Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü 1. sınıf öğrencisi olan 21 yaşındaki Rojin Kabaiş’ten 7 gündür haber alınamıyor. Genç kızın sahil kenarında bulunan cep telefonu da incelenmek üzere Ankara’ya gönderildi. Aile ise kızlarının tehdit edilip kaçırılmış olabileceğini belirtiyor.
Tunceli Üniversitesi'nde öğrenim gören Diyarbakırlı Gülistan Doku’nun 4 yıl önce kaybolması, 8 yaşındaki Narin Güran’ın kaybolduktan 19 gün sonra cesedinin bulunması üzerine şimdi de Van’da kaybolan Diyarbakırlı Rojin Kabaiş’ten 7 gündür haber alınamıyor. Rojin'in kardeşi "Kardeşimin tehdit edildiğini düşünüyorum" derken babası ise "Düşmanımız yok kimseden şüphelenmiyoruz" diye konuştu.
Baba Nizamettin Kabaiş 24 Eylül’de kızını Diyarbakır'dan Yüzüncü Yıl Üniversitesi yerleşkesindeki yurda teslim edip geri döndü. 21 yaşındaki üniversite öğrencisi Rojin, 27 Eylül akşamı yurtta annesiyle 11 dakikalık görüntülü telefon görüşmesi yaptıktan sonra markete gitmek için kaldığı öğrenci yurdundan çıktıktan sonra bir daha dönmedi. Yurt yönetimi ailesine haber verdikten sonra kayıp kızla ilgili arama çalışmaları başladı. Polis ilk olarak yurt arkadaşlarının ifadelerini ayrı ayrı aldı. Arkadaşları, “Bize çakıl taşı toplamak için sahile gideceğini söyledi, sonra da geri gelmedi” dediler. Bu ifade üzerine aramalar Van gölü çevresinde yoğunlaştırıldı.
GERİYE DÖNÜK HTS KAYITLARI
Sahilde genç kızın cep telefonu, kulaklığı ile su ve kek bulundu. Telefonun ekran kilidi kırıldıktan sonra imajı alınarak geriye dönük HTS kayıtları, sinyal bilgileri, baz çakışmaları, gelen, arama, giden arama, mesaj alma, mesaj gönderme ile Whatsapp aramaları ve yazışmaları incelemeye alındı. Siber büro tarafından titizlikle incelenen telefonda Rojin’in yaptığı görüşme kayıtları tespit edilecek.
DNA ÖRNEKLERİ ALINDI
Kek ve pet su şişesi üzerinde de parmak izi ve DNA örnekleri alınarak kriminal laboratuara gönderildi. Aramalara Jandarma Sahil Güvenlik Van Gölü Grup Komutanlığı, İl Emniyet Müdürlüğü Gemi Adamları ve Seyir Hizmetleri Büro Amirliği ile Su Altı Grup Amirliği ekipleri, AFAD ve Büyükşehir Belediyesi dalgıçları, SAT komandoları, “Kurbağa adamlar” adıyla bilinen polis dalgıçlar su altı görüntüleme cihazlarıyla katılıyor.
KARA, HAVA, DENİZ ULAŞIM YOLLARI ABLUKA ALTINDA
Tekne ve botlarla da aramalar göl içerisinde sürdürülüyor. Sahil boyunda ise atlı polisler arama faaliyeti yürütüyor. Bugünkü arama çalışmalarında Çanakkale Emniyet Müdürlüğü'nden gönderilen yandan taramalı sonar cihazı kullanılacak. Ekiplere takviye olarak Bitlis'in Tatvan ilçesinden de polis teknesi gönderildi. Aramalara İnsansız Hava Araçları, drone ve polis jandarma helikopterleri de destek veriyor. Teknede su altı görüntüleme cihazı bulunuyor.
Aramalar sadece göl ve kıyısıyla da sınırlı kalmadı. Ekipler, sahil kenarındaki Bardakçı Mahallesi'nde de çalışmalarını yoğunlaştırdı. Mahalledeki evler, evlerin bahçeleri ve metruk binalar arama köpekleri eşliğinde titizlikle arandı. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi yerleşkesi, Van Gölü kıyısında geniş bir arazi üzerinde yer alıyor.
