SÜRECİN MUTFAĞINDA “PİŞEN NE?”

Şu an için pek görünen bir şey yok!..  Isınma turları siyaset ekseninde var.. Ama ser verip, sır vermeme havası da estirilmiyor değil.. İşin vitrinine bakılırsa ikilem içerisinde olmamak elde değil.. Durum bir sıhhatli bir sıhhatsiz! Ancak ağırlıkla karamsarlık içeriyor.. Çünkü somuta, fiiliyata dönen olgunlaşan, toplumsal barışı oluşturacak, adım ve adımlardan ses yok..

***

“Terörsüz Türkiye” hedefiyle MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Suriye ve Irak’taki son siyasi ve demografik yapı değişikliğiyle, bir kapı araladı!.. Kapı kendisine özgü mü yoksa devlet aklının işleyişi mi, iktidar patentli mi? Her ne ise; yarım asırdır süre gelen, çatışmalı ortamı sonlandırmak adına, “silahlar bırakılsın” dedi!…

***

Aralanan kapıya farklı isimlerle anlamlandırma oluyorsa da, ilk gün ifade ettim.. Strateji, “önce barış, sonra çözüm..!” Yani önce silahlar bırakılacak, örgüt kendini lağvedecek, sonra oturulup sorunlar, istek ve talepler ne ise konuşularak, meselenin hal olmasına gidilecek?!…

***

Nitekim Bahçeli’nin tüm konuşmalarının özetinin bu minvalde geliştiğini görüyoruz!.. AK Parti'nin de, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bahçeli ile yaptığı görüşme, parti kongreleri ile açılış törenlerindeki konuşmasında da, bunu görüyoruz.. Ki, Meclis’teki siyasi partilerle DEM’in gerçekleştirdiği görüşme turunda parti liderlerinin, açıklamaları da aynı fikrin özetini oluşturuyor!..

***

İmralı ile yapılan iki görüşmenin, dışa yansıyanlarına gelince!!.. Ki, sürece dair hazırlık söylemi de, bir çok altı çizili noktaya işaret ediyor.. Bir şeyler var mı yok mu, uzlaşı söz konusu mu, İmralı silah bıraktırır mı,  Kandil buna evet der mi?  Sorular yumağı ekseninde gelişen süreçte bugün itibariyle son durum ne derseniz?!.. Henüz bir şey yok..!

***

Önceki gün ve dün Meclis’te partilerin grup toplantıları vardı!.. Gündem Kartalkaya’daki facia ve ekseninde iktidar ile muhalefet arasında kim suçlu hesaplaşması vaki olsa da, DEM ve İmralı görüşmesi dillendirilerek, sonuca dair konuşuldu.. “Ne oldu, ne oluyor” denilerek, sorgulama yapıldı?..

***

Tabi mesele de, son haftalardaki rüzgarı oluşturduğu beklentiyle, en çok da merak edilen Bahçeli’nin araladığı kapıya dair; “söyleyecek yeni bir şeyi var mı, ya da duruma dair yeni emareler sıralayacak mı” diye..  Bahçeli Ocak ayı bitmeden çağrı yapılması gerektiğini yenileyerek şöyle dedi;

***

“-Son olarak diyeceğim odur ki, DEM heyeti ile İmralı arasındaki görüşmelerin terörsüz Türkiye’ye ön şartsız destek olması ve beklenen çağrının bir an evvel açıklanması samimi dileğimdir. Ne mutlu terörsüz Türkiye’nin gün doğumuna."

***

Tabi ay bitti!.. Şubat’a giriyoruz.. Bir çok siyasetçinin öngördüğü, Şubat’ta çok şeyler olacak, söylem ve beklentileri oldu!!.. Hatta şunu bile söylediler.. Öcalan’ın yakalanıp Türkiye’ye teslim edildiği 15 Şubat’ın sene-i devriyesinde “PKK’ya silah bırakma yönünde çağrıda bulunacak” diye…

***

Böyle bir sonuca dair seyir var mı?.. Doğrusu vitrinde pek görünen bir olgunluk söz konusu değil.. Ancak mutfakta bir şeyler pişiyorsa onu da bekleyip göreceğiz.. Çünkü, İmralı heyetinin son görüşme sonrası yaptığı açıklamaya baktığımızda iki ayrıntı söz konusu.. Biri süreç için çalışıyoruz diğeri ise, hükümetten somut adım atılması deniliyor..

***

Eş Genel başkan Tülay Haşimoğulları Oruç şöyle dedi; "Özellikle tarihe not düşerek altını çiziyoruz, Bizler de DEM Parti olarak 'Bu konuda iktidar da artık güven artırıcı somut adımlar atmalıdır.' diyoruz. Barış, gergin fay hatları üzerinde inşa edilemez."  Bu arada, DEM’den üçüncü görüşme takvimine işaret de var…

***

Mutfakta bir şeyler pişiyor mu, ya da hazırlığa dair gerekli malzemeler konumlandırılmış mı, sorusuna gelirsek?!.. Dedik ya, ser verilip, sır verilmiyor bu yönde.. Ama açık beyanlara bakıldığında, “önceden hazırlanmış”  bir şeyin olmadığı tezini güçlendirmektedir.. Neyse biraz temkinli olalım..

***

Her ne kadar AK Parti MYK’sının ardından parti sözcüsü Ömer Çelik, vaziyete binaen konuştuysa da.. Ne dedi Çelik.. “Bundan sonra beklenen terör örgütünün tasfiye edilmesi çağrısıdır. Bir pazarlık süreci yok, PKK silah bırakmalı.”

