YALANCININ YÜZÜ KIZARIR MI?..
Nerdeee!?.. Vaki mi bu zamanda yüzü kızaran birinin görülmüşlüğü!.. Değil.. Ki rastlamadım.. Bilakis, muteber kılar hal aldı, yüzsüzler!.. At yalanı, yık muhalifinin dünyasını?.. Nasıl olsa, peşi sıra koşan çok.. Eee ne demiştik, dünkü köşe yazımızda!.. Eğitim maneviyattan yoksunsa, hal-i perişanlık kaçınılmazdır!…
***
Ne demişler; yalanla bir yere kadar.. Bu vecize söz bile, artık tam teşekküllü ikmale gelmiyor.. Yanıltıyor, kündeye getiriyor.. Çağ, sosyal medya, hizipleşme, sen-ben üstünlüğü yalana vahşi bir caziye kılıyor.. Bizdense ver peşine, yalan olsa dahi, ideolojisi vaki ise!!.. O yalanı, durduran olamaz..
***
İşte LGS’yle alakalı, kızıl-kıyamet koparan, yalanın peşine düşme halimiz!.. Önce yalanı üfleyene bakalım, kim bu?!.. Garip, kelli-felli bir milletvekili.. İktidar muhalifi.. İmam Hatip karşıtı bir zevat.. Önceki gün, topyekün aynı membanın üretici zihinlerinin buluşmasıyla yalan bombardımanında bulundu. Peşi sıra üfürükçüler de takılınca, arsızlar furyası oluştu!..
***
Gel de çık işin içinden.. Dedikleri ne?.. Bursa’da bir İmam Hatip Ortaokulunda öğrenim gören 36 öğrenci, LGS sınavında sıfır yanlış çekmişler!.. Hepsi, 500 tam puan almış.. burda bir hile, hurda var?.. İktidar İmam Hatipler’e imtiyaz geçiyor diye!.. İş öylesine noktaya taşındı ki; milli mesele, bekaa şeridine taşındı?!
***
Peki, gerçek mi, üfürdüklerinin!.. Ya da, zerre-i miskal da olsa, bir hakikat yönü var mı, dile getirdikleri, 36 öğrencinin bir İmam Hatip Ortaokulunda, sıfır yanlış çekmeleri?!.. Maalesef!.. Hakikat o ki, bırakın dile getirdiklerinin bir kelimesi, bir harfi bile doğru değil.. Ama kızaran yüz olmadığı için, yalanın peşinde koşanlar hala da eksilmiyor?!
***
Oysa ki, adı zikredilen okuldan bırakın 36 öğrenci, tek bir öğrenci, tam puan almış değil.. Kaldı ki, koca Bursa’nın il ve ilçe genelinde, tam puan alan öğrenci sayısı sadece ve sadece 20’den ibaret.. Ve bunların hepsi, farklı okularda eğitim-öğretim görmüş çocuklar!.. Özel ve Devlet okulları.? Karma?..
***
Peki, “yalancının mumu yatsıya kadar yanar” sözüyle yol alsak bile!.. Atılan yalanın ne yazık ki, hala da etkisi, geçmiş değil.. Doğru bilgilerin bilinip, yayılmasına bir özen gösterilmiş mi?.. Yok.. Vaziyet, İmam Hatip okullarına karşıtlı noktasında, kampanyaya dönüştü.. Ağzını açan, İmam Hatip diyor..
***
Bu arıza zihnin bir de, mevzuyla alakalı Milli Eğitim Bakanı Tekin’in üslubu ve ağzından dökülen, sözcüklere gösterilen, şirretlik?.. Vay ki vay, bir bakana yakışır mı diye söylenip duruyorlar?!.. Aynayı kendi yüzlerine tutma gibi dertleri olmayanlar, söylüyor?..
***
Bakan Yusuf Tekin ne demiş?.. “Geri zekalıya anlatır gibi anlatıyoruz..” İşte bu ifade üzerinde, yürütülen fecaat bir kampanya!.. Bu nasıl bir nezaketsizlik, saygısızlık, ayıp değil mi, bir bakana yakışır mı?.. Doğrusu, mevzuya mütali olmayan için, söz ağır, tepki uyandırıcı!.
***
Ama bu hiddetlenmenin bir de gerekçesi ve öncesi var!.. O da, Bursa’daki üfürme.. O yalancı Milletvekili.. Ve onun peşinde koşan yüzü kızarmayanlar!.. Pervasızca, ahlaksızca, saygısızca, nezaketsizliğin dibine vurarak, savurduklarına ne denilmeli?!
