Çalıştayın açılış konuşmasını yapan Milli Eğitim Müdürü İsmail Çetin, akıllı telefonları hayatımıza girmesiyle birlikte insanların iletişim bombardımanına uğramaya başladığını söyledi. Medyanın daha geniş kitlelere hitap etmeye başlamasıyla birlikte insanların ne söyleyeceğine dikkat etmek zorunda olduğunu belirten Çetin, yazılı ve görsel medyaya sosyal medyanın da eklenmesiyle birlikte haberlerin gerçekçiliğinin de sorgulanmaya başladığını söyledi.
Kırıkkale Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ekrem Yıldız ise insanların son dönemde medyanın esiri olma riski ile yaşadığına dikkat çekti. Yıldız, "Medya okur-yazarlığı çok önemli bir konu. Medyanın esiri olma riski ile yaşıyoruz. Çıkara dayalı bir ortam oluşmuş. Yaşadığımız dünyada bilinçli yada bilinçsiz çare içinde bir şeyler üretmeye başlıyoruz. RTÜK hayati anlamda çalışmalar yapıyor. Çocuklar bile bu bombardıman altında. Çocuklar artık ya tablet, ya akılı telefon istiyor" dedi.
Vali Ali Kolat da medya okur-yazarlığının hayati önem taşıyan bir konu olduğunu ifade etti. Kolat, "İyi niyetli samimi olanlar bu ortamı imkanları iyi şekilde kullanıyor şer odaklar ise kendi amaçları doğrultusunda kullanıyor. Onun için çocuklar, aileler çevremiz toplumumuz tehdit altında. Bunun için bu çalışmalar çok önemli" dedi.
RTÜK Başkanı Prof. Dr. İlhan Yerlikaya ise çocukların kitle iletişim araçlarıyla yalnız bırakılmaması gerektiğine vurgu yaparak, şunları söyledi:
"2006 yılında RTÜK tarafından medya okur-yazarlığı başladı ve bu konuda iyi mesafeler aldık. Teknoloji ne kadar iyi olursa olsun olumsuz yönleri de oluyor. Bizim yaptığımız araştırmalarda çocuklar 4 saat televizyon izliyor, bu sıkıntılı bir durum. Ailelere de buradan söyleyelim iletişim araçları bir dadı değildir. Çocuklar internete bakıyor ama ailesi ne yaptığını bilmiyor. Bu çocuğun sokakta ne yaptığını bilmemek gibi. Medya ihtiyacı kadar kullanılmalı. Bu konuyla bütün toplum ilgilenmeli. Yasalar çerçevesinde biz gördüğümüz olumsuzlukları önlüyoruz. Denetimler bazen zor oluyor. Alan çok geniş bir alan. İnternet ortamında denetim daha da zor oluyor. Bize gelen şikayetleri yayıncılara ulaştırıyoruz. Bu şekilde içeriklerini düzenliyorlar. Bunlar olumlu gelişmeler. Televizyon izlemede dünya ikincisiyiz. Yılda 900 saat okulda olan bir çocuk 1200 saat televizyon karşısında olmuyor. Televizyon ve kitle iletişim araçları dadı değildir. Televizyon şöyle bir avantaj var; ailenin yanında çocuk olumsuz bir şey izliyorsa bunu aile önleyebiliyor ama internet ortamında bu kolay olmuyor."
Kaynak: DHA