Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, Türkiye ve Suudi Arabistan'ı Suriye barış görüşmelerini engellemekle suçladı.
Lübnan merkezli El Meyadin kanalına konuşan Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, "Suriye'de siyasi çözüme dair herhangi bir adım, ilk olarak Suudi Arabistan, ardından Türkiye tarafından engelleniyor" iddiasında bulundu
Nasrallah, Türkiye'nin Suriye savaşındaki kaybının Suudi Arabistan'ınkinden daha fazla olduğunu öne sürdü.
Hizbullah güçleri, Suriye'de Beşar Esad'ın yanında savaşıyor. Geçen hafta örgütün Suriye'deki güçlerini çektiği iddia edilmişti. Ancak örgüt RIA Novosti'ye bir açıklama yaparak muhaliflerle savaşmaya devam ettiklerini duyurmuştu.
"RUSYA BİZİ BİLGİLENDİRDİ"
Nasrallah ayrıca, Rusların Suriye’den çekilmeden önce kendilerine danışmadığını ancak çekilme gerçekleşmeden önce bilgilendirildiklerini dile getirdi.
Nasrallah, Rusya’nın Suriye’ye askeri müdahale planının muhaliflerin İdlib’in kontrolünü ele geçirmesinden çok önce olduğunu belirterek, “Bazıları Rusya’nın Suriye’ye girmekte acele ettiğini düşünüyor. Bu doğru değil. Bu uzun süredir İran, Suriye ve Rusya tarafından planlandı. Biz de bu görüşmelere taraftık” dedi.
Rusya hava gücünün hala daha Suriye’de savaş alanının gerekliliklerini yerine getirdiğini belirten Nasrallah, Rusya Devlet Başkanı Putin’in ihtiyaç halinde ilave güçleri birkaç saat içinde sağlayacağını söylediğini dile getirdi.
Nasrallah, Suriye’de yüz binlerce insanın canına mal olan savaşta grubunun beraberinde savaştığı Esad’ın, "sadece kendisini değil daha geniş bir hareketi temsil ettiğini, müttefiklerinin ayrılmasını kabul etmeyeceğini" ileri sürerek, “Suriye çözümüne Suriyeliler karar vermeli” dedi.
Suriye’deki siyasi çözümün sağlanmamasında Suudi Arabistan’ı suçlayan Nasrallah, çözümün bu yıl kasım ayında yapılacak ABD seçimlerinden sonra sağlanabileceği yorumunu yaptı.
“AYNI YERDE DURUYORUZ”
Hizbullah Genel Sekreteri, grubunun Suriye savaşındaki rolüne ilişkin, “Hizbullah, Suriye, İran ve Rusya, Suriye krizi açısından aynı yerde duruyoruz. Aynı tarafta olabiliriz ancak taktik ve hedefler değişebilir” ifadelerini kullandı.
Nasrallah, Rusya, İran, Irak ve Suriye’nin Bağdat’ta bir operasyon odası aracılığıyla istihbarat paylaştığını söyleyerek, “Rusya, İran, Irak ve Suriye, Bağdat’taki bir operasyon odasında koordinasyon sağlıyor ve istihbarat paylaşıyor. Ancak Hizbullah ve Rusya arasında direk bir iletişim yok” diye konuştu.
Hizbullah nedir?
Örgüt, 1979-1980 yıllarında Diyarbakır'daki Vahdet kitapçısındaki toplantılarla oluşmaya başladı. Abdulvahap Ekinci'nin sahip olduğu bu kitapçıdaki toplantılar, Fidan Güngör ve Hüseyin Velioğlu tarafından düzenlenmekteydi. 1981 yılında Fidan Güngör, Menzil kitapçısını kurarken, 1982 yılında Hüseyin Velioğlu ise İlim kitapçısını kurdu. 1983'te kurulan örgüt, 1987'ye kadar bu kitapçılarda toplanarak faaliyetlerini sürdürdü. 1987'de Hüseyin Velioğlu İlim kitapçısını Batman'a taşıdığında, liderlik ve militan faaliyetler üzerindeki farklı fikirler sonucu örgüt, iki kola ayrıldı.Velioğlu'nun liderliğindeki İlim kolu, hemen silahlı faaliyetlere başlama kanaatindeydi. Anlaşmazlıklar, iki grup arasında geçen kanlı çatışmalarla sonuçlandı.
