Oy verme işlemi başladı
CHP'nin 35. Olağan Kurultayı'nda, oy verme işlemi bitti. Ankara Spor Salonu'nda yapılan kurultayda, saat 22.30'da 24 sandıkta başlayan oy verme işlemi tamamlandı. İzmir Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun tek aday gösterildiği kurultayda, oyların sayımı başladı. Kurultayda oy kullanan delege sayısı 1238 geçerli oy sayısı 990, geçersiz oy sayısı 248 olarak belirlendi.
Genel başkan adayı Kılıçdaroğlu geçerli oyların tümünü alarak CHP'nin genel başkanlığına yeniden seçildi.
Dikkat çeken pankart
Balonlarla süslenen salonda, davetlilerin oturacakları yerlere Türk bayrakları, CHP flamaları ve Kılıçdaroğlu'nun posterleri konuldu.Salona, "Özgür basın varsa, özgür toplum vardır", "Baskı ve zulüm düzeni CHP ile bitecek", "Savaşın değil, barışın partisiyiz", "Türkiye bizimle özgürleşecek", "Barışı birlikte inşa edeceğiz", "Demokrasiyi biz getirdik, biz yücelteceğiz" ve "Ey özgürlük" yazılı pankartlar asıldı. Salonda, Atatürk'ün "Yurtta sulh, cihanda sulh" sözü de pankart olarak yer aldı. Salona CHP örgütlerince asılan "Aşiti, Peace, Barış, bu sese kulak ver barışa ses ver" pankartı dikkati çekti.
Salonda CHP'nin eski Genel Başkanları İsmet İnönü, Bülent Ecevit, Deniz Baykal, Hikmet Çetin ve Altan Öymen'in fotoğrafları da bulunuyor.
Kılıçdaroğlu'nun kurultay konuşması
Kurultay konuşması için kürsüye gelen CHP lideri Kılıçdaroğlu partililere seslendi. Konuşmasının başında terör olaylarına ve tutuklu gazetecilerin durumuna değinen Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin içinde bulunduğu atmosferi değerlendirdi.
Kılıçdaroğlu, "Bu kurultayın bayram havası içinde geçmesini isterdik. Hatta konuşmalardan önce bu sahnede oyunların oynanmasını isterdik. Türkülerin söylenmesini isterdik. 35'inci kurultayımızın bugününde isterdik ki hapishanelerinde gazetecilerin olmadığı bir Türkiye'de yapalım bunu. İsterdik ki bu kurultayı yaptığımız günde hiçbir çocuk teröre kurban gitmesin. Ama bugün geldiğimiz nokta iç açıcı değil. Yönetilemeyen bir Türkiye gerçeği var. Demokrasiden, özgürlüklerden, birlikten, beraberlikten, kardeşlikten söz ediyoruz. Ama oluşan atmosfer bütün bunların tümünü gölgeliyor. Bugün karamsar bir hava varsa toplumda yönetimden kaynaklanıyor. Ayrışmadan, bölünmeden mücadele edersek demokrasiyi isteyenler, özgürlüğü isteyenler bir olursa, iş, aş, ekmeği isteyenler bir olursa Türkiye'yi aydınlığa çıkarırız" diye konuştu. "Ayrışmayı değil, birlikteliği savunalım"Terörle mücadele vurgusu yapan Kılıçdaroğlu, "Hiç kimse unutmasın. Terörden beslenen terör örgütleridir. Kandan beslenen terör örgütleridir. Ne kadar çok kan akarsa o kadar çok mutlu olan terör örgütleridir. Terörle mücadele akılla yapılır, bilgiyle yapılır, bilimle yapılır. Ama bugün geldiğimiz nokta iç açıcı değil. 31 yıldır PKK terör örgütüyle mücadele ediliyor. Önce dediler ki iki baldırı çıplak olayı. Bugün geldiğimiz nokta çok daha felaket bir tabloyu önümüze koyuyor. Mücadeleyse elbette mücadele edelim. Hiç kimsenin burnu kanamasın istiyoruz. Ayrışmayı değil, birlikteliği savunalım. Bunu yapabilirsek biz ancak terörle mücadele edebiliriz" dedi.
