Diyarbakır’da her gün ortalama 8 bin civarında çağrıya cevap veren ve bunlardan yaklaşık 400’ünün vaka olarak değerlendirildiği 112 Acil Çağrı Merkezi’nin çalışanları, hayat kurtarmak için zamanla yarışırken, çoğu gereksiz ve asılsız yapılan ihbarlardan ise şikayetçi. Hayat kurtarmaya çalışırken bazen komik, bazen üzücü olaylara tanık olduklarını aktaran sağlık çalışanları, zamanın kendileri için çok önemli olduğunu vurguladı. Çalışanlar, 112 çağrı hattının gereksiz yere meşgul edilmesinin bazen hayatlara mal olabileceği uyarısında bulundu. Diyarbakır’da 63 istasyon ve yaklaşık 800 personelle hizmet veren Acil Sağlık Hizmetleri Başkanlığı Komuta Kontrol Merkezi çalışanları tanık oldukları ilginç anları anlattı.
KARDA MAHSUR KALAN KİŞİ KURTARMAK İÇİN 3 SAAT ÇABA SARF ETTİ
Merkezde görevli acil tıp teknisyeni Hacer Mutlu, Hani ilçesine bağlı bir köyde geçen yıl yaşadığı olayı anlattı. Mutlu, şöyle konuştu:
"Çağrı, hatsız telefon numarasından gelmişti. Genelde şebeke çekmediği durumlarda hatlarını çıkarıp bizi aradıkları zaman daha kolay ulaşabiliyorlar. Bir beyefendi aradı. Gece 01.00 sıralarındaydı. Yolda kaldığını, arabasının bozulduğunu ve kar yağışının çok fazla olduğunu belirtti. Ben de 'Size hemen jandarma, belediye ve sağlık ekiplerini yönlendiriyorum, araçtan çıkmayın' dedim. ‘Çok karanlık, korkuyorum. Sizden bir ricam var, eşimin numarasını vereceğim. Kendisini ararsanız köydeki arkadaşlarıma ve muhtara da bilgisi versin' dedi. Eşinin numarasını aldım. Eşini aradım, eşi de cevap verdi. Önce tepki gösterdi. 'Kimsin, bu saatte niye arıyorsun' diye sordu. Ben de eşinin aracının yolda kaldığını ve kar yağışından dolayı korktuğunu, endişelendiğini ve sizi aramamı istediğini söyledim. Köydeki arkadaşlarına bilgi verirseniz iyi olur. Ben de ambulans yönlendirdim. Hangimiz daha erken ulaşırsa iyi olur dedim. Bana kızıp, 'Gebersin orada istemiyorum. Ben ona o kadar bu saatte yola çıkma dedim. O yine çıktı' dedi. Ben de 'Sinirli olabilirsiniz ama şu an eşiniz zor durumda' dedim. O da ‘İnşallah ölür. Kurtlar yesin onu istemiyorum' dedi. Sonra mahsur kalan kişi tekrar aradı. Eşinin konuşmak istemediğini ve ona ekip yönlendirdiğimi söylemem üzerine 'Allah o kadını kahretsin hep aynı şeyi yapıyor. Onun yüzünden ben bu saatte yola çıktım. Beni sinirlendirdi’ dedi. Sonra ben tekrar kadını aradım. Kadına ‘siz şu an sinirli olabilirsiniz ama birlikte bir şey yapmak zorundayız. Eşinizin şu an hayati tehlikesi var’ dedim. 'Beni hiç ilgilendirmez, istediği şekilde siz yardımcı olun, ama ben yardımcı olmayacağım. Beni bir daha aramayın ben uyuyacağım ve rahatsız etmeyin beni' dedi. Sonra tekrar beyefendi aradı. Eşinin yine ilgilenmediğini ve gereken yerlere haber verildiğini ve kendisine ulaşılacağını söyledim. O da 'İnşallah ölürüm de o kadından kurtulurum, hayatımı zindan etti.' Yaklaşık 3 saat boyunca kendilerini barıştırmaya çalıştım. İşin sonunda barıştırdım onları, ekiplerimiz de ulaştı. Belediye ekipleri de ulaştı beyefendiyi sağ salim eşine teslim ettik. Tekrardan bizi arayıp bana bağlandılar, teşekkür ettiler, köye davet ettiler."
