"Hasankeyf Yaşayacak, Dicle Özgür Akacak!" çağrısıyla yapılan eylemde doğa, kültür ve tarih soykırımına karşı mücadele kararlılığı vurgulandı. Doğa ve kültürü sahip çıkacaklarını belirten STK'ler, AİHM kararının hukuki olmadığını ifade edildi. Ilısu Barajı'nda su toplansa bile mücadeleden vazgeçilmeyeceği belirten açıklamada, "Ilısu Projesini durdurulmasını, başaracağımıza halen inanıyoruz. Su tutsa bile, suyun bırakılmaması için mücadeleye devam edeceğimizi belirtmek isteriz. Proje tamamlansa bile barajın yıkımı için mücadeleye devam diyeceğiz" denildi.
"Ekonomik ve siyasi çıkarlarda boğulmak üzere"
Yapılan açıklamanın tamamı şu şekilde;
"Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, günümüze kadar korunabilmiş 12 bin yıllık Hasankeyf, bütün itiraz ve engellemelere rağmen maalesef bu gün yok olmakla yüz yüze. Dicle nehrinin kenarında bulunan bu kültürel ve doğal miras belli çevrelerin ekonomik ve siyasi çıkarlarında boğulmak üzere. Hasankeyf’i yaşatmak için yapılan girişimler, hazırlanan raporlar, sesini yükselten tüm kesimler baskıcı rejim tarafından susturulmaya, bastırılmaya çalışılmıştır. Bölgede gerçekleşen çatışmalı süreç de fırsat bilinip Hasankeyf’in ölümü hızlandırılmıştır.
"Talan edilmesine göz yumulmuştur"
Bu cinayeti durdurmak için ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşların üzerlerine düşen görevi yerine getirmelerini daha önce de ifade ettik. Hasankeyf, UNESCO`nun on kriterinden dokuzunu yerine getirmesine rağmen ne Türk Hükümeti`nin ne de Unesco`nun Dünya Miras Listesi`ne alınması yönünde bir girişimi olmamıştır. Yine geçtiğimiz günlerde AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ, 2006 yılında Hasankeyf’teki kültürel mirasın korunmasına ilişkin yapılan başvuruyu “Kültür mirasının korunmasına yönelik Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) dayandırılabilecek genel bir bireysel hak bulunduğuna dair Avrupa Konseyi üye ülkeleri arasında bir görüş birliği ya da eğilim şimdiye kadar söz konusu olmamıştır” diyerek başvurunun AİHS kapsamına girmediğine hükmetmiştir. Bir kez daha tarihi mirasın talan edilmesine göz yumulmuştur.Hükümet ve sermaye grupları Ilısu projesi etrafında kenetlenmiş, yüzyılı tamamlayamayacak bir baraj için 12 bin yıllık tarihi talan etmiştir.
"Basra Körfezine kadar yaşama darbe vuracak"
Sadece Türkiye coğrafyasında değil Ortadoğu`da da neredeyse bütün nehirler doğal özelliğini kaybetmiştir. İnsan eliyle yapılan suni müdahalelerle planlanan baraj gölüyle bölgesel iklimin de değişeceğini Fırat nehrinden anlayabiliriz. Basra Körfezine kadar Dicle boyunca yaşama darbe vuracak Ilısu Projesi, ekonomik rant ve Ortadoğu özelinde siyasi çıkarlar için yapıldığı açıktır. Ilısu barajı projesinin ortaya çıktığı günden bu güne her türlü itiraza rağmen yapımına devam
edilmiştir. Ancak bizler direnişten vazgeçmeyerek birçok kesim tarafından imkânsız gibi görüleni, yani Ilısu Projesini durdurulmasını, başaracağımıza halen inanıyoruz. Ilısu Barajında su tutulmasına engel olmak için yine sesimizi yükselteceğiz. Su tutsa bile, suyun bırakılmaması için mücadeleye devam edeceğimizi belirtmek isteriz. Proje tamamlansa bile barajın yıkımı için mücadeleye devam diyeceğiz.
Kaynak: Diyarbakır Söz