ÜNİVERSİTE YERLEŞKESİ
Üniversitenin kıyı şeridinde ise oturma alanları ve yürüyüş yolu bulunuyor. Üniversite yerleşkesi ile bitişiğindeki Bardakçı Mahallesi’ni bir duvar ayırıyor. Duvarın, göl kıyısındaki bitimi isi tel örgülerle tamamlanıyor. İncelenen güvenlik kamerası kayıtlarına göre, Rojin Kabaiş’in son olarak bu sınıra doğru yürüdüğü tespit edildi.
TEK TEK İNCELEMEYE ALINDI
Yine alışveriş için gittiği marketin çevresindeki tüm güvenlik kamera görüntüleri ile KGYS görüntüleri de tek tek incelemeye alındı. Bu bölgede görülen 400 araç tespit edilerek incelendi, ancak şüpheli bir duruma rastlanılmadı. Rojin’in de halen kayıp olan Gülistan Doku’nun akıbeti gibi olmasından endişe ediliyor. İntihar ve kaçırılma şüphesi dahil, soruşturma tüm yönleriyle sürdürülüyor ve kayıp kızdan bir emare aranıyor.
11 DAKİKA GÖRÜNTÜLÜ GÖRÜŞME
Son olarak kızıyla 11 dakikalık görüntülü telefon görüşmesi yapan anne Aygül Kabaiş’in de ifadesine başvuruldu. Polis, genç kızın bir ilişkisinin veya farklı kişilerle herhangi bir husumetinin olup olmadığını, tehdit alıp almadığını sordu. Kız kardeşi Elif Kabaiş ise, “Kardeşimle kaybolduğu cuma günü konuştuk. Annemi aradı ve bende annemin evindeydim. 18.30’da markete gidiyor, sonrasında da göl kıyısına gidiyor” dedi.
"TEHDİT EDİLDİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM"
Kız kardeşi Mizgin Aytaş da, “Saat 11.00'de babamı arıyorlar ve 'Kızınız bu gece yurda gelmedi’ diyorlar. Ardından saat 15.00-16.00 sıralarında Rojin'in telefonunun ve kulaklığının kıyıda bulunduğu haberi geliyor. Yani 15 saat geçiyor, sonra yurttan kayıp haberi bize verildi. Yani gece ihbar edilseydi birkaç saat içinde belki bulunurdu. Yurt görevlileri de suçlu, biz onlardan da şikâyetçiyiz. Boğulduğunu sanmıyorum. Üç gündür suda onu arıyorlar ama bir şey bulamadılar. O köylerin giriş çıkışlarını kapatsınlar, evlere girip arama yapsınlar. Kardeşimin tehdit edildiğini düşünüyorum” dedi.
"ELİNİ ÇEKSİN YETER ARTIK"
Rojin’in halası Özlem Kabaiş Kağanaslan da kız çocuklarının kaybolma vakalarındaki artışa dikkat çekti. Hala Kağanaslan, “Narin yüreğimizi yaktı ve hepimizin kızı oldu. Rojin de aynen öyle. Narin'den sonra artık dışarı çıkmaya korkuyoruz, geceleri korkuyoruz. Ne yapalım? Nereye gidelim? Nereye sığınalım yani kabuklara mı girelim? Artık yeter, erkekler kadınların üzerinden ellerini çeksin. Bu olaylar artık 8 yaşındaki çocuklara 2 yaşındaki bebeklere kadar uzanıyor. Üniversitelere kadar ulaşıyor. Oradaki genç kızlara kadar ulaşıyor. Bilmiyorum yeğenim sağ mı ölü mü, yaşıyor mu? Biz her dakika her saniye ölüyoruz. Çağrı yapıyoruz buradan. Herkes bize yardım etsin lütfen. Suda mı boğuldu ya da birileri mi kaçırdı, birileri ona kötülük mü yaptı, bilmiyoruz. Her ne olursa olsun bilmek istiyoruz. Rojinler kaybolmasın, Narinler kaybolmasın, artık anneler gözyaşı dökmesin” diye konuştu.
'CİĞERİM YANIYOR'
Duygularını Kürtçe dile getiren Aygül Kabaiş, perişan olduklarını belirterek, "Kızımla en son görüntülü konuştum. Bana markete gidip kahve aldıktan sonra tekrar arayacağını söyledi. Ben de kahvesini alıp, hemen odasına geçmesini istedim. Odaya gittikten sonra da beni aramasını söyledim. Üstünden biraz zaman geçti ama beni aramadı. Daha sonra sesli mesaj attım. Ancak bana cevap vermedi. Bir sonraki gün öğlen vakti polisler bizi aradı. Kızımızın gece yurda gitmediği söylediler. Bizim de haberimizin olmadığını söyledik. Meraklandım ve kızımı telefonla aradım. Bana polisler cevap verdi. Telefonu sahilde bulduklarını söylediler. Lütfen Rojin kızımı bana getirin. Ciğerim yanıyor. Ailece buralarda perişan olduk" dedi.
