Konya Ovasında yer altı su kaynaklarında kuraklık alarmı

Türkiye’nin tahıl ambarı olarak bilinen Konya Ovası, yer altı su kaynaklarında kuraklık ile karşı karşıya. Bölgedeki havza genelinde yeraltı suyu 50 metre azalırken, bazı bölgelerde ise 400 metreye kadar açılan kuyulardan su çıkmadığı raporlandı. Kayıtlı 40 bin kuyunun 3 katı fazlası kayıt dışı su kuyusu olduğunu belirten uzmanlar, yeraltı suyuna dayalı tarımsal sulamanın çok sürdürülebilir olmadığının uyarısını yaptı.

Konya Ovasında yer altı su kaynaklarında kuraklık alarmı

Türkiye’nin tahıl ambarı olarak bilinen Konya Ovası, yer altı su kaynaklarında kuraklık ile karşı karşıya. Bölgedeki havza genelinde yeraltı suyu 50 metre azalırken, bazı bölgelerde ise 400 metreye kadar açılan kuyulardan su çıkmadığı raporlandı. Kayıtlı 40 bin kuyunun 3 katı fazlası kayıt dışı su kuyusu olduğunu belirten uzmanlar, yeraltı suyuna dayalı tarımsal sulamanın çok sürdürülebilir olmadığının uyarısını yaptı.

Yüz ölçümünün yüzde 67’si tarım arazisi olarak kullanılan Konya’da 2022 yılı sulama sezonunda, 2 milyon 300 bin 140 dekar tarım arazisi sulandı. Arazilerde sulama yapılan kayıtlı kuyu sayısı 40 bin civarındayken, bu rakamların 3 katı kadar ise kayıt dışı sulama kuyusu bulunuyor. Kayıt dışı kullanılan kuyuların takibi yapılamaması ve vahşi sulama sonrası yer altı su kaynaklarında 50 metreye kadar çekilme meydana geldi. Ovanın Kuzey bölgesinde ise 400 metreye kadar açılan kuyulardan su çıkmadığı kayıtlara geçti.

“Yer altı seviyesinin düşümü giderek artan bir seyir izliyor”

Konya’da 1960’lı yıllardan itibaren yeraltı su kaynaklarının kullanılmaya başlandığını belirten Konya Teknik Üniversitesi Obruk Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Fetullah Arık, “1960’lı yıllardan sonra yer altı su kaynaklarından yararlanma, özellikle ilk Çumra havzasında başlayan sulama daha sonra havzanın birçok yerinde yaygınlaşmıştır. Bu bölge içerisinde yüzey sulamalarının dışında çok yoğun bir şekilde yerel suyundan yararlanıyorlar. Devlet Su İşlerimizin ya da vatandaşların belgeli bir şekilde açmış olduğu kuyu var. Bu kuyu sayısı şu anda havzada yaklaşık 40 bin. 1960’lı yıllarda yüzeye yakın sular giderek düşmeye devam etti. İlk yıllarda santimetrelerle ölçülen yeraltı suyu değişimleri daha sonraki yıllarda yarım ile 1 metre seviyesinde özellikle 1980’li yıllardan sonra hissedilir derecede artmaya başladı. Yeraltı seviyesindeki düşümler, 2 binli yıllardan sonra bu metrelerle ifade edilmeye başlandı. 2015’ten sonra da birkaç metre olarak söylüyor. Yani yer altı seviyesinin düşümü giderek artan bir seyir izliyor” dedi.