"AKP hükümeti ilk darbeyi orada yedi"Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Masaya otururken ciddi yanlışlar yaptılar. Önce silahları bırakın yurtdışına çıkın, dediler. Örgütün yetkilileri dediler ki 'Hayır biz silah bırakmayız, sitersek çıkarız' dediler. İlk darbeyi yedi zaten orada AKP hükümeti. Valilere talimat verildi 'Sakın dokunmayın bunlara' diye. Bugün 17 ilçede ve pek çok ilde terör örgütü ağır silahları depoladı. Kandil'den gelenler şehir merkezinde gencecik çocuklara terör eğitimi verdi. AKP sadece bunları seyretti. Kimse bunlara dokunmayacak, dedi. Mahkemeler kurdular, sesleri çıkmadı"
"Doğu, Güneydoğu silah deposu haline getirilirken iktidarda kim vardı?"
CHP lideri Kılıçdaroğlu, konuşmasında şunları kaydetti: "Doğu, güneydoğu, kentler, ilçeler, köyler silah deposu haline getirilirken iktidarda kim vardı? Doğu ve güneydoğu silah deposu haline getirilirken güneydoğudaki valilere, kaymakamlara 'Sakın bunlara dokunmayın' diye talimatı veren kimdi? Eğer siz bunları kendi vicdanınıza sorgulayamazsınız bu hükümeti yeterince değerlendiremezsiniz. Akan kanın gözyaşının ölenlerin sivil olsun şehit olsun tamamının sorumlusu mevcut iktidardır yani Adalet ve Kalkınma Partisi'dir"
"Darbe hukuku ortadan kaldırılmalı"
Yeni Anayasa vurgusu yapan Kılıçdaroğlu, "Darbe döneminde çıkarılan yasalar topluma dar geliyor. Toplum özgürlükçü bir demokrasi istiyor. Darbe döneminde çıkan yasaların değiştirilmesi gerektiği talebini biz de dile getiriyoruz. Darbe hukuku ortadan kaldırılmalı. Türkiye'ye özgürlükçü bir demokrasi gelmeli. Bu konuda hiçbri kuşkumuz yok. Darbe yasalarının değişmesi konusunda samimi olarak toplantılara katılacağız, düşüncelerimizi samimi olarak ifade edeceğiz. Hiçbir kişinin kişisel beklentisi üzerine yeni bir dünya inşa etmeyeceğiz ve buna izin vermeyeceğiz" diye konuştu.
"Patronlu bir başkanlık sistemini istiyorlar"Başkanlık sistemi tartışmalarına ilişkin konuşan Kılıçdaroğlu, "Benim çağrımı kabul ederse bu sözümü geri alacağım. Onların niyeti darbe hukukunu kaldırmak değil. Bu yetmiyor bize diyorlar. Ne yapacağız? Başkanlık sistemini getireceğiz. Nasıl bir başkanlık sistemi? Patronlu bir başkanlık sistemini istiyorlar. Buna asla izin vermeyeceğiz. Herkes bilsin herkes duysun. Hangi gerekçeyle patronlu başkanlık sistemini istiyorlar? Bir ülkenin rejimini tarihi, siyasal, sosyolojik koşullar belirler. Biz 2'nci Meşrutiyet'ten bu yana parlamenter sistemi benimsemiş bir ülkeyiz. Düne kadar Osmanlı, Osmanlı, Osmanlı diyorlardı. Osmanlı'da da parlamenter sistem vardı. Neden Osmanlı'nın parlamenter sistemini reddediyorsun? Demek ki niyetleri farklı. Bunların niyeti patronlu başkanlık sistemini getirmek. Bir kişi emredecek yargı gereğini yapacak. Bir kişi emredecek aydınlar hapishanelere tıkılacak. Buna izin vermeyeceğiz. Bunun mücadelesini yapacağız. Mısır'daki sağır sultan da duysun kaçak sarayda oturan zat da duysun" açıklamasında bulundu.