Örgüt, Batman dışında en çok Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde etkiliydi, ayrıca uzun bir süre boyunca Yolaç köyünü merkez üssü olarak kullanmıştır
Zekât ve fitre adı altında esnaftan ve halktan zorla para toplayan örgüt, 1990'ların başında, halihazırda yükselişe geçen Kürt ayrılıkçı hareketine doğrudan bir tehdit oluşturmuştur. Kürt Sünni İslamcı örgüt; şiddet ve cinayet gibi eylemlerini ilk başta PKK üzerine yoğunlaştırsa da; daha sonradan ahlaksız olarak kabul ettikleri kişileri de (alkol içenler, mini etek giyenler vs.) hedef almışlardır 1992'de, 2000'e Doğru dergisinin Diyarbakır temsilcisi Halit Güngen Hizbullahçılar tarafından öldürüldü. Öldürülmesinden iki gün önce 2000'e Doğru dergisi, "Hizbullah Çevik Kuvvet Merkezinde Eğitiliyor" yazan çarpıcı bir kapakla çıkmış idi.
Eski bakan Fikri Sağlar, Siyah-Beyaz gazetesiyle yaptığı bir röportajda, ordunun Hizbullah'ı sadece kullanmakla kalmadığını, aynı zamanda bu örgütü kurup sponsorluğunu da yaptığını söylemiştir. Bu kararın 1985 yılında alındığından da söz eder.
Yine de güvenlik güçleri, Hizbullah'a devrim sonrası İran tarafından para yardımı yapıldığını ve eğitim verildiğini; ayrıca İran'ın, Orta Doğu boyunca terör örgütleri vasıtasıyla İslami hükümetler kurmak istediğini iddia etmiştir.
Haftalık 2000'e Doğru dergisi, 16 Şubat 1992'de görgü tanıklarının ve Hizbullah sempatizanlarının verdiği bilgiler doğrultusunda, örgüt üyelerinin Diyarbakır'daki çevik kuvvet merkezinde eğitim gördüklerini bildirmiştir. Bu konuyla ilgili makalenin yayımlanmasından iki gün sonra bu makalenin yazarı Halit Güngen, faili meçhul bir cinayete kurban gitmiştir.Bir önceki sayısında devlet ve Hizbullah ilişkilerinden bahseden haftalık Gerçek dergisinin Diyarbakır temsilcisi Namık Tarancı, 20 Kasım 1992'de iş yerine giderken vurularak öldürülmüştür. Özgür Gündem muhabiri Hafız Akdemir; Silvan'da Hizbullah tarzı çifte cinayet işledikten sonra kaçan suikastçılara yardım ve yataklık eden bir kişinin, altı hafta gözaltında tutulduktan sonra mahkemeye bile çıkmadan serbest bırakılmasıyla ilgili hazırladığı bir yazıdan sonra, 8 Haziran 1992'de Diyarbakır sokaklarından birinde vurulup öldürülmüştür.
Türkiye'deki Meclis Araştırma Komisyonu'nun 1993 raporunda; Hizbullah'ın, Batman ilinde güvenlik güçleri tarafından siyasi ve askeri eğitim, ayrıca destek aldıkları anlatılmaktadır.
JİTEM'in kurucusu olduğunu iddia eden Türk Kara Kuvvetleri'nden emekli albay Arif Doğan, 17 Ocak 2011'de Ergenekon davaları kapsamında mahkemede ifade verirken; Hizbullah'ı, PKK militanları ile savaşması ve karşı devrimci bir güç unsuru olması için, Hizbul-Kontr ("Kontralar Partisi") ismiyle kendisinin kurduğunu beyan etmişti
Kaynak: Diyarbakır Söz