“1960 yılından günümüze 50 metreden fazla bir yer altı su seviyesinde düşüm gerçekleşti”

Bahar döneminde yağışların ani yaşanması nedeniyle yer altı su kaynaklarına etkisi olmadığını belirten Prof. Dr. Arık, “Son birkaç yıl içerisinde özellikle 2020, 2021, 2022 kış dönemi yağışlarının oldukça az olduğu bahar döneminde de ani yağışların fazla olduğu bir dönem yaşadık. Bu süreç içerisinde yer altı sularındaki düşüm giderek arttı. Bölgedeki yapmış olduğumuz ve Devlet Su İşlerimizin yapmış olduğu ölçümlerde bazı kuyularda su seviyesi düşümlerinin dramatik bir şekilde 20 metrelerin üzerine çıktığını gördük. Havza genelinde değerlendirme yaptığımız zaman da bu ortalama 2 buçuk metreden fazla bir düşüş. 1960 yılından günümüze 50 metreden fazla bir yer altı su seviyesinde düşüm gerçekleşti. 1960’lı yıllarda yüzeyde bulunan su bugün havza genelinde 50 metre derinde ancak lokal olarak bazı noktalara baktığımız zaman yeraltı seviyesi çok daha derinlerde. Havza’nın özellikle kuzey bölgelerinde Yunak, Çeltik, Kulu ve Altınekin gibi bölgelerde bazı açılan kuyuların derinlikleri artık 400 metreleri bulmuş vaziyette. 400 metre kuyu açılmış olsa da suya rastlanamıyor. Bu da havza kenarından itibaren bütün havzanın suyunun artık çekilmeye başladığını net bir şekilde göstergesi. Bu nedenle bu bölge içerisinde yeraltı suyuna dayalı tarımsal sulamanın çok sürdürülebilir olduğunu öngöremiyoruz" şeklinde konuştu.

“Havza’nın birçok bölgesinde maalesef kaçak su kuyuları açılmaya devam ediyor”

Yılda 4 buçuk milyar metreküp suyun Konya Havzası’nda kullanıldığını belirten Prof. Dr. Arık, “Havzada çok su tüketen bitkilerin üretimi giderek yaygınlaşıyor. Bu alanların yaygınlaşması da var. Özellikle şeker pancarı, mısır, ayçiçeği, yemlik bitkiler, yonca ve silajlık mısır gibi bitkilerin bütün sezon boyunca sulanma zorunluluğu var. Yer altı suyuna ise talep giderek arttırıyor. Bölgedeki işte 40 bin civarındaki belgeli, ruhsatlı kuyunun yanı sıra bunun 3 katı kadar da kaçak kuyu varlığı söz konusu. Özellikle izin almadan açılan kuyularda ne kadar su tüketildiği ile ilgili kat’i veriler de yok. Havza içerisine baktığımız zaman yıllık ortalama 4 buçuk milyar metreküp bir su kullanımı var. Bu suyun 2 milyar metreküpü yüzey suyundan karşılanıyor. Bir o kadarı da yeraltı suyundan karşılanıyor. Ülkemizde en fazla yer altı suyundan yararlanan havza Konya Kapalı Havzası. Bu havza içerisine baktığımız zaman genel tüketimden yola çıktığımızda Devlet Su İşleri’nin kayıtlara aldığı kuyuların dışında çok ciddi bir su tüketimi olduğunu görebiliyoruz. Halen şu anda bile Havza’nın birçok bölgesinde maalesef kaçak kuyuları açılmaya devam ediyor. Kaçak kuyuların açılması su kullanım kontrolü zorlaştırdığı gibi aynı zamanda niteliksiz su seviyelerinin, nitelikli su seviyelerine karışması gibi bir tehlike de arz ediyor” ifadelerini kullandı.

“Ürünleri tamamen kaldıralım gibi bir radikal bir çözüm önermemiz mümkün değil”

Sulama alanında kullanılan malzemelerin teknolojiye uygun hale getirmenin su tasarrufunda fayda sağlayacağını aktaran Arık, “Bu havza içerisinde bu ürünleri tamamen kaldıralım gibi bir radikal bir çözüm önermemiz mümkün değil. Ancak burada şunu söylemek gerekiyor. Havza içerisindeki bizim en önemli varlığımız, yeraltı suyumuz olduğuna göre yeraltı suyumuzu da dengeli tasarruflu kullanmak adına hem sulama sistemlerinin modern hale getirilmesi hem de tarımsal üretimde daha az su tüketen bitkilere doğru adım adım dönüştürülmesi çok daha uygun olacaktır” diye konuştu.


Kaynak: İHA