"Düşüncelerini açıkladılar diye aydınlar gözaltına alınıyor""Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi"nin yayımladığı bildiride imzaları bulunduğu gerekçesiyle akademisyenlere yönelik yürütülen soruşturmaya değinen Kılıçdaroğlu, "Düşünce özgürlüğü bütün demokrasilerin ortak temelidir. 12 Eylül, 12 Mart dönemine bakın. Kitapların yakıldığı, kitapların topraklara gömüldüğünü hepimiz çok iyi biliyoruz. Şimdi bu ülkenin aydınları düşüncelerini açıkladılar diye sabahın köründe kapıları çalınıyor. Gözaltına alınıyor. Mahkeme salonlarına çıkarılıyorlar. Düşünceyi bir insan açıklayamazsa bu ülkenin büyümesine gelişmesine nasıl katkıda bulunacak? Düşünceye katılırsınız katılmazsınız o ayrı bir şey. Eleştirirsiniz o da ayrı bir şey. Ama düşünceyi açıklama özgürlüğünü bu topraklara getirmek bizim boynumuzun borcudur. Herkes bunu bilsin" dedi.
"Akademisyenler bir diktatör bozuntusunun talimatıyla gözaltına alınıyor"Akademisyenlere yönelik gözaltıları eleştiren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Düşünceyi açıklayan kendi düşüncelerini açıklayan akademisyenler tek tek gözaltına alındı. Bir diktatör bozuntusunun talimatıyla tek tek gözaltına alınıyor. Ben onlara şunu sormak istiyorum. Bir İslam büyüğümüz diyor ki 'Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum' diyor. Bu akademisyenler bir harf değil on binlerce genç yetiştirdiler. Nasıl oluyor da siz bu insanların kapılarına sabahın köründe polisleri gönderip terör mücadele şubesinin ekiplerini gönderip bunları gözaltına alıyorsunuz? İçeriğine katılmayabilirsiniz. Bizim de içerikle ilgili sorunlarımız var. Katılmadığımız yönleri var. Ama insanlar düşüncelerini özgürce dile getirebilmeli. Neden yasak getiriyoruz düşünceye?"
"Bu kara leke senin alnındadır ve hiç silinmeyecek"
CHP lideri Kılıçdaroğlu, konuşmasında şunları kaydetti: "Bu diktatör bozuntusu diyor ki 'Devletin ekmeğini yiyip devlete düşmanlık edenler' lafa bakın. Ben de ona sormak istiyorum. Devletin ekmeğini yiyip aile boyu devletin bütün imkanlarından yararlananlar devleti soyarken acaba neyi düşünüyorlardı? Oturduğun yer devleti soyma makamı değildir. Bu kara leke senin alnındadır ve hiç silinmeyecektir. Bunu böyle bil. Ne diyordu bu? Benim servetim sadece bu yüzükten ibarettir, diyordu. Bırakın yüzükleri. Dünyanın en zengin liderlerinden birisin. Nereden buldun bu parayı, nasıl götürdün bu malı? Bunun hesabını sormak zorundayız"
"Bizim kırmızı çizgimizdir ilk 4 madde"
Anayasa'nın ilk 4 maddesinin değiştirilemeyeceğini ve bu maddelerin CHP'nin kırmızı çizgisi olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Anayasa'nın ilk 4 maddesi. Bir ülkenin rejimini tarihi koşullar belirler demişler. Siyasal, sosyolojik koşullar belirler demiştim. İlk 4 madde TC'nin kuruluş maddesidir. Bizim kırmızı çizgimizdir ilk 4 madde. Bu maddeler biz bu devleti kan ve gözyaşıyla kurduk demek. Şehitlerimiz gazilerimiz kan ve gözyaşı var. Kan ve gözyaşıyla kurduk bu güzel ülkeyi. Mandayı reddeden irade bu irade. Bağımsız bir Türkiye'yi kuran iradedir. Erzurum'da Nenehatun'dur bu irade. Gaziantep'te Karayılan'dır. Özgürlükçü ve demokrat bir iradedir. Tarihimize sahip çıkarak gerçeklerimize sahip çıkarak Türkiye'yi ileriye taşıma iradesidir" diye konuştu.
AKP heyeti salonu terk etti
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik "diktatör" şeklinde bir benzetmede bulununca AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ ve beraberindekiler kongreyi terk etti.
Asıl yarış PM'de olacak
Ankara Arena kapalı spor salonunda yapılacak kurultayın ilk gününde 3 maddelik tüzük değişikliği ile Genel Başkanlık seçimi yapılacak.