'BAYAN DEĞİL, İNEKTİR
İlginç vakalarla karşılaştıklarını belirten Mekiye Bilen ise 112 çağrı merkezini arayan kişiyle yaşadığı ilginç anısını şöyle anlattı:
"Çınar ilçesine bağlı bir köyünde doğum vakası çağrısı aldık. Arkadaşım bu konuda tecrübeli olmadığı için çağrıyı bana aktardı. Hasta yakınıyla görüştüm. Kaçıncı doğumunuz, suyu gelmiş mi? Bebeğin başı görünüyor mu? Bebek çıkıntıda mı? gibi sorular soruyorum. Hepsine 'Evet' diyor. Çok da heyecan yapıyor tabi. O esnada bir inek sesi gibi bir şey duydum. Değişik hayvan sesleri de geliyordu. 'Beyefendi, hasta kaçıncı doğumunu yapıyor, kadın daha önce doğum yaptı mı? dediğimde 'Yok yok bayan değil, inektir' diye yanıt verdi. Burası 112 dedim, biz insanlara danışmanlık yapıyoruz, inekse veterinere bilgi vermeniz gerekiyor dedim. Çok teşekkür ederim, heyecandan direk 112’yi aradım dedi."
'SADECE KIYAFETLERİM KALDI, ONLARI DA MI YAKAYIM'
4 yıldır acil tıp teknisyeni olarak görev yapan Sevinç Uzun, saat 03.00'te aldığı çağrıda köpek sesinin geldiğini ve uyamadığını, gelip köpeği susturmaları için talepte bulunulduğunu söyledi. Uzun, üşüdüğü için 112'yi arayan bir kişiyle yaptığı görüşmeyi şu sözlerle anlattı:
"Bir grup arkadaş karda yolda kalıp, üşüdükleri için bizi aradı. Yolda kaldıkların, çok üşüdüklerini söyleyip ambulans talebinde bulundular. Uzun bir mesafe olduğu için ambulansın onlara ulaşması çok uzun sürdü. Sürekli arayıp 'Donuyoruz, üşüyoruz' diyorlar. Ben de onları telkin etmeye çalıştım. Merek etmeyin ambulansımız ulaşmak üzere sakin olun. Siz ateşle ısınmaya devam edin üşümemeye çalışın dedim. Telefondaki çok sinirlenip, 'Üzerimde sadece kıyafetlerim kaldı. Onları da mı yakıp ısınayım ne yapayım' dedi..
‘SEVGİLİMİ ÇOK ÖZLEDİM KONFERANS YAPIN’
Komuta kontrol merkezi doktorlarından Davut Yıldız da, 112 acil servis çağrı merkezinin gereksiz yere aranmaması konusunda uyarıda bulundu. Sevgilisini çok özlediği için arayan bir kişi olduğunu söyleyen Yıldız, "Bir seferinde bir vatandaşımız hatsız bir numaradan arayıp sevgilisinin numarasını vermiş ve konferans talep etmişti. Arama yapamadığını ve görüşmek istediğini, onu çok özlediğini beyan etmişti. Tabi biz de bunu gerçekleştirmemiştik. 112’yi böyle durumlarla meşgul etmememiz gerekiyor. Bunu trajikomik olarak değerlendiriyorum. Yani bu nasıl akıllarına geliyor. Bunu nasıl düşünüp, tahlil edip böyle bir şeyin varlığından haberdar olduğunu bilmiyorum. Mesela buraya gelmeden önce burada konferans yapıldığını bilmiyordum. Yani hatsız bir numaradan arayıp sonra konferans talep edip, sevgilisiyle görüşmek fikri üstün bir aklın aklına gelebilecek bir şey" diye konuştu.
Kaynak: Diyarbakır Söz