FUTBOLUMUZ, ELE MUHTAÇ MI?..

Ne demiştik iki yazı öncesi!..

Futbolumuz özünden kopmuştur..

Artık ne millidir, ne de yerlidir!..

Topyekün yabancıdır..

Sahada oynayan da, onu oynatan da..

Hatta ve hatta maçı yöneten de elin oğlu, “bizden değil!.?”

Bu ifade ırkçı olabilir..

Ama bu kadar da; özünden uzaklaşılmaz..

İşte Galatasaray-Fenerbahçe karşılaşması!!..

Özde değil, o da sözde yılın derbi maçı..

Yazı belki gecikmeli oldu..

Ama içimde ukde olmaması noktasında, dile getirmek istedim..

Kaldı ki; maç öncesi ve sonrası hala konuşuluyor..

Şöyle iki hafta öncesine gidelim..

Gerilim atmosferi oluşturuldu..

Tansiyon yükseldi..

Heyecan, doruk noktaya çıkarılma adına körüklendi!

Ve, 90 dakika…

Son düdükle alınan sonuç; her yönüyle hüsran..

İki takım için de bir puan vaki olsa da, futbol kalitesi açısından zerre-i miskal bir netice sahaya yansımadı…

Vasatın da vasatı oldu..

Futbol adına, hayal kırıklığı..

***

Doğrusu!..

Gelinen aşama itibariyle futboldaki kalitesizliğin, bu kadar yüksek dozajlı pespaye hale gelmesi kadar..

Gerilim, tartışma, heyecan görmesini de bir o kadar yadırgayanım!..

Yersiz buluyorum!!!.

Bu kadar alakadar olmak abesle iştigaldir!!..

Sahada ortaya konulan futbol ve oyun, verilen değeri hak etmiyor!…

İki takımın, 11’ine bakalım!..

Alayı yabancı..

Yerli tek, tük..

Ee, oyuncuları koordine eden de yabancı!..

Maçı yöneten de, yabancı..

Ve korkunç olan da, milyon euroları bizden alıp, ceplerine indirenlerden başarı bekliyoruz

Neye dair..

Kendi nam-ı hesabımıza!..

Hazin ki, biz de çenesi düşük modunda onların ardında yürüyoruz!

Sahadaki keyfiyet arzlı, oyunlarına odaklanıyoruz..

Durmadan, çene patlatıyoruz!..

Tartışıyoruz, gerilim içerisinde, hısım olmamız gerekirken, hasım oluyoruz!..

Ne melem bir hal-i vaziyet!!!

***

Fenerbahçeli ve Galatasaraylı dostlara soruyorum!..

Derbi maçtan hiç ama hiç haz aldınız mı?..

Futbol adına bir zenginlik, kazanım, heyecan gördünüz mü?..

Öyle inanıyorum ki hepiniz kahredici kesilmişsinizdir!..

Böyle maç mı olur?..

Böyle organize mi olur?

Böyle bir teknik donanım mı olur?

Elbette ki olmaz!..

Olmamalı da..

Nitekim olup biten unutuldu, ama enkaz hala enkaz!..

Tekrar etmiş olacağım ama, gerçek bu..

Hakem yerli mi değil; yabancı..

Var hakemi yerli mi; değil, yabancı..

Futbolcular yerli mi değil; üçte ikisi, yabancı..

Teknik direktörler, ikisinden biri yabancı?

***

Eee..

Milyonlarca euro verilerek, transfer edilen bu ithal malı elin gavurudur bizimle, oynayan..

Ve biz de onların futboluyla, teknik adamlığıyla, adaletli(!) yönetimleriyle sözde futbol seyrediyoruz!!.

Temsiliyet alıyoruz!!,

Ancak, kahrolarak..

İşin bir de ırkçılığı çıktı..

Zaten bir o kalmıştı elin gavurunun bize ırkçı takınması!?.

Yazık değil mi?!..

Ya da yazıklar olsun, demek!

En vahimi bize güvenmeyene, sahi biz niye güveniyoruz?..

Yerli futbolcuya, yerli hakeme güvenmeyen elin gavuruna, bu kadar yüksek imtiyaz!..

Neyin zafiyeti!?

Maalesef en büyük handikap da işte buradan yükleniyor!..

Evin evladını hiçe saymak!!

***

Tarihi bir tespitim olmuştu yıllar önce!..

Özellikle de, bugün efsane Diyarbakırspor olarak anılan ve amatörde yerle yeksan hale getirilen, Diyarbakırspor’a özgü, söylemiştim!..

Ki, hal-i hazırda amatörde olmasına rağmen, yine siyaset girdabında üretilen politik tezgahlarla inim inim inlemektedir..

Futbolun kurtuluşu yerli, milli ve özerk olmasıyla mümkündür diyorum!..

Siyasetten uzak olmalı..

Politize olmuşluktan kurtarılmalı..

Ticari rantın kirli mekanizmasından arındırılmalı!..

Özetle, Türkiye’de futbol, bağımsızlık mücadelesiyle yeniden küllerinden dirilmeli..

Yoksa keenlem yekün, olmaya devam ederiz!..

***

Söz Diyarbakırspor’dan açılmışken, yarın diyorum ki, şu 100 dönümlük arsa mevzusuna, biraz kafa yoralım..

Hali vaziyet nicedir diye?..

Sizce..

Neyse, yarın hasbi hal ederiz..

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Kendinden olmayana güvenenin akıbeti meçhulden öte değildir!..