Diyarbakır'da Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturması kapsamında yakalanan ve hakkında dava açılan sanık "Hamza" kod adlı H.D, polisin gerçekleştirdiği "huzur" operasyonları bilgisinin kendilerine önceden geldiğini ve yakalanmamak için tedbir aldıklarını anlattı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca, FETÖ bünyesinde yaklaşık 21 yıl boyunca eğitim danışmanlığı yapan, "gaybubet evi" olarak adlandırılan hücre evlerine düzenlenen operasyonda yakalanan tutuksuz şüpheli H.D. hakkında "silahlı terör örgütü kurma ve yönetme" ve "resmi evrakta sahtecilik" suçlarından 27 yıl 6 aya kadar hapis cezası istemiyle hazırlanan iddianame 11. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
Pişmanlıktan yararlandı
H.D, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanarak örgütün yapılanması ve örgüt üyeleri hakkında bilgi verdi.
İddianamede, FETÖ/PDY'nin terminolojisi, örgütün yapısı ve işleyişi, hiyerarşisi, kamu personeli ile öğrencilerin örgüte kazandırılması yöntemleri, örgütün mali yapılanması, gelir kaynakları ve kripto haberleşme programlarına ilişkin bilgiler de yer aldı.
H.D, iddianameye yansıyan ifadesinde, 2013'te geldiği Diyarbakır'da örgüte ait 70 öğrenci evinin olduğunu, 15 Temmuz'dan sonra bu sayının 40'a indiğini şu an ise tahmini 5 öğrenci evi, 2-3 de "gaybubet evi" bulunduğunu iddia etti.
"Gizlenmemiz için mesajlar geliyordu"
H.D, polisin yaptığı "huzur" operasyonları bilgisinin kendilerine önceden geldiğini ve yakalanmamak için tedbir aldıklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Bir program üzerinden genellikle gizlenmemiz için mesajlar geliyordu. Bir güvenlik birimine yakalandığımız zaman önlem olarak kullandığımız program telefonu fabrika ayarlarına geri getiriyordu. Program bilgi arşivleme amaçlı da kullanılıyordu. Bu program sayesinde telefonlarında bulunan tüm bilgileri kaydedip saklayabiliyorduk. Programın içinde 11-12 şu an isimlerini hatırlamadığım, örgüt içinde yer alan kişilerin kimlik numarası yer alıyordu. Ayrıca program içerisinde yapmış oldukları örgüt toplantılarının notları da bulunuyordu. Önlem olarak il dışına seyahate gidileceği zaman telefon flaşa kopyalanıyor, varılan yerde flaştaki bilgileri tekrar telefona yükleniyordu. Genelde 'mahrem yapı' bu tekniği kullanıyordu."
İddianamede, H.D'nin 21 yılı aşkın süre ülkenin tamamında ve yurt dışında örgüt içerisinde, yıllara göre görev ve sorumluluğu artacak şekilde olmak üzere 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimine kadar faaliyet yürüttüğü bildirildi.
15 Temmuz'dan sonra başlayan FETÖ soruşturmaları kapsamında H.D'nin "firari" duruma geçtiği, faaliyetlerini, örgütün "gaybubet evi" olarak adlandırdığı örgüt evinde yaptığı belirtilen iddianamede, bölge imamlarından Diyarbakır ile ilgili örgütsel talimatları alarak uyguladığı kaydedildi.
İddianamede, şu değerlendirmede bulunuldu:
"Sanık örgüt üyelerini yakalanmamak ve faaliyetlerinin devam etmesi adına 'gaybubet' evlerine yerleştirmiştir. Gizli haberleşme programları ile iletişim sağlamak ve yakalanmamak için tedbir almıştır. Diyarbakır'da görev yaptığı dönemde örgüt evleri kendisine bağlı olmuş, bu evlerin ihtiyaçlarından bizzat sorumlu olmuştur. Şüphelinin örgütsel eylem ve faaliyetleri 'etkin pişmanlık' hükümlerinden faydalanma amacıyla verdiği ifadeleriyle de örtüşmüş, örgüt yöneticisi olarak faaliyet yürüttüğüne kanaat getirilmiştir. Yakalanmamak için başkasına ait kimlik bilgilerinin yer aldığı sürücü belgesini düzenleyip taşıyarak, 'resmi evrakta sahtecilik' suçunu işlediği tespit edilmiştir."
İstenilen ceza
İddianamede, tutuksuz sanık H.D. hakkında "silahlı terör örgütü kurma ve yönetme" ve "resmi evrakta sahtecilik" suçlarından 17 yıldan 27 yıl 6 aya kadar hapis cezası istenerek, mahkumiyeti halinde TCK'nin 53/1 maddesinde görülen hak yoksunluklarına hükmedilmesi talep edildi.
Kaynak: Diyarbakır Söz