Diyarbakır’da 6 nüfuslu bir ailede dünyaya gelen Mizgin Köse, herkes gibi normal bir çocukluk geçirdi. İlkokul zamanına kadar herhangi bir sorunla karşılaşmayan Köse, hayatının şokunu 10 yaşında okuldaki öğretmeninden gördüğü şiddetle yaşadı. Öğretmeninin tahtaya kaldırdığı Mizgin, yazılanları okuyamayınca, iddiasına göre hocası tarafından topuklu ayakkabı ile kafasına vurularak şiddete maruz kalıp hafıza kaybı yaşadı. Bu saatten sonra okula gitmeyen Köse, öğretmenlerden de korkar hale geldi.
Okulu bıraktıktan sonra bir süre evde oturan Mizgin, daha sonra çalışmaya karar verdi. Küçük yaşlardan beri farklı işlerde çalışan Mizgin, ailesine yük olmamak için çok sevdiği okuldan uzaklaşmak pahasına ömrünü çalışmaya verdi. Birçok farklı işte çalışan Mizgin için kötü günler yaklaşmaya başladı. İlk zamanlarda hafif baş ağrısı, halsizlik, sürekli uyuma isteği, insanlardan uzak durma ve tek başına kalmayla kendisini gösteren hastalığı, 21 yaşına geldiğinde şiddetli baş ağrısı ve hafıza kaybına dönüştü.
Hastalığını 20 gün ailesinden gizledi
Yoğun baş ağrısı şikayetini ailesine anlatan Mizgin, ilk başlarda bu durumu pek önemsemedi. Bir süre sonra artık dayanılamaz hale gelen baş ağrısının nedenini öğrenmek için tek başına hastaneye giden Mizgin, çektirdiği MR’ın ardından evine döndü. Şiddetli baş ağrısıyla bir hafta sonucunun çıkmasını bekleyen Köse, yine tek başına gittiği hastaneden aldığı MR sonucunu doktora gösterince hayatının ikinci şokunu yaşadı. Beyninde tümör olduğunu öğrenen Mizgin için artık her şey yeniden başladı. Eve gittiğinde beynin tümör olduğunu ailesine söylemeyen Mizgin, bir süre sonra konuşamama, hafıza kaybı, duyu yetilerini kaybetme ve yürüyememeye başladı. Ailesinin, apar topar hastaneye kaldırdığı kızlarının beyninde tümör olduğunu öğrenince dünyaları başlarına yıkıldı.
10 saatlik ameliyatla yeniden doğdu
15 Temmuz 2017’de Beyin Cerrahı Tevfik Yılmaz tarafından ameliyata alınan Mizgin, 10 saatlik operasyonun ardından yoğun bakıma kaldırıldı. Ailesinin umutla bekleyişi, kızlarının hayat sevinci ile birleşince Mizgin, 10 gün kaldığı yoğun bakım ünitesinden normal odaya alındı. Burada da bir süre bekletilen Mizgin Köse, daha sonra tedavisine evde devam edilmesi şartıyla taburcu edildi. Kemoterapi gördüğü dönemlerde saçları dökülen, buna bile aldırış etmeyen genç kız, 1 yıllık tedavi sürecinin ardından kanseri tamamen yenerek, yeni bir hayata yelken açtı. Mizgin şimdi de Kelebeklerin Rüyası Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğinde gönüllü ablalık yaparak, kendisi gibi hastalara umut aşılamaya başladı.
Öğretmeni kafasına topuklu ayakkabı ile vurmuş
Yaşadıklarıyla ilgili İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine açıklamalarda bulunan Mizgin Köse, 1 sene önce kansere yakalandığını, şu anda 22 yaşında olduğunu ve iyileşme sürecine girdiğini söyledi. Hayatının 10 yaşında değiştiğini belirten Mizgin Köse, "10 yaşındaydım, okula gidiyordum. Öğretmenim beni tahtaya kaldırdı, yazdığı yazıyı okuyamadığım için bana şiddet uyguladı, topuklu ayakkabı ile kafama vurdu. Çok kötü oldum, hafızamı kaybettim. Bu olayın ardından okulu bıraktım ve hiçbir şekilde öğretmenleri sevmemeye başladım, hayatıma neden oldu. Bu olayın ardından bir süre sonra artık evde kalamadım ve çalışmaya başladım. Çocuk baktım, aileme bakmak için farklı işlerde çalıştım” dedi.