***
En önemlisi de, din ve inanç üzerinden, İmam Hatip Okullarına, uzattıkları o pespaye dilleri var ya?.. Der demez insanı çileden çıkarmaz mı?.. Hele bir de işin içerisine, soru hırsızlığı katılınca.. Bunların hiç mi, geri zekalı tutumda, etkisi ve payı yok mu?!.. Var hem de çok var.. Lakin niyet, salih değil, hasımlık üretici!..
***
Tabi LGS sınavında kafa karıştıran hadiseler zinciriyle alakalı 29 kişi hakkında açılan soruşturmanın da var olduğu gerçeğini, görmek lazım!.. Her şey öyle bir masumiyet içermiyor?!.. Kaldı ki, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in misyon noktasında hiç de tekin olmadığını buradan da ifade etmek isterim!..
***
Dün buradan, bir grup eğitimciyle yaptığım sohbeti aktarmıştım!.. Milli Eğitim sistemi arıza-i durumu körükleyen, baş müsebbip!.. Çünkü maneviyatı yok sayan, maddiyatı önemseyen bir eğitim sisteminin ruhunda insani merkeziyet olmaz!.. İşte bundan dolayıdır ki, bu hayat yaşanılmaz olmuş!..
***
BU İKİLEMDEN NASIL KURTULACAĞIZ!?..
Kurtuluş reçetesi basit!. Şu sinsi ve vahşi hizipçilikten arınmamız gerekir.. Sen-ben üstünlük kavgasını bırakmamız lazım?.. Seninki tu kaka, benimki baş taçı kamplaşmasını körükleyen, ruhsal dengesizliği terk etmemiz şart! Tek çözüm bu!
***
Şöyle son dönemlerdeki davalara bakalım!.. Bir dava, yargıya intikal ettiğinde, hemen söylenmeye başlıyoruz!.. Özellikle de kısm-i olarak siyasi bir ayağı var ise.. Cımburlop!.. Bir Belediye, ya da başkan veyahut, önemli bir zat, şirket, marka dahi olsa!..
***
Tahkikat, soruşturma, ciddi bir suç teşkil edicilik var mı, yok mu, hakikat oranı nedir, gözetilmeden, hücuma geçiliyor!.. Öyle ki yargı daha durumun iddianamesini bile, hazırlamamışken, saldırı moduna geçilerek, işin önüne, arkasına bakmadan; ya kutsuyoruz, ya da yeriyoruz..
***
İki yönlü bir, operasyonel saldırı icra ediliyor!.. Tabi, ağızlara pelesenk edilen kimi isimler üzerinden ferasetsiz şekilde, zehir akıcı bir halde, içlerindekini boca ediyorlar.. Vakıayla alakalı, alakasız, yalanın, dolanın bini bir para misali, döktür de döktür, zehrini!..
***
Üretilen karşı tez ise basit!.. Niye şu adamın, niye bu şirketin, yok markanın hakkında o kadar şikayet var!.. Niye savcılık soruşturma açmıyor, dosyaları hasır altı ediyor, onlar şuna-buna yakın oldukları için mi?!.. Tabi bir de atılan o muhteşem slogan var; adalet nerdeeee?
***
Aslında, resmi büyüttüğünüzde!.. Der demez, şu fikri beyanı ikmale getiriyorsunuz.. “Sen onu suçluyorsun da, bak seninkiler de, batakhanelerde geziniyorlar?”. Yani özetle, al birini vur ötekine!.. Tencere, dibin kara misali! Lakin işin sonunda, harap edilen biz millet oluyoruz!
***
Çünkü kızaran yüz kalmayınca, söylem ve eylemler farklılaşıyor.. İş öylesine bir hale geldi ki; hırsıza hırsız diyemez olundu.. Deseniz!.. Gelen tepki.. “Sana ne kardeşim.. Çalarsa çalsın, benim başkanım.. Kimse benim hırsızıma pardon başkanıma dokunamaz, dokunamazsınız..”
***
En cüretkar kesilen de!.. Kraldan çok kralcı olanlar.. Başkanları!.. Yani hırsızlık yapan, suç üstü olan.. O bile “ben çaldım, ben rüşvet aldım, soydum” dese de!.. Kralcı kesilen çıkıp diyor ki; “yok yok, yalan, benim başkanım öyle yapmaz, yapmadı?”
***
Toplumsal bu mevzilemeye kim ne der bilmem?.. Ama vahim, korkunç, dehşetli bir sağlık sorunu!.. Bu ruh hali, ülkenin, milletin ve yarınların önünde, en büyük hendek ve engel.. İvedi bir şekilde, manevi üstünlüğün ve hayanın medeni kültürünü, yeşertmeliyiz!.. Aksi takdirde; onu da siz deyin!..
***
GÜNÜN SÖZÜ
Geleceği aydınlık görmek ve yaratmak istiyorsan, bugünkü karanlığa bakman gerek!…
***
HAYIRLI CUMALAR