Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin Suriye sınırına yakın yerleşimlerinde, özellikle kadınların güzel görünmek amacıyla el ve yüzlerine yaptırdıkları "dek" adıyla bilinen yöresel dövmelere gençler ilgi göstermiyor.
Daha çok kadınların tercih ettiği, yapımı oldukça acı veren dövmeler, büyük ve küçük baş hayvanların safra kesesinden alınan "marara" adı verilen suyun, gaz lambasının isi ve sütle karıştırılıp dikiş iğnesiyle vücuda işlenmesiyle yapılıyor.
Şanlıurfa ve çevresinde 60 yaş ve üzeri birçok kadının yüz ve ellerinde görülen dövmeler, artık neredeyse tarihe karışıyor. Bölgede dövmeli kadınlara Arapça ''Medkuke'' deniliyor.
Kısas Mahallesi'nde yaşayan 67 yaşındaki Senem Aydoğdu, el ve çenesindeki dövmeyi "nazardan korunmak" için yaptırdığını söyledi.
Gençlik döneminde dövmenin yörede çok yaygın olduğunu belirten Aydoğdu, ''O dönemde herkes dövme yaptırırdı. Yaptırmayanlar ayıplanırdı. Bir kere yapılan dövmenin silinmesi imkansız. Yaptırdığım için pişman değilim ancak şu anda kimse dövme yaptırmıyor.'' dedi.
- "Üzerime kuma gelmemesi için yaptırdım, kuma gittim"
Harran ilçesinde yaşayan 64 yaşındaki Fatma Sağır ise dövmeyi güzel görünmek için yaptırdığını ifade ederek, "Cahildik, herkes yaptırınca ben de yaptırdım. Çok zordu, birkaç gün acısından bir şey yapamamıştım. Babam kızmasın diye günlerce saklandım. Şimdi yaptırdığım için pişmanım çünkü 'dinen haram olduğunu' söylüyorlar." şeklinde konuştu.
Siverek'in Selimpınar ilçesinde yaşayan 70 yaşındaki Aliye Tayboğa da gençliğinde dikkati çekmek için dövme yaptırdığını dile getirerek, şöyle konuştu:
"Beyaz tenliydim, gençler bizi beğensin diye yaptım. O zamanlar 15 yaşındaydım. Koyun ve kuzu çobanlığı yapıyordum. Arkadaşlarımda görünce ben de yaptırmak istedim. Köye gelen kadınlar parayla yaptı bu dövmeleri. Canım çok yanmıştı. Şekillerin tabi ki anlamı var. Avucumdaki işaret üzerime kuma gelmemesi içindi ama ben kuma olarak gelin gittim."
Makbule Sunkar (70) ise gençliğinde vücudunun birçok yerine dövme yaptırdığını ama pişman olduğunu vurguladı.
Yaptırdığı dönemde dövmenin adet olduğunu belirten Sunkar, şunları kaydetti:
"Kimi nazar için olduğunu söyler ama ilgisi yok. Cahildik o dönemler, bilmiyorduk. Şimdi yapan kimse kalmadı, gençler de ilgi göstermiyor artık, ayıp olarak görülüyor. Genç kızlar severek yapardı dövmeleri ki o dönemlerde parayla yaptırılırdı, köye gelen dövmecilere para verirdik bunları yapmaları için. İğnelerle deri delinerek yapılırdı, canımız da yanardı tabi."
- Öd, is ve sütle yapılıyor
Bölgede dövme geleneğiyle ilgili araştırmalar yapan yazar Ramazan Özgültekin ise söz konusu dövmenin Arap kültüründen geldiğini ve tarihinin eski olduğunu söyledi.
"Dek"in yapımını da anlatan Özgültekin, "Dövme, hayvanların safra kesesinden alınan marara denilen ve halk dilinde 'öd' olarak da adlandırılan su ile gaz lambasının isi ve sütün karıştırılmasıyla yapılırdı. Dudağa, yüze, ellere, kollara ve vücudunun her tarafına yaptıranlar olurdu. Bu işaretlerin her birinin ayrı anlamı vardır. Eşine güzel görünmek, nazardan korunmak veya hastalıktan korunmak gibi nedenlerle yaptırırlardı ama artık yaptıran kalmadı." diye konuştu.
Kaynak: Diyarbakır Söz