Hem PKK hem de FETÖ mağdur etti

22 yıl önce Batman’dan kaçarak Diyarbakır’a yerleşen Çetin ailesi hem PKK hem de FETÖ tarafından mağdur edildi.

Hem PKK hem de FETÖ mağdur etti

Terör örgütü PKK’nın eylemleri nedeniyle 22 yıl önce Batman’ı terk ederek Diyarbakır’a yerleşen Çetin ailesi, burada da Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tarafından mağdur edildiğini ve örgüt yüzünden bir aile bireyinin hayatını kaybettiği ileri sürdü.

Aile bireylerinden Selman Çetin, Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç’ın FETÖ bağlantıları nedeniyle tutuklandığı ve çok sayıda personelinin açığa alındığı Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne kalp rahatsızlığı nedeniyle götürdükleri ağabeylerinin, burada FETÖ’cü doktorlar tarafından kabul edilmediği gerekçesiyle hayatını kaybettiğini belirterek, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.

Hem PKK hem de FETÖ mağduru olduklarını iddia eden Selman Çetin, iki terör örgütünün de amacının halkı devletten soğutmak olduğunu söyledi. Çetin, "Ağabeyim Edip Çetin 2015 Nisan ayında inşaatta çalışırken aniden kusuyor ve arkadaşları onu hastaneye kaldırıyorlar. Orada kalp ameliyatı oluyor. Kalp kapakçığı değişti. Yarım bir insan oldu diyebiliriz. Doktorlar ona 5 kilodan fazla yük kaldıramazsın dediler. Doktorlar, ‘Ağabeyime Dicle Üniversitesi’ndeki doktorlar seni tedavi edebilirler’ demiş. Onların bu söylemi üzerine Bismil’e getirdik. Aralıklarla Dicle Üniversitesi Kalp Hastanesi’nde götürdük. Fakat bize bakmadılar. Devletin verdiği imkanları kullanmıyorlardı. Medyada da bu çıktı. Herkesin de malumu Dicle Üniversitesi, özellikle de Tıp Fakültesi bu FETÖ’nün elindeydi. Rektöründen tutun dekanına kadar. Prof. Dr. Ahmet Keleş’in açıklamaları var. Tıp Fakültesi onların elinde diyor. Bu şekilde insanları mağdur ettiler. Fakülteye getirdiğimiz zaman bir şeyi yok diyorlardı. Bize defalarca bir şeyi yok dedikleri halde meğer bacağında pıhtılaşma oluşmuştu. Bu şekilde doktorlar tekrar bir ameliyat olması gerektiğini söylediler" dedi.

"Şırıngayı bana verdiler"

Ameliyatın riskli olduğunun söylendiğini anlatan Çetin, "Biz de o zaman sevk edin dedik. Sevk de etmediler. Biz sevk edebiliriz dediler ama ‘Bu ameliyat burada da oluyor, sevk edersek sevk ettiğimiz yerdeki doktorlar diyecek ki niye orada ameliyat etmediniz diye kızacaklar.’ Biz iki arada bir derede kaldık. Ambulans da vermediler, sevk de etmediler en son bir otobüsün en arka koltuklarını tuttuk ağabeyimi oraya yatırdık. Elime de bir şırınga verdiler. Dediler ki, ‘Oraya gidene kadar fenalaşırsa bunu kelebekten vurursunuz.’ Ben İstanbul’a varana kadar uyuyamadım bir şey olur diye. Orada da bizi azarladılar. ‘Niye buraya getirdiniz? Orada neden ameliyat etmediniz?’ şeklinde konuştular. 20 gün sonra ameliyat ettiler. Mehmet Akif Ersoy Kalp ve Damar Cerrahisi Hastanesi’nden taburcu olduktan sonra tekrar memlekete döndük. Memlekete döndükten sonra yine fenalaştı. Bari ilçe hastanesine yatırın dedik. İlçe hastanesinin imkanı yetersiz. ‘Bu haliyle niye taburcu ediyorsunuz’ dedik. En son yine fenalaştı, kan kustu, ağzından burnundan kan geliyor. Zar zor fakülteye getirdik. ‘Geçen defa da bir şey yok dediniz bacağında pıhtılaşma vardı’ dedik. Kan kusması ilaçtandır dediler. Bir şey yok dediler iki gün sonra yine taburcu ettiler. Biz de mecburen doktorlara inanmak zorundaydık. Annem bile ağabeyimin kan kusmasının hayra alamet olmadığını söyledi. Ama buna rağmen taburcu ettiler" diye konuştu.

"O hastayı kabul etmiyoruz"

Akşama doğru ağabeyinin tekrar fenalaştığını ve yine kan kusmaya başladığını anlatan Çetin, şunları söyledi:

"Tekrar ilçe hastanesine götürdük. ‘İlçe hastanesinde biz müdahale edemeyiz’ dediler. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne sevk etmek için oraya telefon açtılar. ‘O hastayı kabul etmiyoruz, yerimiz yok dediler.’ Bunu yapmalarının amacı halkı devletten soğutmak. ‘Devlet size hizmet etmiyor, sizi sağlık haklarından mahrum ediyor’ demeye getiriyorlar. Devlet sağlık alanında bir sürü ilerleme kaydetti. Ama bizi bundan mahrum ettiler. Benim en çok zoruma giden ‘O hastayı buraya getirmeyin’ demeleri. Savcılığa başvurdum zaten. Bunların hepsi ortaya çıkacak. Abimin hastanenin ortasındaki inlemelerini hiç unutmayacağım. Fakülte kabul etmeyince Batman Devlet Hastanesi’ne götürdük. En yakın yer orasıydı. Mecburen oraya götürdük. Sürekli öksürüyordu. Öksürükle beraber kan geliyordu. Biz başında bekliyorduk. Oradaki doktorlar ilk müdahaleyi yaptı. Kendilerinin elinden bir şey gelmediğini söylediler. Dicle Üniversitesi’ni birkaç sefer aradılar. ‘Bu hastayı kabul edin, durumu iyi değil’ diye. ‘O hastayı getirmeyin, kabul etmiyoruz o hastayı, yerimiz yok’ dediler yine. Ağabeyim iki gündür de bir şey yiyemiyordu."

"Gencecik yaşta elimizden aldılar"

Daha sonra ağabeyinin sol yanının felç olduğuna dikkat çeken Selman Çetin, "Doktorlar acilen yoğun bakıma aldılar. Sabaha doğru vefat etti. Hakkımızı helal etmiyoruz. Allah kahretsin bunları. Allah kimsenin de başına getirmesin. Biz bunu hak etmemiştik. O kadar da sıkıntı çekmiştik. Biz abimizi evlendirecektik. Onun hazırlıklarını yapıyorduk. Ev yapmıştı. Yarıda kaldı. Keşke o yaptığı evi görseniz. Daha 30 yaşındaydı. Gencecik yaşta elimizden aldılar onu" ifadelerini kaydetti.

Kaynak: Diyarbakır Söz