Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Muhlis Akar, "Kuran-ı Kerim'de 'Yiyiniz, içiniz israf etmeyiniz' buyruluyor. Helal ve meşru yollardan elde etiğimiz helal nimetleri tüketme hakkına sahibiz ama bunu yaparken sorumsuzca ve sınırsızca tüketim hakkımız yok." dedi.
Akar, Diyanet İşleri Başkanlığı 2018 yılı ramazan ayı temasının "İsraf olmasın" olduğuna işaret etti.
İsrafın şahsi, sosyal ve kamu hayatındaki en önemli ahlaki problemlerden biri olduğunu ifade eden Akar, ramazan ayında bu temayı ön plana çıkararak toplumda farkındalık oluşturmak istediklerini ifade etti.
İsraf kavramının genel ve iktisadi anlamı bulunduğunu anlatan Akar, israfın "had" ve "sınırı aşmak" anlamına geldiğini hatırlattı. Akar, "Rabbimiz, bizim dünya ve ahiret mutluluğumuza vesile olacak kitap, peygamber gönderdi ve fıtrata uygun, Müslüman'ca bir hayat yaşamamızı istedi. İnsanın fıtratında inanma duygusu var. İnanmamak ise haddi aşmaktır." diye konuştu.
Akar, israfın inanç alanındaki bir anlamının da "inandığı halde inancına şirk karıştırmak, beşeri varlıklara kutsiyet atfetmek" olduğuna dikkati çekerek şöyle devam etti:
"Yüce Allah, Asr suresinde asra ve vakte yemin ediyor. 'Asra, vakte, zamana yemin olsun ki insanlar zarardadır'. Ne yapıyorlar da zararda oluyorlar? Ömürlerini, gençliklerini israf ediyorlar. Yani bunları yaratılış amacının dışında kullanıyorlar. Bir şeyi amacının dışında kullanmak ise israftır. Peki kimler ömürlerini ve gençliklerini israf etmezler? İman eden, tevhid akidesine bağlı kalan, inancına şirk karıştırmayan, inancının gereği salih amel işleyenler, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler, ömürlerini ve gençliklerini israf etmezler."
- "Tüketim ahlakına sahip olması gerekir"
Ramazan ayının temasının belirlenmesinde, israfın özellikle iktisadi anlamının belirleyici olduğuna işaret eden Akar, iktisadi değerleri amacının dışında kullanmanın israf olduğunu söyledi.
Akar, Müslümanların helal kazançlarını Allah'ın haram kıldığı alanlarda harcayamayacaklarını hatırlatarak, şunları kaydetti:
"Müslüman'ın tüketim ahlakına sahip olması gerekir. Allah'ın haram kıldığı bir şeye harcama yapıyorsak o tamamen israftır, haramdır. Helal alanlarda ise ihtiyacı esas alacağız. Kuran-ı Kerim'de 'Yiyiniz, içiniz israf etmeyiniz' buyruluyor. Helal ve meşru yollardan elde etiğimiz helal nimetleri tüketme hakkına sahibiz ama bunu yaparken sorumsuzca ve sınırsızca tüketim hakkımız yok. İhtiyacımız oranında harcama, tüketim yapacağız. Eğer yeme ve içmede ihtiyacımızdan fazla tüketimde bulunursak sağlığımıza da zarar veririz. Sağlığımıza zarar verdiğimiz zaman hem ekonomik kaynakları hem de sağlığımızı israf ederiz."
- "Camilerin işlevsizleştirilmesini doğru bulmuyoruz"
Akar, Müslüman'ın geliri artınca önce temel ihtiyaçlarını karşılaması, gelirinden yaptığı tasarruflar nisap miktarına ulaşınca da zekat ibadetini yerine getirmesi gerektiğini söyledi.
Ramazan ayının nefsi terbiye, ruhu günahlardan arındırma ve şeytanı hayattan uzaklaştırma ayı olduğunu aktaran Akar, "Ramazan ayında ibadetlerimizin yanında dinlenmeye, meşru olan ortamlarda bulunmaya hakkımız olabilir ama meşru olmayan, dinen haram olan bir eğlence kültürü ile ramazan bağdaşmaz. Yatsı ve teravih vakitlerinde camilerin minarelerinden Rabbimize ibadet ve kulluğa, huzur ve felaha çağrı yapılırken, aynı saatlerde dışarılarda dinimizin onaylamayacağı eğlencelere çağrı yapılmasını ve camilerin işlevsizleştirilmesini doğru bulmuyoruz. Bu noktada kardeşlerimizin, kurum ve kuruluşların duyarlı olmasını talep ediyoruz." ifadelerini kullandı.
Müslümanların dinini doğru anlama, yaşama ve aktarması gerektiğini vurgulayan Akar, Diyanet İşleri Başkanlığınca ramazan ayında sohbet, vaaz, hutbe ve seminerlerde israf ve tüketim kültürünün anlatılacağını bildirdi.
Kaynak: Diyarbakır Söz