Hastalığı elden ayaktan düşürdü
İlk zamanlarda hastalığıyla ilgili herhangi bir belirtinin olmadığını kaydeden genç kız, şunları söyledi:
"Başlarda sadece halsizlik, yorgunluk, sürekli uyumak isteği, insanlardan uzak durmak istiyordum. Zaten işimi bıraktıktan sonra hastalığım başladı. 21 yaşıma bastım, şiddetli baş ağrısı başladı. Gece gündüz uyuyamıyordum. Bir gün sabah kalkıp hastaneye gittim, doktorla görüştükten sonra MR çektirdim. Bir hafta geçtikten sonra MR sonucum çıktı. MR sonucuna da tek başıma gittim ve doktor bana, beynimde tümör olduğunu söyledi ve bir an önce ameliyat olmam gerektiğini bildirdi. Bundan sonra eve gittim, hastalığımı aileme söylemedim sadece doktorun kafamda bir şey olduğunu söylediğini aileme söyledim üzülmesinler diye. Ailem benim için çok önemli. Onlar olmasaydı ben şu an hayatta olamazdım. Bir süre sonra baygınlıklar başladı, hafıza kaybı oluştu, yürüyememeye başladım, konuşamaz duruma geldim ve hayatla mücadelem burada başladı. Aradan 20 gün geçtikten sonra ailem hastalığımı öğrendi. Doktor bir an önce ameliyat olmam gerektiğini tekrar etti, ameliyat olmazsam felç geçirme riskimin arttığını kaydetti.”
"Ailem yaşama kaynağım oldu”
Geçtiğimiz yıl 15 Temmuz’da da 10 saatlik bir ameliyat geçirdiğini vurgulayan Mizgin Köse, "Ameliyatın ardından yoğun bakıma kaldırıldım, daha sonra normal odaya alındım. Şu an ayaktaysam, doktorum Tevfik Yılmaz sayesinde ayaktayım. Annem, babam, kardeşlerim, 3 tane çok tatlı yeğenim var, biraz da onlar sayesinde ayakta kaldım. Hastalığım boyunca sinirlenmedim, stres yapmadım, gezdim, dolaştım ailem bu süreçte beni hiç yalnız bırakmadı. En ufak bir sözde bile mutlu oluyordum. Hiçbir şekilde kendimi üzmüyordum. Bu hayata yeniden doğdum diyorum kendime, ben daha önce hiç yaşamamışım, bu hastalık başıma geldikten sonra ve atlattıktan sonra hayatı yaşamaya başladım" şeklinde konuştu.
Gönüllü ablalıkla hastalara umut dağıtacak
İyileşme sürecine girdiğini ve tedavisinin devam ettiğini dile getiren Mizgin Köse, konuşmasını şöyle tamamladı:
"İyileşme sürecimde tekrar MR çektirdim ve doktoruma gönderdim. Beynimde et parçası bulunuyor ama önemli bir durum söz konusu değilmiş. Yüzde 50 tekrarlama riski var ama onu da atlatabilirim. Bu hastalıkla mücadele edenlere çağrım mutlu olsunlar, ayakta dursunlar, hiçbir şekilde kendilerini üzmesinler, çünkü bu hayat üzülmeye değmiyor. Hastalığımın ardından bu hastalığı veya başka hastalıkların pençesinde bulunan hastalarla daha fazla vakit geçirmeye çalışacağım. Şu an da Kelebeklerin Rüyası Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğinin gönüllü ablalığını yapıyorum. Bundan sonra elimden ne geliyorsa onlar için yapacağım. Ben yenmiş isem bu hastalığı, eğer benim anlatmama gerekiyorsa bütün dünyaya anlatırım, onlar da iyileşsinler onlar da bu hastalığı yensinler. Ben bir insana umut oluyorsam sonuna kadar onunla birlikte giderim. Onlar benim hayatımı bana geri verdiler, yeni bir hayata dönmüş oldum.”
Kaynak: Diyarbakır Söz