Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, "Kur'an ile sünnet arasına mesafe koymak, 'Kur'an bize yeter.' diyerek sünnetin dindeki yerini hafife almak, Peygamberimizden bize ulaşan sahih bilgi hakkında şüphe uyandırmak, iyi niyetten uzak büyük bir vebaldir. Zira Kur’an’a iman eden Müslüman toplumların geleneği sünnet ile yoğrulmuş, İslam medeniyetinin temelleri Kur’an ve sünnet üzerine kurulmuştur." dedi.
Erbaş, Afyonkarahisar'daki tarihi İmaret Camisi'nde hutbe irat etti, cuma namazını kıldırdı.
Hutbede, sözün en güzelinin Allah’ın kitabı olduğunu dile getiren Erbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Rehberliğin en güzeli ise Hazreti Muhammed’in rehberliğidir. İnsanoğluna karşı çok merhametli olan Rabbimiz, onu dünya hayatında yalnız ve desteksiz bırakmamıştır. Kullarına doğru yolu göstermek üzere peygamberler göndermiş, hidayet rehberi kitaplar indirmiştir. İlk insan ve ilk peygamber Hazreti Adem ile başlayan peygamberlik vazifesi, hatemü’l-enbiya Muhammed Mustafa ile sona ermiştir. Hazreti Adem ile başlayan ilahi mesaj, Peygamberimize indirilen Kur’an-ı Kerim’le taçlanmıştır."
Kur’an-ı Kerim'in, Allah tarafından bütün insanlığa gönderilen son ilahi hitap olduğunu vurgulayan Erbaş, "Cenab-ı Hakk'ın sözü, kelamıdır. Okunması ibadet olan kitaptır. Hak ile batılı, doğru ile yanlışı, helal ile haramı birbirinden ayıran Furkan’dır. Ruha ve bedene şifa, ahlaki hastalıkları tedavi eden devadır. İnsana yaratılış gayesini hatırlatan zikirdir." ifadelerini kullandı.
- "Tek çaremiz Peygamberimizin sünnetine uymaktır"
Erbaş, sünnetin ise Hazreti Peygamber'in hayat tarzı, sözleri, fiilleri ve onayları olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Kur’an, bize imanı ve yalnızca Allah’a kul olmayı emretmiş, sünnet ise imanın hakikatlerini öğretmiştir. Kur’an, bize imanımızın gereği olan ibadetleri emretmiş; sünnet ise bu ibadetleri nasıl yapacağımızı göstermiştir. Kur’an, bize güzel ahlakı emretmiş, sünnet ise erdemli bir hayata model olmuştur. Peygamber Efendimiz alemlerin Rabbinden aldığı vahyi insanlara hem tebliğ etmiş hem de açıklamıştır. Onun güzide yaşantısı, Allah’ın rızasına uygun yaşayan iyi bir Müslüman olmak için önümüzdeki en güzel örnektir. Şu geçici dünyada ve kalıcı ahiret yurdunda huzura ermek istiyorsak, tek çaremiz Peygamberimizin sünnetine uymak, onun gibi yaşamaya, onun gibi düşünmeye ve onun gibi davranmaya çalışmaktır."
Kur’an'ın ifadesiyle Hazreti Peygamber'in asla heva ve hevesine göre konuşmadığını, vahye uyduğunu anlatan Erbaş, "Ashab-ı kiram onun mübarek sözlerini ve davranışlarını büyük dikkatle izlemiş ve derin bir hassasiyetle genç kuşaklara aktarmıştır." diye konuştu.
- "Yüce kitabımız Kur’an’a sımsıkı sarılalım"
Kur’an ve sünnetin ayrılmaz bir bütün olduğunun altını çizen Erbaş, şunları kaydetti:
"Kur’an ile sünnet arasına mesafe koymak, 'Kur’an bize yeter.' diyerek sünnetin dindeki yerini hafife almak, Peygamberimizden bize ulaşan sahih bilgi hakkında şüphe uyandırmak, iyi niyetten uzak büyük bir vebaldir. Zira Kur’an’a iman eden Müslüman toplumların geleneği sünnet ile yoğrulmuş, İslam medeniyetinin temelleri Kur’an ve sünnet üzerine kurulmuştur. Nitekim Peygamber Efendimiz, Veda Hutbesi’nde şöyle buyurmuştur; 'Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar, Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir'. O halde yüce kitabımız Kur’an’a sımsıkı sarılalım ve onun emri üzerine sevgili Peygamberimizin sünnetine uyalım. Dinimizi en doğru şekilde öğrenme ve yaşama konusunda Kur’an’ın rehberliğinden ve sünnetin izinden ayrılmayalım. Kur’an ve sünneti birbirinden ayırarak din istismarına kapı aralayanlara, şöhret ve çıkar devşirmeye çalışanlara karşı uyanık olalım."
Erbaş, sünneti bugünlere taşıyan hadis külliyatının güvenilir olmadığını iddia eden bir zihniyete asla itibar edilmemesi çağrısında bulunarak, "Sahih sünneti, Peygamberimize ait olmayan sözler ve hurafelerle istismar edenlere karşı da uyanık olalım. Allah’ın kitabı Kur’an ve Peygamberimizin nezih sünnetiyle hayatını şekillendiren evlatlar yetiştirmek için gayret sarf edelim." dedi.
Kaynak: Diyarbakır Söz