Yargıtay, 15 yaşından küçük çocukları terör örgütüne eleman olarak temin etmeyi, devletin egemenliği altındaki topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya yönelik eylem kapsamında değerlendirerek, bu suçu işleyenlere ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesi gerektiğine hükmetti.
Muş'un Malazgirt ilçesinde Nevzat G. ve Tahsin D, 15 yaşından küçük bir çocuğu dağa götürdükleri iddiasıyla gözaltına alındı.
Yerel mahkeme, sanıkların olay tarihinde 13 yaşında olduğu belirtilen çocuğu, terör örgütü PKK'ya eleman temini amacıyla dağa götürmelerini, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 302. maddesinde düzenlenen devletin egemenliği altındaki topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya yönelik eylem kapsamında değerlendirerek, sanıklara ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi.
Kararın temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay 16. Ceza Dairesine geldi. Daire, dosyaya yönelik incelemesinde atılı suç ve öngörülen cezaya ilişkin önemli tespitlerde bulundu.
Dairenin kararında, sanıkların mensubu olduğu terör örgütü PKK/KCK'nın ülke topraklarından bir kısmını devlet hakimiyetinden ayırıp, bu bölgede bağımsız ayrı bir devlet kurmak şeklindeki amacına yönelik vahamet arz eden eylemler gerçekleştirmesi halinde 5237 sayılı TCK'nın 302. maddesinde tanımlanan suçun oluşacağı belirtildi.
Dosya kapsamındaki delillere göre, sanıkların eylem ve faaliyetleri bakımından silahlı terör örgütünün üyesi olduklarında kuşku bulunmadığı aktarılan kararda, suç tarihinde nüfus kaydına göre 13 yaşındaki mağdur D.K'nın, örgüt üyesi olarak istihdam edilmek üzere örgütün kırsal alanındaki kamplarına hukuka aykırı şekilde veya zorla götürülmesinin amaç suçu gerçekleştirmeye elverişli araç suç olup olmadığının tartışılması gerektiği ifade edildi.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunca kabul edilen Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'nin 17, 29 ve 30. madde hükümlerinin TBMM'ce onaylanarak, iç düzenleme haline dönüştüğü anlatılan kararda, sözleşmeyle çocukların temel yaşam hakkının sağlanması, her türlü müdahale, saldırılara ve sömürüye karşı korunması, özellikle 15 yaşından küçük çocukların çatışmalara doğrudan katılmasının engellenmesi için devletlere pozitif yükümlülükler yüklendiği vurgulandı.
- 15 yaş kriteri
Kararda, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 10. maddesi gereğince ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyete sahip olduğuna değinilerek, 15 yaşını bitiren çocuğun kendi isteği, velisinin rızası ve mahkeme kararıyla ergin kılınabileceği, buna göre, medeni hukukta ergin kılınmak için 15 yaşın bitirilmesinin kriter alındığı vurgulandı.
Ceza hukukunda ise kişinin şahsına sıkı sıkıya bağlı haklar yönünden rıza açıklamada 15 yaşın esas alındığı belirtilen kararda, hürriyeti tahdit suçunda ilgilinin rızasının hukuki değer ifade edebilmesi için rızanın üzerinde tasarruf edebileceği bir hakka ilişkin olması, kişinin olayları algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin gelişmiş olmasının yanında, 15 yaşını bitirmiş bulunması ve fiilden önce, en azından fiilin işlendiği sırada rızayı açıklaması gerektiği kaydedildi.
Aksi takdirde geçerli bir rızanın varlığından söz edilemeyeceği aktarılan kararda, "Bu durumda 15 yaşını bitirmeyen kişinin cebir, şiddet, tehdit ya da hile kullanmaksızın hukuka aykırı şekilde hürriyetinin sınırlanması halinde hürriyeti tahdit suçunun basit şekli oluşacaktır. Rıza hukuki değer ifade etmeyecektir." denildi.
Kararda, 15 yaşından küçük çocukları terör örgütüne göndermenin, devletin egemenliği altındaki topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya yönelik eylemi gerçekleştirmeye elverişli olup olmadığına yönelik değerlendirmede ise şu tespitte bulunuldu:
"Kusurluluk yeteneği tam olarak gelişmemiş, medeni hukuk bakımından ergin olarak kabul edilmediğinden fiil ehliyeti bulunmayan çocukların, silahlı terör örgütlerinin emrine verilip, savaşçı olarak yetiştirilmeleri, örgütün amaçları doğrultusunda silahlı çatışmalara sürülerek gerek kendileri için gerekse başka şahıslar bakımından tehlikeli, suç makinesi haline dönüştürülmeleri, amaç suçu işlemeye elverişli kabul edilebileceğinden mahkemenin kabulünde isabetsizlik yoktur."
Anadolu Lisesi 11. sınıf öğrencisi olan mağdurun yaşının tespitinin, suçun vasıflandırılması açısından önem taşıdığının altı çizilen kararda, mağdurun doğum kayıtları incelenip, Adli Tıp Kurumuna sevk edilerek suç tarihindeki kemik yaşı belirlendikten sonra, 15 yaşından küçük ise bu kriterlere göre karar verilmesi gerektiği kaydedildi.
Kararda, mağdurun 15 yaşından büyük olması durumunda ise velisinin şikayetçi olmaması nedeniyle kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunun oluşmayacağı ve sanıkların TCK’nın 314/2. maddesinde düzenlenen silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan cezalandırılmalarının gerekeceği anlatıldı.
Kaynak: Diyarbakır Söz