CHP'nin bugün yapılacak kurultayında liderlik mücadelesinde bir sürpriz beklenmezken, yarışın parti meclisi (PM) listelerinde olacağı tahmin ediliyor.
Partinin en yetkili karar organı olan Parti Meclisi bu kurultayda buyük oranda yenilecek. CHP'de yeni gelenlerden ziyade, gidecek olanlar konuşuluyor. Zira Kılıçdaroğlu'nun yakın çalışma arkadaşları dahil A takımında pek çok tanınmış ismin parti meclisi'ne giremeyceği belirtiliyor.
Tüzük gereği seçimin çarşaf liste ile yapılması gerekiyor. Ancak delegelerin yarısından bir fazlası blok liste derse yöntem değişebiliyor. Yönetimin büyük bölümünün muhaliflerin listeyi delme ihtimaline karşı blok listeden yana olduğu öğrenilirken son sözü Kılıçdaroğlu söyleyecek.
Kurultayda 3 madde değiştirildi
CHP kurultayının gündeminde tüzük değişikliği vardı. Tüzükteki 3 madde değiştirildi, tüm tüzük değişikliği önerilerini kurultay kabul etti. Değiştirilen maddelerin de Merkezi Yönetim Kurulu (MYK) üyelerinin sayısını liderin belirlemesi, erken seçim olduğu takdirde yeniden ön seçim yapılmaması ve kontenjandan faydalanan bir ismin bir daha kontenjandan yararlanmaması maddeleri yer alıyor.
CHP 35. Olağan Kurultay Divan Başkanı Murat Karayalçın, Parti Meclisi üyeliği için 341, Yüksek Disiplin Kurulu üyeliği için ise 65 kişinin form aldığını açıkladı. Başvuru formlarının gece 24’e kadar alınabileceğini belirten Karayalçın, “Daha sonra sıralama yapılacak. Bu sıralama yarın çalışmaya başlanan saatlerde açıklanacak.” dedi.
Karayalçın konuşmaların ardından tüzük değişikliği ile ilgili maddelerin oylamasını yaptı.
Tüzük değişikliği ile ilgili karar yeter sayısının kurultay üye tam sayısının salt çoğunluğu olduğunu belirten Karayalçın, “Üye tam sayısının salt çoğunluğu 638. 39. Maddeyi kabul edenlerin sayısı 726 oldu. Kabul edildi.” dedi.
Değişiklik yapılan 39. Madde şöyle: “Merkez yönetim kurulu genel başkanın belirleyeceği sayıda genel başkan yardımcısı ve genel sekreterden oluşur.” Daha önceki madde bir genel sekreter en az 17 genel başkan yardımcısından oluşuyordu. Artık MYK üye sayısını lider belirleyecek.
Seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde parti meclisi bu yüzde 15 kotaya bağlı olmadan aday saptayabilir
Tüzüğün 58. Maddedeki değişiklikle ilgili kabul oyları 709 oldu. Bu nedenle 58. Maddenin değişikliği kurultay tarafından onaylandı. 58. madde şu şekilde: “Bir kişi bir seçim çevresinde iki dönem üst üste merkez adayı gösterilemez. Ancak bu kurul son seçimin yapıldığı tarihi izleyen 1 Ekim günü başlayacak. Yasama yılı tamamlanmadan seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde uygulanmaz. Örgüt denetiminde sandık konulması suretiyle yapılacak eğilim yoklaması sonucu belirlenecek milletvekili aday sayısı bu orana göre hesaplanan milletvekili aday sayısına dahil değildir. Parti meclisi bu yüzden yüzde 15 kotayı bir seçim çevresinin tümü için kullanabileceği gibi siyasi partiler kanunun 37. Maddesine göre yüzde 5 merkez adayları haricinde ön seçim aday yoklaması veya eğilim yoklaması yaptığı seçim çevrelerinde sıralar ayırmak suretiyle kullanabilir. Son seçimin yapıldığı tarihi izleyen 1 ekim günü başlayacak yasama yılı tamamlanmadan seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde parti meclisi bu yüzde 15 kotaya bağlı olmadan aday saptayabilir.”
Kaynak: Diyarbakır Söz