***

Bu arada, Diyarbakır Kent Platformu da, yeni sürece dair, Meclis’te görüşme trafiği başlattı.. DTSO ve Baro öncülüğünde, siyasi partilerle görüşülüyor.. Mehmet Kaya’nın ifadesi.. “Muhalefetin desteği ve meclisin şeffaf bir şekilde sahip çıkması ve sivil toplumun da işin içinde olması talebimizdir.

***

Netice itibariyle mevzu asırlara dayalı1.. 29 isyanı barındıran ki yarım asırdır da çatışmalı evreyle boyut değiştiren mevzunun çözümü, nihayete ermesi, meşakkat ister!.. Hele ki, iç çekinceler kadar dış müdahalelere açık olması münasebetiyle, ulusal ve uluslar arası, trafiğe sahip!.. Kaldı ki, sahadaki gelişmelere baktığımızda siyaset zirvesiyle, güvenlik bürokrasisi kendi eksenlerinde sonuca odaklı!…

***

İNCE ÜZERİNDEN CHP’YE İNCE AYAR MI?!!!…

Ayarı kim ve kimler organize ediyor sorusuna yanıtı zamana bırakalım!.. Ama Muharrem İnce’nin, CHP’ye dönüşü, çok şeye gebe diyebilirim!.. Kuvvetle muhtemeldir ki, dönüşündeki gönül isteği “cumhurbaşkanlığı adaylığı..”

***

Eğer ki, Başkanlık sisteminden Parlamenter sisteme dönüş gibi bir hal-i durum vaki olursa!.. Eee; Başbakan yanısıra, Başbakan yardımcılıkları bol olması münasebetiyle, susturulan çok olur!!.. İnce’nin serüveninde, Yavaş, İmamoğlu ve Özgür Özel ne olacak dersek?!

***

İnce’nin kendisine has icra ettiği siyasetteki argümanlarıyla, CHP için şunu net ifade edebiliriz ki; parti üzerinden çoklu egemenlikleri sona erdirme, özerk hale getirmeye edici olabilir.. Yavaş ve İmamoğlu etrafında kümelenen, trollere rağmen bu sağlanır!.. Ama Özgür Özel faktörünü de unutmamak lazım..

***

Hele ki kendisini diskalifiye ettiren “o meşhur ve malum kasetin de”, parti içerisindeki yandaşlardan fena halde, hesap soracak günü beklemesi var iken.. Bakalım Kemal bey ne der vaziyetin ikmali haline!..

***

Özetlersek, İnce üzerinden çok kapsamlı bir İnce hesaplar, CHP etrafında, ikmal olacak.. Bekleyip görelim; “şapkadan kim neyi çıkarır?”.. Ama şapkanın güçlülüğü, Partinin MYK’sının dizaynıyla mümkün…

***

 

Partinin cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi için yürütülecek çalışmanın 3 ayda tamamlanması kararlaştırıldığını biliyoruz.  Tabi bu süreçte ilk olarak cumhurbaşkanı adayı olabilecek kişiler için kriterler belirlenecek. Anayasal şartların yanı sıra CHP üyesi olmak gibi bazı kriterler konuşuluyor..

***

İşte burda en büyük sihir; parti üyeleri olacak.. Nitekim Özgür Özel grup toplantısında açıkladı.. Belirlenecek adaylar, 1 milyon 600 bin parti üyesinin oyuyla  seçilecek…  Parti üyelerince belirlenecek cumhurbaşkanı adayında son söz ise, MYK ve PM olacak!…

***

Özetle önümüzdeki üç ay, CHP’deki egemen güçlerin çetin çekişmesi ve savaşını izleyip duracağız!.. İmamoğlu, Yavaş ve Özel.. Tabi İnce dönüşü olursa, dörtlü, yan tarafta da Kemal Kılıçdaroğlu’yla beşli çekişme olacak. Hepsine ha gayret!..

***

ERSOY GİDİCİ GİBİ?

Otel faciasında, iki ismin ivedilikle siyasi sorumluluk noktasında, istifa etmesi gerektiğini, buradan defalarca dile getirdim.. Yazı arşivlerde.. Birincisi, ihmal zincirinden dolayı, Kültür ve Turizm Bakanı M. Nuri Ersoy.. İkincisi yangın raporu düzenleyip, sonra otel yetkililerinin istemiyle geri çekilmesine evet diyen Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın o vahim raporu ilgili ve yetkili makamlara bildirmeyip, sümen altı etmesinden dolayı suçlu deyip; istifalarını istemiştim..

***

Hafta başından bu yana, AK Parti’den gelen bilgiler ve Erdoğan’ın arkadaşımızın da ihlali varsa, hesabını kendi içimizde sorarız demesi.. Açıkça şunu gösteriyor, Ersoy fena şekilde köşeye sıkışmış vaziyette; istifası an meselesi..  Belki yazıyı okuduğunuzda istifasını sunmuş olacak.. Ancak ana muhalefet partisi CHP’den siyasi sorumluluk noktasında, bir hareketlilik yok.. Bilakis, sahiplenme var..

***

AK Parti siyasi hesap noktasında Ersoy’a istifa verdirirse, ders-i ibret olacağı gibi, toplum nezdinde de, takdir edilir.. Çünkü bugüne kadar yaşanan ihmallere dayalı acılarla dolu nice facia hadiselerinde pek siyasi hesap verilmiş olmadığı için; bu ilk olur.. AK Parti de kendilerini ilklerin partisi olarak görüyorsa; bunu icraatla neticelendirmesi gerekir!.. Bekleyip görelim.. 

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Yeryüzünü yaşanılmaz hale getiren; siyasetin radikalizmidir?!