UNESCO tarafından "Yaşayan İnsan Hazinesi" ödülü verilen halk ozanı "Dertli Divani" mahlaslı Veli Aykut, Türkiye ve Avrupa'nın birçok noktasında düzenlediği sohbetlerle aşıklık geleneğine ilişkin bilgi birikimini gençlere aktarıyor.
Mahlası "Dertli Divanı" olan 58 yaşındaki halk ozanı Veli Aykut, küçüklüğünde bağlama çalmayı öğrenerek hem şiir yazdı hem de başka aşıkların şiirlerini besteledi. Altısı solo albüm olmak üzere, 12 albüm çıkaran Dertli Divani'nin yazdığı birçok eser, Zülfü Livaneli, Arif Sağ, Belkıs Akkale ve Sabahat Akkiraz başta olmak üzere, birçok sanatçı tarafından seslendirildi.
Aykut, "Zakirlik ve Aşıklık" alanındaki çalışmaları dolayısıyla 2009 yılında, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütünün (UNESCO) "Somut Olmayan Kültürel Miras Sözleşmesi" kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğünce hazırlanan "Yaşayan İnsan Hazineleri Türkiye Ulusal Envanteri"ne kaydedildi.
Dertli Divani gençlere taşıyor
Bu alanda çalışmalarını sürdüren "Dertli Divani", Türkiye'nin ve Avrupa'nın birçok yerinde "Mekteb-i irfan muhabbetleri" ismini verdiği etkinlikler düzenleyerek bilgi birikimini gençlere aktarıyor.
Halk ozanı Veli Aykut, aldığı ödülün sadece kendisine ait olmadığını, Pir Sultan'dan Aşık Veysel'e, Daimi'den Mahzuni'ye kadar uzanan süreçteki tüm ozanlara ait olduğunu söyledi.
Ödülle omuzlarına büyük yük bindiğini belirten Veli Aykut, "Bir şeyler yapmam gerektiğini, birikimlerimi ilgi duyan, meraklı olan gençlerle paylaşmam gerektiğini düşündüm. İlk Ankara'da 23-24 gençle 15 gün arayla bir araya gelerek muhabbetler yapmaya, deyişler seslendirmeye başladık. Bu geleneğin usta-çırak ilişkisiyle taşındığını hepimiz biliyoruz. Bu deyişlerin sadece çalıp söylemekle olmayacağını yorumlanmasının da gerektiğini düşünerek bu yönde çalışmalar yaptık." dedi.
Gelen talepler üzerine "Mekteb-i irfan muhabbetleri" ismini verdiği etkinlikler düzenlemeye başladıklarını anlatan Aykut, bu kapsamda Türkiye ve Avrupa'nın birçok yerinde 69 kez etkinlik gerçekleştirdiklerini ifade etti.
"Pırıl pırıl gelecekleri olan gençlerimizle birikimlerimizi paylaşmaya çalıştık." diyen Aykut, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu muhabbetlerde yaklaşık 500 gence birikimlerimizi aktarmaya çalıştık. Bu muhabbetlerde hem öğreniyoruz hem de öğretiyoruz. Ulu ozanların, aşıkların, ariflerin, bilgelerin özdeyişleri, aslında bütün insanlığın mirasıdır. Bu değerlerin neler anlattığını, insanlığa verdiği mesajı da sazımız eşliğinde müziklendirerek adına deyiş ya da nefes dediğimiz eserlerle olabildiğince geniş alanlara yaymak ve paylaşmak insanlığın yararınadır çünkü saz çalan, türkü, deyiş söyleyen, semah dönen gençler arınmış, temiz, sevgi dolu insan pozisyonuna kendini taşıyor. Su nasıl bedenimizi kirden, kokudan arındırıyorsa muhabbet ve kültürel değerler de ruhumuzu arındırır, güzel insan pozisyonunu taşır bizi. Temel amacımız bu muhabbetleri olabildiğince geniş kitlelere, alanlara yaymak. hem çevremizi hem de dünyamızı güzelleştirme noktasında deryadan damla misali bir katkımız olursa ne mutlu bize."
- "Deyişleri dinleyip öğrenmek mutlu ediyor"
Sohbetlere katılanlardan Dudu Burhan da etkinliklerde hem bilgiler edindiğini hem de saz çalarak zakirlik yaptığını belirtti.
Çalıp okuduğu deyişlerin manalarını sohbetler sayesinde yorumladığını aktaran Burhan, "Okunan deyişlerin yorumlarını dinleyip öğrenmek beni çok mutlu ediyor ve olgunluğa götürüyor. Böylece bütün arkadaşlarım gibi bağlama, saz konusunda daha fazla kendimi geliştirmek istiyorum." dedi.
Hasan Çelebi ise "Mekteb-i irfan muhabbetleri"ne katılarak bilgilerini tazelediğini söyledi.
Sohbetler sayesinde daha fazla deyiş öğrenme fırsatı bulduğunu anlatan Çelebi, "Sazı daha güzel çalarak zakirlik noktasında oturuyorum. Bu görevi şu anda en güzel şekilde sürdürmeye çalışıyorum." diye konuştu.
Kaynak: Diyarbakır Söz