"Hangi ahlâk, hangi inanç, hangi amaçla siz bir okulun bahçesine el bombası atıyorsunuz. O nedenle diyoruz ki terörü lanetliyoruz, o nedenle diyoruz ki terör insanlık suçudur. O nedenle diyoruz ki terörün amacı, kimliği, inancı ne olursa olsun, hep beraber karşı durmak zorundayız. Çocuklardan ne istiyorsunuz siz. Çocuk ya... Okulun bahçesine bomba mı atılır. Hangi amaçla yapıyorsunuz. Terörün özelliği neydi, kandan beslenmesiydi. Küçücük çocuklara bomba atıyorsunuz, onların kanlarıyla utanmadan besleniyorsunuz. Okulun müdürünü aradım. Bana verdiği cevap, el yapımı bir bomba, içinde cam kırıkları var ve cam kırıklarından çocuklar yara almış. Gerçekten insan aklının almayacağı bir şey. O çocuklardan ne istiyorsunuz. Terörün acımasızlığını görmek istiyorsanız, o çocuklara yapılan saldırıyı görmemiz gerekiyor ve bunu da asla unutmamamız gerekiyor. Bu acıyı da unutmayacağız."
Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinde Çelebi Eser Ortaokulu'na cuma günü el yapımı bomba atılmış, karne almak için okula giden beş çocuk yaralanmıştı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve HDP lideri Selahattin Demirtaş saldırıyı eleştirmişti.
"Salı gününe kadar açıkla, karın ağrısını gider"
Kılıçdaroğlu, kurultayda yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için "diktatör bozuntusu" demesi üzerine Erdoğan ile aralarında başlayan tartışmayı da hatırlattı. Kılıçdaroğlu, "Geçen Muhtarlar Toplantısı’nda benim kullanmaktan utanacağım sözcükler kullandığı için ben onları kullanmıyorum. Ama benim yaptığım bütün eleştirilerin, herkes tek tek okuyabilir, içerisinde tek bir hakaret içeren sözcük yoktur" dedi.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Ama o yapıyor. Bence hiç önemli değil. Kişi kendi iç dünyasında nasılsa o diline vurur. İç dünyası demek ki öyle. Benimle ilgili şöyle bir cümle kullanmış, 'Aslında bu zatın, bana söylüyor, asıl karın ağrısını da ortaya dökerim ama inanın bana ben bu konuları konuşmaktan hicap duyuyorum' demiş. Kendisine salı gününe kadar izin veriyorum, şu karın ağrısı işini bir açıkla, niye açıklamıyorsun? Benim karnım ağrımıyor. Ama senin karnının ağrımasını da istemem. Salı gününe kadar açıkla, karın ağrısını gider. Emin ol ben salı günü sana hepsinin cevabını vereceğim, tek tek belgeleriyle. Bakın konuşurken öyle karından atma yok. Açık ve net, bütün belgeleriyle ortaya koyacağım. Bakın ben söylüyorum. Ona da diyorum. Karın ağrısı çekmem, şu salı gününe kadar bir açıkla, biz de öğrenmiş olalım. Bakarsın salı günü ben sana teşekkür ederim. 'Açıkladığın şeyler çok önemliydi kusura bakma' derim. Ama açıklamazsan, salı günü cevabını alacaksın."
Çarşamba günü Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde muhtarlara hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu'na yanıt vermiş, ""Bu namus ve şeref fukaraları için vakit harcamak bana zûl geliyor. Teröristleri savunan bu değil mi? Hangi namustan hangi şereften bahsediyorsun? Bir kasetle geldi" demişti.
"Biz hazırız, siz de hazırsanız..."
Kılıçdaroğlu konuşmasında ayrıca demokrasisi gelişmemiş ülkelerin gelişemeyeceğini belirterek, "Ülkeye birinci sınıf demokrasiyi kim getirebilir?" sorusunu yönelten Kemal Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:
"13 yıldır iktidarda olan bir siyasi parti var. Kendi içinde demokrasi olmayan bir siyasal parti, ülkeye demokrasiyi getirir mi? Ülkemiz demokrasi açısından kan kaybediyor. Sadece bizim sorunumuz değil bakın bu. Bütün uygar dünyanın sorunu haline geldi, herkes kaygıyla bakıyor Türkiye'ye. Bir ülkenin Başkan Yardımcısı gelip Türkiye'de, yanına büyükelçiyi de alıp demokrasinin erdeminden söz ediyorsa, oturup düşünmemiz lâzım. Hepimizin şapkamızı önümüze koyup, düşünmemiz gerekiyor. Soru neydi? 'Kendi içinde demokrasisi olmayan bir siyasal parti ülkeye demokrasi getirebilir mi?' Hayır, getiremez bu kadar açık. Zaten AKP'nin böyle bir niyet beyanı da yok. Eğer kendi ülkenize demokrasiyi getiremiyorsanız, korku egemense toplumda, sokaktaki insan rahat nefes alamıyorsa oturup düşünmemiz gerekiyor. O nedenle bizim görevimizin ağırlığı burada ortaya çıkıyor. Bu ülkede aydınların yüklendikleri görevin ağırlığı burada ortaya çıkıyor. Peki demokrasiyi, özgürlükçü demokrasiyi getirmek kolay mı? Dünyanın hiçbir yerinde kolay olmamıştır, bedel ödenmeden demokrasi gelmemiştir. Bizim ülkemizde de ödenmiştir ve ödenecektir de. Ama halkımın şunu çok iyi bilmesini isterim, biz o bedelleri ödemeye hazırız, hiç kimsenin en ufak bir endişesi olmasın."
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Eğer Sayın Davutoğlu, 'biz de demokrasiyi istiyoruz, biz de özgürlükçü, çoğulcu demokrasiyi istiyoruz' diyorsa. O zaman kendisine şunu söylüyoruz, biz hazırız, siz de hazırsanız bu ülkeye demokrasiyi birlikte getirelim. Neden birileri bedel ödesin? Bir de bedel ödemeden getirelim. Neden birileri bize 'demokrasiyi getirin' diye illâ dayatsın. Birileri de dayatmadan biz kendi irademizle getirelim. Biz bunu savunuyoruz" diye konuştu
Kaynak: Diyarbakır Söz