SAMER Saha Araştırmaları Merkezinin 23 kentte, DEM Parti seçmeni 1655 kişiyle çevrimiçi gerçekleştirdiği araştırma, çözüm süreci, Kürt meselesi, siyasal temsil ve barış beklentilerine dair seçmen tutumlarını gözler önüne serdi. Araştırmaya göre DEM Parti seçmeni, partisinde yüksek konsolidasyon gösterirken süreçle ilgili iyimser ancak koşullu bir umut taşıyor ve CHP'nin İmralı heyetine temsilci vermeme kararını büyük çoğunlukla olumsuz karşılıyor.
Araştırma bulgularına göre, DEM Parti seçmeninin yüzde 99,5’i yeni çözüm sürecini takip ediyor. Seçmenin yüzde 55,6’sı süreç hakkında orta düzeyde bilgi sahibi olduğunu belirtirken, yüzde 34,5’i ise çok bilgi sahibi olduğunu ifade etti. Bu durum, sürecin kamuoyunda hem takip edildiğini hem de içerik olarak bilindiğini göstermektedir.
Kadınlar ve 18-34 yaş grubu, süreç hakkında “çok bilgi sahibi” olduğunu belirten gruplar arasında öne çıkıyor.
En az bilgi sahibi olan grup ise 45-54 yaş aralığında toplanmış durumda.
“Süreç çok aktörlü yürütülmeli” görüşü hakim
TBMM’de kurulan süreç komisyonunda İmralı heyetine CHP’nin temsilci vermeme kararı, DEM Parti seçmeni tarafından olumsuz değerlendirildi. Görüşmecilerin toplamda yüzde 87’si CHP’nin bu kararını olumsuz buldu. Ayrıca, araştırma grubunun yüzde 94,9’u CHP’nin İmralı heyetine temsilci vermesi gerektiğini düşünüyor. Bu sonuç, katılımcıların çözüm sürecinin çok aktörlü yürütülmesi gerektiği görüşünü benimsediğine işaret ediyor.
İmralı ziyaretine destek
Meclis komisyonunun İmralı ziyaretine dair seçmen tutumu da net bir destek ortaya koydu. Katılımcıların toplamda yüzde 97,4’ü Meclis Komisyonunun İmralı’ya gitmesini olumlu buldu. Dahası, katılımcılar, sürecin devamlılığı ve şeffaflığı açısından ziyaretlerin sürmesini neredeyse oybirliğiyle (yüzde 97,2) destekliyor.
Sürecin başarısında koşullu umut
“Sürecin başarılı sonuçlanacağını düşünüyor musunuz?” sorusuna verilen yanıtlar, genel olarak iyimser bir beklentiye işaret ediyor. Katılımcıların yüzde 53,2’si evet, yüzde 38,7’si kısmen yanıtını verirken, yüzde 8’i hayır dedi. Bu dağılım, seçmenin önemli bir oranının sürecin seyrine bağlı olarak koşullu bir umut taşıdığını gösteriyor.
Öncelikli talepler: Tutukluların serbest bırakılması ve yasal düzenlemeler
Sürecin olumlu ilerleyebilmesi için öncelikli olarak yapılması gerekenler sorusuna verilen açık uçlu yanıtlarda, yasal çerçeveler ve devletin somut adımları öne çıktı.
Görüşmecilerin yüzde 12,3’ü başta hasta tutsaklar olmak üzere tüm siyasi tutsakların bırakılmasını talep ediyor. Yüzde 8,3’ü Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılmasını gerektiğini belirtti. Yüzde 7,4’ü Kürt Sorununun Çözümü İçin Yasal/Anayasal Düzenlemeler yapılmasını istiyor.
Diğer önemli talepler arasında Anadilde Eğitim İmkânı Sağlanması (yüzde 6,5), Demokratikleşme Adımları Atılması (yüzde 4,8) ve Kürt Kimliğinin Anayasal Güvence Altına Alınması (yüzde 4,8) yer alıyor.
Sorumluluk çok aktörlü: AKP ve devlet başrolde
Barış ve çözüm sürecinin ilerlemesi için öncelikli rol ve sorumluluğun kime/hangi kuruma düştüğü sorusuna verilen yanıtlar, katılımcıların temel sorumluluğu büyük ölçüde siyasal aktörlerde gördüğünü ortaya koydu.
En yüksek sorumluluk atfedilen aktörler sırasıyla: AKP (yüzde 14,3), devlet (yüzde 13,4), Abdullah Öcalan (yüzde 12,0), MHP (yüzde 11,5) ve DEM Parti (yüzde 11,5).
Bu dağılım, kamuoyunun çözüm sürecinin başarısı için hem devlet kanadının hem de Kürt siyasi hareketinin etkili, samimi ve koordineli bir tutum geliştirmesi gerektiğine inandığını gösteriyor.
Katılımcılar sorumluluğu tek bir aktöre yüklemediğini, çok aktörlü bir sorumluluk alanı çizdiğini gösteriyor.
Araştırmanın örneklemi, yüzde 94,6’sı Kürt kimliğine sahip bireylerden oluşuyor. DEM Parti seçmeninin yüzde 96,3’ü, “Bu pazar seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz?” sorusuna yine DEM Parti yanıtını vererek, partilerindeki yüksek konsolidasyonu gözler önüne seriyor.
Kaynak: Diyarbakır Söz