ERTESİ GÜN ÖĞLEN ARADI
Baba Nizamettin Kabaiş kızıyla en son annesinin telefonda görüştüğünü ve ardından bir daha kızından haber alamadıklarını söyledi. Kızının annesiyle konuştuktan sonra cuma gecesi yurda dönmediğini ancak yurt görevlilerinin kendisini ertesi gün öğlene doğru aradığını bunun da yurt görevlerini hatası olduğunu söyledi.
Baba Kabaiş kızını 3-4 gün önce Diyarbakır'dan kendisinin bizzat okula getirdiğini ve hiçbir sorun yaşamadığını, herhangi bir sorunu olsa dahi bunu annesiyle, kız kardeşiyle ya da kendisi ile paylaşacağını vurguladı.
Kızının kaybolması ile ilgili herhangi bir şüpheleri olmadığını belirten Kabaiş şöyle konuştu:
"KİMSEDEN ŞÜPHELENMİYORUZ"
-Ne onun bir arkadaşıyla ya da başka biriyle bir sıkıntısı vardı ne de başkalarının onunla bir sıkıntısı vardı. Çok saygılı, kendi halinde bir çocuktu. En son annesi Rojin'le konuşmuştu olayın yaşandığı akşam. Yemek yiyor, yurttan çıkıyor ve üniversite kameralarında görülüyor zaten, suya doğru gittiği görülüyor.
-Suyun yakınına geldiğinde artık o kısımda kameranın görüş alanından çıkıyor, orada kayboluyor, geri de gelmiyor. Orada bir tel örgü var. Telden bir geçiş var, oradan başka bir köye geçilebiliyor. Boş bir bölge, orayı kamera da çekmiyor. Bilinmiyor artık ne tarafa gitti. Eşyaları da orada bulundu. Kulaklığı, bir parça kek ve suyu orada görüldü. Gölün kıyısında kumun üzerinde bulunmuş. Bu parçaların dışında bir şey görülmemiş, giysileri falan yok.
-Yani orada bize geç haber verdiler. Yurda gitmemiş diye bize telefon edilmedi. Ertesi gün saat 11’I geçe beni aradılar, ‘Kızın yurda gelmedi, haberiniz olmayabilir, belki akrabalarına gitmiştir’ dediler. Ben de biraz kızdım onlara, ‘Neden daha erken aramadınız’ dedim. ‘Daha erken söylemeniz gerekirdi’ dedim. ‘Bir gece ve yarım gün geçmiş üzerinden, öğlen olmuş daha yeni telefon ediyorsunuz’ dedim. Burada onlar hatalı, daha erken telefon açmaları gerekirdi. Eğer erken haber verselerdi biz de kızımızı arardık, ‘Neredesin’ derdik. Telefonu orada kıyıda kumun üzerinde açık halde duruyor. Ertesi gün 2 öğrenci gidip orada görüyor ve yurda teslim ediyorlar.
-En son annesiyle konuşmuş. Annesi zaten sık sık arıyordu. Annesi günde 3-4 kez telefon açıyordu, o da annesini arıyordu. Kızımı Diyarbakır'dan Van’a ben götürdüm. Öğretmenleri müdürleri geldi konuştuk. Biz hiçbir konuda şüphelenmiyoruz. Şudur, budur diyemiyoruz. Düşmanımız da yoktu. Bu yüzden bir şey diyemiyoruz. Şüphelendiğimiz bir şey olsaydı zaten bunu paylaşırdık.
Kızmız kendi isteğiyle seve seve okula geldi. Kimseye zararı yoktu. Herkese hürmetliydi, saygılıydı, ağırbaşlı bir çocuktu. Kapalıydı, bizim sözümüzden çıkmazdı. Biz ne dersek onu yapardı. Ailesini büyüklerine sayardı. Herkesten kızımın bulunması için yardımcı olmalarını istiyorum. Ellerini vicdanlarına koyup bir haber aldıklarını bize iletsinler”
Haber: Nazime Aslı ÇAVLAN
Kaynak: Anadolu Ajansı