Üniversite sıralarında yıllarca emek veren, sınavlara hazırlanan, kendi ayakları üzerinde durmak için çabalayan gençlerin önemli bir bölümü, hayatlarının kritik dönemlerinde “karşılık bulmayan çaba” duygusuyla yüzleşiyor. Eğitimden işe geçiş sürecinde yaşanan belirsizlikler, ekonomik sıkıntılar, güven ve aidiyet duygusunun zayıflaması; gençlerde derin bir tükenmişlik, motivasyon kaybı ve geleceğe karşı karamsarlığa yol açıyor. Birçok genç, “Ne yaparsam yapayım sonuç değişmiyor” düşüncesine saplanarak hedeflerini bulanıklaştırıyor, adım atma isteğini kaybediyor. Bu sessiz gerileme, yalnızca bireysel bir sorun değil; toplumun uzun vadeli dinamizmini ve üretkenliğini tehdit eden ciddi bir gösterge olarak karşımıza çıkıyor.
Bu tabloyu yorumlayan Uzman Psikolog Sadık Sun, gençlerin ihtiyaçlarının görülmesi ve duyulmasının toplumsal bir zorunluluk olduğunu vurguluyor.
"Temel İhtiyaçların Aksaması Gençleri Duygusal Çöküntüye Sürüklüyor"
Sun’a göre insan psikolojisi; güvenlik, sevgi, saygı, ait olma ve kendini gerçekleştirme gibi temel ihtiyaçlara dayanıyor. Bu ihtiyaçlardan biri bile karşılanmadığında kişi, kendini değersiz, dışlanmış veya engellenmiş hissedebiliyor. Özellikle gençlerin eğitim, aile ve sosyal çevrede karşılaştığı engeller uzun vadede öfke, kaygı, umutsuzluk ve inanç kaybına yol açıyor.
Sun, “Bir genç kendini duyuramadığında, görülmediğinde ya da emeğinin boşa gittiğini hissettiğinde iç dünyasında derin bir kırılma başlar” diyerek durumun ciddiyetine işaret ediyor.
“Çaba ile Sonuç Arasındaki Bağ Koparsa Umut da Kopar”
Uzman Psikolog Sun, gençlerde motivasyon kaybının merkezinde “çabasının karşılığını alamama” algısının bulunduğunu söylüyor. Yıllarca dirsek çürütüp mezun olduğu alanda iş bulamayan, ekonomik sıkıntılar nedeniyle temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlanan bir gencin geleceğe güvenle bakmasının güç olduğunu belirtiyor.
Sun, “Bir genç bitiş çizgisine ulaşamayacağına inanırsa koşmayı bırakır. Geleceğini göremeyen bir zihnin bugünü kurma gücü de kalmaz” sözleriyle sürecin duygusal yıpratıcılığını ifade ediyor.
Umutsuzluk Suç Eğilimini Artırabilir mi?
Her umutsuz gencin suça yönelmediğini özellikle vurgulayan Sun, yine de duygusal boşluk ve engellenmişliğin bazı gençlerde riskli davranışları tetikleyebildiğini belirtiyor. Kendini değersiz hisseden ya da toplumsal yapıda yer bulamadığına inanan gençlerin, öfkelerini ya kendine ya da dışarıya yönelttiğini aktarıyor. Bu durum zaman zaman madde kullanımı, içe kapanma, saldırganlık ya da yasa dışı davranışlara yönelme şeklinde karşımıza çıkabiliyor.
Sun, “Gazete sayfalarına yansıyan pek çok üzücü olayın arka planında aslında duyulmadığını hisseden gençlerin çığlığı var” diye konuşuyor.
"Çözüm Gençleri Dinlemekten ve Desteklemekten Geçiyor"
Uzman Psikolog Sadık Sun, gençlerin bu duygusal çıkmazdan kurtulmasının mümkün olduğunu, ancak bunun samimi ve bütüncül adımlarla gerçekleşebileceğini belirtiyor. Eğitim sisteminin destekleyici hâle gelmesi, gençlere ekonomik güvence sunan politikaların uygulanması, psikolojik destek hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve aile içi iletişimin güçlendirilmesi gerektiğini ifade ediyor. Ayrıca gençlerin nefes alabileceği sosyal alanların artırılmasının ve umut veren bir medya dilinin önemine dikkat çekiyor.
Sun, sözlerini şu cümleyle tamamlıyor:
“Gençlerin duygularını küçümsemek yerine onları gerçekten dinlemeliyiz. Çünkü duyulmadığını hisseden genç, önce kendine küser, sonra ülkesine… Bir ülkenin gençleri küserse, geleceği de küser.”
Kaynak: Diyarbakır Söz