum. Bir kilo domates 60 lira… Etin kilosu 600 lira olmuş. Doğalgaz, su, elektrik ve telefon faturası derken gel de geçin..”
***
Abdullah Düşkün!.. Pazar tezgahları gün boyu gezdiğini anlatıyor.. Nerde ucuz meyve ve sebze bulabilirim diye… Şöyle haykırıyor, hayat pahalılığını.. “Elimdeki poşetlerde biraz meyve ve yumurta var. Hepsine 500 lira ödedim. Haftalık mutfak masrafımız iki bin lira. Üstelik ben de bekarım. Elektriği, doğalgazı var. Onları saymıyorum bile. Gel de yaşa!!.”
***
Gelecekten umudunu kesmiş olan Mahmut Dere.. Diyor ki, Paranın kıymeti kalmadı.. Değersizleşti.. Eskiden 2-3 kilo alabilirken şu an yarım kilo alabiliyoruz. Gittikçe daha kötüye gidiyoruz. Fiyatlar her hafta artıyor, inen bir fiyat yok!.. Kim raiçleri belirliyor bilmiyoruz. Herkes kafasına göre fiyat biçiyor.. Denetimsizlik var..
***
Özetlersek hal-i durumu!.. Sokaktaki vatandaşın derdi geçim çarşı pazardaki esnafın derdi ise; bir iki kilo satış yapabilmek.. Herkes dertli, herkes isyankar.. En önemlisi de, birileri insanlar korkuyor, konuşmuyor diyor ya, doğru değil.. Ahali konuşuyor, lakin sesini duyan yok!..
***
Ne yapılması gerekir dersek!.. Hep ifade ediyorum; illa ki denetim!.. Önce denetim olacak.. Sonra etiket, rayiç ve tabi ki nakliye, beri yanda kara depolar diye tanımlanan stokçuluk!..
***
Bunlara ilaveten, ucuzluğun çarşı pazarda yer edinmesi için; çiftçiye verilen mazot desteğinin, zamanında verilmesi, nakliyenin ucuzluğu açısından da, ÖTV ve KDV’nin yakıttan muaf tutulması!.. Öyle ya, yatlara, lüks yaşama yapılan indirim; pazardaki ahaliye de yansıyacak düzeyde olsun!.. Olmaz mı?..
***
GÜNÜN SÖZÜ..
Hep derim vatandaşın cebine el uzatanın, akıbeti hayır getirmez?!..